Devletin Hukuki Yetkisi

TUİÇ Sözlük sitesinden
N.erva (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 21.32, 11 Aralık 2020 tarihli sürüm (" Devletler cezai yetkilerin dışında kalan, yine uluslararası hukukun belirlediği sınırlarda tek başına, münhasır olarak kullandığı ve diğer de..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
(fark) ← Önceki hâli | Güncel sürüm (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
 Devletler cezai yetkilerin dışında kalan, yine uluslararası hukukun belirlediği sınırlarda tek başına, münhasır olarak kullandığı ve diğer devletler veya uluslararası kurumlarla ortak olarak kullandığı yetkilere sahiptir. Bunlar hukuki yetkilerdir. 

1. Devletin Münhasır Yetkileri

1.1 Devletin Ülkesel Yetkileri

Bir devlet kendi ülkesi sınırları içerisinde bütün yasaları yapma ve uygulama yetkisine sahip tek otoritedir, yani kendi ülkesi içinde "tam ve münhasır"dır. Bu yetkiler gereği devlet kural olarak, taşınır-taşınmaz mallar ve kişiler için geçerli olacak yasaları koyma ve uygulama hakkına sahip olmaktadır. Bu yasalara ülkedeki yabancılar dahil herkes uymak zorundadır ve başka ülke vatandaşları ülkeye girmek istediğinde kabul edip etmeme ya da sınır dışı etme konusunda da yine tek yetkili otorite devlettir. Ayrıca devlet bu yetkisini sadece bireyler için değil kurum ve kuruluşlar için de kullanmaktadır. Burada önemli bir diğer nokta devletin ülkesindeki yabancıların taşınmaz mallarını kamulaştırma konusunda da bir yetkisinin olmasıdır.

Tüm bunlarla birlikte devletin münhasır yetkileri mutlak değildir, uluslararası hukuk tarafından belirli sınırlandırmalarla sınırlandırılmıştır. Devletler ülkeleri üzerindeki yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kullanırken yine uluslararası hukukun getirdiği yapılageliş kuralları uluslararası antlaşmalardan doğan prensipleri de göz önünde bulundurmak zorundadır. Bu prensipler tek tek ifade edilememekle birlikte uluslararası hukuk kurallarının neredeyse tümünü kapsamaktadır. Ayrıca bir devletin diğer ülkelere ve yabancılara karşı uyguladığı yetki ve yükümlülükler için de bazı sınırlandırmalar vardır. Bu bağlamda iki genel sınırlandırıcı prensip gelişmiştir. İlki, devletlerin ülkesel yetkisini kullanırken başka devlet ve vatandaşlara zarar vermeme yükümlülüğü, ikincisi ise bir devletin diğer devletlerin ülkesel yetkilerine saygı duyma yükümlülüğüdür.

Bu iki prensipten kaynaklanan sınırlandırmalar dışında uluslararası hukuk tarafından devletin ulusal yetkilerine getirilmiş bazı somut kısıtlamalar daha vardır:

a) Yabancı devletlerin ve uluslararası örgütlerin dokunulmazlığı ve bağışıklığı

Dokunulmazlık ve bağışıklıklar, yabancı devletlerin ve bu devletlerin diplomatik görevlilerinin, gemilerinin ve uçaklarının bulundukları devletin yargılama yetkisi dışında olmaları(bağışık) ve ülke içindeki kararların kendilerine zorla uygulanamamasını(dokunulmazlık) ifade etmektedir. Ancak uluslararası hukukta devletin bağışıklığı ve dokunulmazlığı ile diplomatik bağışıklık ve dokunulmazlık arasında birtakım farklar mevcuttur. ilki, devlet ve devlete ait bazı eşyaların başka bir devletin yetkisinden bağışık olması, bir devletin başka bir devlet tarafından yargılanamaması anlamına gelir. Ancak devletin dokunulmazlığı ve bağışıklığı mutlak değildir, devletin kamu otoritesini kullanmadığı ve özel hukuk alanına giren işlemler için devlete dokunulmazlık ve bağışıklık sağlanmaz. İkincisi yani diplomatik dokunulmazlık ve bağışıklık ise bir devletin uluslararası arenadaki temsilcilerinin bulundukları diğer ülkelerde bağışıklığa ve dokunulmazlığa ek olarak da bazı ayrıcalıklara sahip olmasıdır. Bu kişilere bu hakların verilmesinin sebebi devletlerin birbirleri ile olan diplomatik ilişkilerinin sağlam bir şekilde ilerlemesidir.

Dokunulmazlık, bağışıklık ve ayrıcalıkları düzenleyen temel uluslararası belge 1961 yılında imzalanıp, 1964 tarihinde yürürlüğe giren "Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Konvansiyonu" dur.