Dışsallaştırma (Göç)

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
Avrupa Birliği'nin Göçe Tek Tepkisi [1]

Dışsallaştırma, göç bağlamında, gelişmiş Kuzey ülkelerinin sınırlarının ve göç kontrollerinin Güney’deki ülkelere uzatılması olarak tanımlanır.[2] Sınır kontrolü, kurtarma operasyonları ve göçün sebeplerine yönelik politikalar kadar geniş bir uygulama yelpazesini kapsar. Dışsallaştırma politikaları ve uygulamaları, göçmenlerin hedef ülkeye girişini hedef ülkenin sınırından uzakta kontrol etmenin bir yöntemidir. Dışsallaştırma aynı zamanda non-entrée ya da uzaktan kontrol olarak da adlandırılır.[3]

1. Dışsallaştırmanın nedenleri

Dışsallaştırma, hedef ülkeler tarafından göçmenleri menşe ülkelerinde veya transit ülkelerde hareketsiz kılarak, istenilen ve hareketlilik için uygun görülen göçmenleri filtrelemek için kullanılır.[4] İstenmeyen her türlü göçmeni engellemek için gelişmiş ve zengin ülkeler tarafından kullanılan bir politika biçimi olarak eleştirilmektedir.[5] Ülkeye ayak basamayan göçmenler, ülkedeki haklara da erişememektedir. Böylece hedef ülkeler, uluslararası hukuk çerçevesinde sahip oldukları sorumlulukları azaltmaya çalışırlar. Dışsallaştırma politikaları uygulayan ülkeler, politikalarını göçün kök nedenlerini ele almak olarak savunmaktadır.[6] Göçün dışsallaştırıldığı üçüncü ülkeler genelde dışsallaştıran ülkelere göre gelişmemiş ülkelerdir. Dışsallaştırmaya katılmalarının karşılığında finansal getiriler, kendi göç kontrol sistemlerine destek ve dışsallaştıran ülkeyle artan işbirliği gibi çeşitli faydalar elde etmektedirler.[7]

2. Dışsallaştırma stratejileri ve uygulamaları

Hathaway ve Gammeltoft-Hansen tarafından geleneksel caydırıcılık olarak adlandırılan yöntemler vize kısıtlamaları, taşıyıcı yaptırımları, deniz kontrolleri gibi göçmenler için giriş maliyetini artıran yöntemlerdir.[8] Vize kısıtlamaları, gelişmiş ve zengin ülkelerin vatandaşlarının pasaportlarının hareketlilik açısından daha güçlü olmasıyla sonuçlanırken, sığınma ihtiyacı olan ülkelerdeki insanlar, örneğin Irak, Yemen ve Afganistan gibi ülkeler, dünya genelinde en sık vize kısıtlamalarına tabi tutulanlar arasındadır.[9] Taşıyıcı yaptırımları, yolcu taşıyan özel şirketlerin geçersiz belgelere sahip olan yolcuları taşımalarını önlemek için onlara uygulanan cezalardan oluşur.[10] Bu, göç kontrol sorumluluğunun bir kısmının özel şirketlere dışsallaştırılması anlamına gelir. Bankalar, işverenler, sigorta şirketleri ve sağlık hizmeti sağlayıcılarına yasal ikameti kontrol etme yükümlülüğünün verilmesi bunun başka örnekleridir. Deniz kontrolleri ise uluslararası sulardaki gemilerin durdurulmasıyla ya da üçüncü bir ülkeye yönlendirilmesiyle gerçekleştirilen göç kontrol yöntemlerini içerir. Yeni caydırıcılık yöntemleri ise insan kaçakçılığının artmasıyla hedef ülkelerin göçü önlemek için transit ülkelerle işbirliğine girmesiyle ve kendi hukuki yükümlülüklerini atlatmak için yeni yollar bulmaya çalışmalarının sonucunda ortaya çıkmıştır.[11] Bu yöntemler arasında transit ülkeyi kalkındırma yardımı, işçi kotaları, özel ticaret imtiyazları, mali yardım, borç takası anlaşmaları, vize kolaylığı gibi ayrıcalıklarla ödüllendirme ya da bunları geri çekerek cezalandırma; kendi yetkililerini ve teçhizatlarını transit ülkeye gönderme ve transit ülkenin personeline eğitim verme gibi uygulamalarla sınır kontrolünü fiilen devralmaya kadar gidebilecek yöntemleri içerir.[12] Hem gönderen ülkelerle hem de transit ülkeleriyle yapılan geri kabul anlaşmaları ise dışsallaştırmanın bir başka yöntemidir.[13]

3. Dışsallaştırma, uluslararası hukuk ve insan hakları

Sığınmacılar ve mülteciler, 1951 Mültecilerin Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi altında koruma altına alınmaktadır. Geri göndermeme (non-refoulement) ilkesi, sığınmacıların ırk, din, milliyet, belli bir sosyal gruba ya da politik bir görüşe mensubiyetlerinden dolayı muhtemel zulüm tehlikesi ile karşılaşacakları ülkelere gönderilmelerini engeller.[14] Cenevre Sözleşmesi’nin 31. maddesi, bir kimsenin tehdit altında bulunduğu yerden başka bir ülkeye “doğruca gelerek” korunmaya başvurabileceğini belirttiği için, bu madde bir mültecinin ulaştığı ilk güvenli ülkede koruma hakkına sahip olduğu şeklinde yorumlanmıştır.[15] Eğer bir mülteci güvenli olarak kabul edilen bir ülkeden başka bir güvenli ülkeye geçerse, bu yorumu uygulayan ülkeler tarafından ilk geldiği ülkeye yasal olarak geri gönderilebilir. Sığınmacının tehdit altında olmadığı, ancak aynı zamanda etkili korumaya erişemediği, sığınma taleplerinin uygun şekilde değerlendirilmediği ya da gönderildiği ülkelerin yeterli yasal çerçeveye ya da kaynağa sahip olmama tehlikelerinden dolayı üçüncü güvenli ülke kavramının geri göndermeme ilkesinin ruhuna aykırı olduğu öne sürülmektedir.[16] Buna dolaylı geri gönderme denilir.[17]

Uluslararası insan hakları hukukunda göçmenlerin geri gönderilmesi ile ilgili bir başka madde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Sözleşmeye Ek 4. Protokolünün 4. maddesidir. Bu madde, sözleşmeye taraf olan devletlere yabancıların toplu sınır dışı edilmesini yasaklamaktadır.[18] Her bir bireyin durumu makul ve nesnel bir şekilde incelenmelidir. Bu maddenin ihlali konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde pek çok dava görülmüştür ve halen görülmektedir. Bunlardan önemli bir sonuç doğuranlardan birisi Hirsi Jamaa ve Diğerleri / İtalya (no. 27765/09) davasıdır. İtalya’nın sahil güvenliği tarafından denizde yakalanıp, kalkış noktaları olan Libya’ya geri döndürülen gemilerdeki göçmenlerden olan başvuranlar, İtalya’yı kendilerini kötü muamele görebilecekleri anavatanları olan Somali veya Eritre’ye geri gönderme tehlikesine sokmakla suçlamışlardır.[19] Mahkeme tarafından verilen kararda, İtalya’nın AİHS’in yukarıda bahsedilen maddesiyle beraber birden fazla maddesini ihlal ettiği görülmüştür.[20] Mahkeme tarafından toplu gönderilme olarak kabul edilmiştir ve ülkeler sorumlu tutulmuştur.[21]


Hazırlayan: O-Staj Göç Çalışmaları Programı Stajyeri Enfal Zeynep Suçin

  1. Inka Stock, Ayşen Üstünbici, ve Susanne U. Schultz, “Externalization at work: responses to migration policies from the Global South,” Comparative Migration Studies, 7 (2019): 1.
  2. Inka Stock, Ayşen Üstünbici, ve Susanne U. Schultz, “Externalization at work: responses to migration policies from the Global South,” Comparative Migration Studies, 7 (2019): 1.
  3. Thomas Gammeltoft-Hansen ve James C. Hathaway, “Non-Refoulement in a World of Cooperative Deterrence,” Columbia Journal of Transnational Law 53/2 (2015): 236-237.
  4. Bill Frelick, Ian M. Kysel, ve Jennifer Podkul, “The Impact of Externalization of Migration Controls on the Rights of Asylum Seekers and Other Migrants,” Journal on Migration and Human Security, 4/4 (2016): 196-199.
  5. Ibid.
  6. Ibid, 194-195.
  7. Gammeltoft-Hansen ve Hathaway, “Non-Refoulement,” s. 245.
  8. Ibid, 244-248.
  9. Henley & Partners, “Global Passport Ranking 2023,” https://www.henleyglobal.com/passport-index/ranking
  10. Gammeltoft-Hansen ve Hathaway, “Non-Refoulement,” s. 245
  11. Ibid, 248-257.
  12. Ibid.
  13. Frelick vd., “Impact of Externalization,” s. 206-207.
  14. Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme, Madde 33, 28 Temmuz, 1951.
  15. Eirik Christophersen, “What is a safe third country?,” Norwegian Refugee Council, 9 Mart, 2016, https://www.nrc.no/news/2016/march/what-is-a-safe-third-country/
  16. Frelick vd., “Impact of Externalization,” s. 199.
  17. Ibid.
  18. Protocol No. 4 to the Convention, Council of Europe Portal, https://www.coe.int/en/web/echr-toolkit/protocole-4
  19. Amnesty International, “Italy: ‘Historic’ European Court judgment upholds migrants’ rights,” 23 Şubat, 2012, https://www.amnesty.org/en/latest/news/2012/02/italy-historic-european-court-judgment-upholds-migrants-rights/
  20. Ibid.
  21. Ibid.