"Bağımsız Türk Cumhuriyetleri" sayfasının sürümleri arasındaki fark

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
 
(2 kullanıcıdan 16 ara revizyon gösterilmiyor)
12. satır: 12. satır:
 
===Türkmenistan'ın Sosyal Dinamikleri===
 
===Türkmenistan'ın Sosyal Dinamikleri===
 
==Bağımsız Özbekistan==
 
==Bağımsız Özbekistan==
===Özbekistan'ın Siyasi Yapısı===
+
===[[Özbekistan'ın Siyasi Yapısı]]===
 +
Orta Asya’nın tam ortasında bulunan ve nüfus yoğunluğu bakımından en büyük ülkesi olan Özbekistan’ın başkenti Taşkent’tir. Para birimi olarak Özbekistan Somu kullanılmaktadır. Devlet başkanı Şavkat Miromonoviç Mirziyoyev’dir. Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan ve Türkmenistan ile sınırı bulunmaktadır. Üye olduğu uluslararası kuruluşlardan bahsedecek olursak; BM, ŞİÖ, BDT, AGİT, EBRD, ADB, IMF, FAO, İİT, EİT, AİGK, Dünya Bankası’dır <ref> Özbekistan Ülke Künyesi, (t.y.), http://www.mfa.gov.tr/ozbekistan-kunyesi.tr.mfa </ref> Eski SSCB sınırları içerisinde Rus ve Ukraynalılardan sonra en büyük 3. Ulus Özbeklerdir. Ülkenin yaklaşık olarak %75’i Özbek olmakla birlikte geneli ülkenin kırsal kesiminde yaşamaktadır. Şehirlerde ise Slav kökenli azınlıklar bulunmaktadır    <ref> Özbekistan, (t.y.), https://www.tbmm.gov.tr/kultursanat/yayinlar/yayin064 </ref>
 +
1 Eylül 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Komünist Parti’nin iktidardan düşmesi üzerine Özbekistan Komünist Partisi de kapatılmış ve ‘Demokratik Halk Partisi’nin’ kurulduğu ilan edilmiştir. Önemli değişiklikler yapılmasına rağmen kurulan yeni parti de Komünist Parti’nin ideolojisinin ve siyasal yapısının etkisi altında kalmış ve tüm mal varlığının da sahibi olmuştur. Bağımsızlığın ardından yapılan seçim ile İslam Kerimov oyların %86’sını alarak Cumhurbaşkanlığı görevine getirilmiş, hayatını kaybedene kadar da görevini devam ettirmiştir <ref> Karaağaçlı, Abbas (2013), Ortadoğu’dan Orta Asya’ya Farklı Bir Bakış, 1. Baskı, İstanbul: Yeniyüzyıl Yayınları </ref> 1992’de kabul edilen ve 128 madde, 6 bölümden oluşan Özbekistan Anayasası’na göre, Özbekistan Cumhuriyeti laik, demokratik bir yönetime sahiptir. Ülkede anayasal düzenin temeli hukukun üstünlüğü ile din, vicdan ve ifade özgürlüğüdür. Özbekistan Devleti’nin bağımsızlığını kazandıktan sonra yaşadığı dönüşümün ana çerçevesi ulusal kimliğe dayalı bir ulus-devlet inşasıdır. Bu fikir ‘Özbekçilik’ düşüncesi ile somutlaştırılmıştır. Ulus devlet yapısını inşa ederken bu yurttaşlığın üç temel taşından bahsetmek mümkündür <ref> Çolpan Kavuncu, Ayşe (2015), Sosyal Dinamikler, Ed. Demirtepe, Turgut. Yılmaz, Murat. Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Yıllığı 2013, Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi, s.239 </ref>
 +
*geleneksel ve ataerkil bir Özbekçilik,
 +
*radikal dini gruplardan uzak, laik, daha da önemlisi milli bir İslami algıya dayanan Özbekçilik,
 +
*girişimcilik kültürünü özümsemiş bir Özbekçilik.
 +
Yönetim sistemi başkanlık olan Özbekistan’da en büyük meclis  ‘Olî Majlis’tir. 2002 anayasa değişikliğine kadar ülkenin tek meclisi konumunda idi ve 250 milletvekiline sahipti <ref> Özbekistan’ın Siyasi Yapısı, (t.y.), https://turk-dunyasi.cokbilgi.com/ozbekistan-siyasi-yapisi/ </ref> 2002 yılında yapılan anayasa değişikliği ile iki meclisli sistem getirilmiş; meclisin ilk kanadı 120 üyeye sahip ‘Qonunchilik Palatasi’, ikinci kanadı ise yine 120 üyeli ‘Senato’ olmuştur.  Olî Majlis üyelerinin görev süresi 5 yıldır. Her başkanlık sisteminde olduğu gibi Özbekistan’da da yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı’ndadır ve cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu’nun da başkanıdır.2002’de gerçekleştirilen referandum ile görev süresi 5 yıldan 7 yıla çıkarılmıştır. Cumhurbaşkanının fermanları ve kararları da kanun hükmündedir <ref> Çolpan Kavuncu, Ayşe (2015), Sosyal Dinamikler, Ed. Demirtepe, Turgut. Yılmaz, Murat. Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Yıllığı 2013, Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi, s.241 </ref>
 +
Özbekistan Cumhuriyeti’nde idari teşkilatlanma; vilayet, tuman, cemaat şirketi ve köyler şeklindedir. Toplamda Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti ile 12 vilayet, 123 şehir ve 164 tuman(ilçe) yönetiminden oluşmaktadır. Vilayet, şehir ve tumanların yönetim birimleri “Hokimiyat” olarak adlandırılmaktadır. Bu birimlerin yönetim organları “hokim” denilen başkanlar ile ‘Halk Meclisleri’dir.  Cumhurbaşkanı tarafından atanan vilayet hokimlerinin ataması Halk Meclisi tarafından onaylanır. Şehir ve tuman hokimleri ise, vilayet hokimi tarafından atanır ve bu atamalar da ilgili meclisler tarafından onaylanır. Görev süreleri 5 yıldır <ref> Çolpan Kavuncu, Ayşe (2015), Sosyal Dinamikler, Ed. Demirtepe, Turgut. Yılmaz, Murat. Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Yıllığı 2013, Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi,s.241 </ref> Vilayet hokimlerinin Türkiye’deki konumunu valiler almaktadır. Vilayetin siyasi ve ekonomik kalkınmasını, görevlisi oldukları birimin toplum düzenini ve kalkınmasını sağlamak başlıca görevleridir. Bunlarla beraber tuman hokimlerini ve onların yardımcılarını atamakla görevlidir. Tumanlarda ekonomi ve kamu iç içedir ve tuman hokiminin denetimindedir. Tuman hokimleri, kendi yönetim birimlerinde siyasi düzenin başkanıdır. Bir başka idari birim olan cemaat şirketlerini tarımla ilgili birimler ve hayvancılık çiftlikleri oluşturmaktadır <ref> Toprak Karaman, Zerrin. Atak, Şermin (1997), ‘’ Özbekistan’da Yönetimin Yeniden Yapılanması’’, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, 1 (6), s.31-39, http://www.todaie.edu.tr/yayinlar/dergi_goster.php?kodu=1066&dergi=2 </ref> Özbekistan idari yapısında özerk statüde bulunan tek yerel yönetim birimi mahallelerdir. Mahalleler, Özbekistan’da en küçük sosyo-mekansal birimler olup idari teşkilat şemasının da en altında yer alır. Devlet demokratik sivil toplum örgütlenmesini mahalleler üzerinden yapmaya çalışmaktadır <ref> Çolpan Kavuncu, Ayşe (2015), Sosyal Dinamikler, Ed. Demirtepe, Turgut. Yılmaz, Murat. Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Yıllığı 2013, Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi, s.242 </ref>
 +
Özbekistan Cumhuriyeti Halk Demokratik Partisi en büyük parti olup 1 Kasım 1991’de Taşkent’te kurulmuş ve ilk lideri İslam Kerimov olmuştur. Adalet Sosyal Demokratik Partisi 1995 Şubat ayında, Milli Kalkınma Partisi 1992 Mart ayında kurulmuştur. 2013 yılı Özbekistan için hareketli bir yıl olmuştur.2013 yılında yaşanan önemli bir siyasi gelişme kayıtlı siyasi partilerin liderlerinin çoğunun değişmesidir.  Yine gündelik hayatın pratiklerinde sık sık karşılaşılan bir durum önemli siyasal aktörlerin sık sık değişmesidir. Özbekistan’da önemli bir diğer konu, insan hakları ihlalleri ile ilgili sık sık eleştiriye uğrayan Özbekistan devleti “milli demokrasi” ya da “doğu tipi demokrasi” söylemini öne sürmektedir. Liberal ve bireyci anlayışa dayalı Batı tipi demokrasilerin, cemaatçi ve ataerkil olan Özbek toplumsal yapısına uygun olmadığını savunan Kerimov’a göre, Özbekistan kendine has milli bir demokratik anlayışa sahiptir. 2013 yılı da “Obod Turmush Yili” olarak ilan edilmiştir. Buna göre, Özbekistan’da toplumsal yaşamın daha kaliteli hale gelmesi için çaba sarf edilmiştir. Yine 2013 yılında yaşanan önemli bir gelişme genel af ilanıdır. Özbek siyasal hayatında radikal İslam ile mücadele konusu her zaman gündemdeki yerini korumuştur <ref> Çolpan Kavuncu, Ayşe (2015), Sosyal Dinamikler, Ed. Demirtepe, Turgut. Yılmaz, Murat. Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Yıllığı 2013, Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi, s.243-249 </ref>
 +
Özbekistan kuruluşundan 2016 yılı Eylül ayına kadar İslam Kerimov’un başkanlığında yönetilmiştir. Eylül 2016’da Kerimov’un hayatını kaybetmesi üzerine, 5 Aralık 2016’da yapılan seçimleri Liberal Demokrat Parti adayı Şevket Mirziyoyev kazanmıştır. Kerimov’un vefatının ardından geçici başkanlık görevini yürüten Mirziyoyev, yapılan erken seçimde oyların %88.61’ini almıştır <ref> Özbekistan Yeni Devlet Başkanı Belli Oldu’, (05.12.2016), https://www.birgun.net/haber-detay/ozbekistan-in-yeni-devlet-baskani-belli-oldu-138306.html </ref> Böyle bir yönetsel değişikliğin yaşanması hem Özbekistan iç siyaseti açısından hem de dış siyaseti açısından önemli bir gelişmedir.
 +
 
 
===[[Özbekistan Ekonomisi]]===
 
===[[Özbekistan Ekonomisi]]===
 +
Orta Asya’nın en kalabalık ülkesi olma özelliğine sahip Özbekistan, sahip olduğu potansiyel ile önemli bir pazar olarak görülmüştür. Bağımsızlığının ardından serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecinde Özbekistan, Sovyet döneminde var olan kurumları yeni koşullara uygun olacak şekilde revize etmiştir. Bağımsızlığının ilk yıllarında diğer Orta Asya Cumhuriyetlerinde sektörel varlığı bulunmayan otomotiv sektörü Özbekistan için önemli bir avantajdı. Özbekistan 1990-1996 yılları arasında sanayi üretiminde reel artış gösteren tek ülkedir ve 1996 yılında ithal ikameci bir politika ile döviz ve ithalat kontrolünden yana olmuştur. Ülkeye daha fazla yabancı yatırım çekmek amacıyla 1998 yılımda ‘Yabancı Yatırımlar Kanunu’ kabul edilmiştir. 2005 yılında revize edilen bu kanun ile bazı gümrük malları için yatırımcılar lehine vergi istisnaları ve vergi muafiyeti getirilmiştir. Dışa kapalı merkeziyetçi bir ekonomiye sahip olması sayesinde 2008 krizinden fazla etkilenmemiştir. Son yıllarda sanayiye olan yatırım teşviklerini arttıran Özbekistan, 2014-2015 Dünya Bankası verilerine göre dünyanın en hızlı gelişen 5 ekonomisi arasında yer almıştır. Ayrıca yine son yıllarda girişimci iş adamlarının faaliyetlerini gerçekleştirebilmek adına iyi bir iş ortamının sağlanması alanında başarılar elde eden on ülke arasında yer alan Özbekistan, 2015 yılı Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) üyeleri arasında gıda güvenliğinin sağlanmasında Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedeflerine ulaşma ödülü alan 14 ülke arasında yer almıştır <ref> Oğan, Gökçe (2016), ‘’ Kerimov: ‘Özbek tipi’ Demokrasinin Mimarı’’, http://www.aljazeera.com.tr/gorus/kerimov-ozbek-tipi-demokrasinin-mimari </ref>  <ref> Ekonomi Bakanlığıa, https://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/ulkeler/ulke-detay/%C3%96zbekistan/html-viewer-ulkeler?contentId=UCM%23dDocName%3AEK-160702&contentTitle=D%C4%B1%C5%9F%20Ticaret&_afrLoop=15121701365103259&_afrWindowMode=0&_afrWindowId=6pubzt1c2&_adf.ctrl-state=mex7rmykz_286#!%40%40%3F_afrWindowId%3D6pubzt1c2%26_afrLoop%3D15121701365103259%26contentId%3DUCM%2523dDocName%253AEK-160702%26contentTitle%3DD%25C4%25B1%25C5%259F%2BTicaret%26_afrWindowMode%3D0%26_adf.ctrl-state%3Dmex7rmykz_290 </ref> <ref> Karluk, Rıdvan, Gencer Hiç, Ayşen (2016), ‘’Orta Asya’da Oluşturulan Ekonomik ve Siyasi Entegrasyonlar Kapsamında Türkiye- Özbekistan İlişkileri’’, https://www.avekon.org/papers/1466.pdf </ref>
 +
Özbekistan’da önemli miktarda petrol ve gaz rezervleri bulunmaktadır. Dünyanın 8. Doğalgaz üreticisi olan Özbekistan’ın Milli Petrol Şirketi Uzbeneftegaz’dır. Ülkede Üstyurt, Bukharo-Khivin, Southwest- Gissar, Surkhan-Dar’ya ve Fergana olmak üzere 5 petrol bölgesi bulunmaktadır. Ülkenin petrol üretiminin %70’i Kokdumalak Sahası’nda bulunan Bukharo-Khivin bölgesinde gerçekleştirilmektedir. Üretilen petrolün dünya pazarlarına taşınması konusu sektörün en önemli problemlerinin başında gelmektedir. En zengin doğalgaz kaynakları ise Üstyurt bölgesinde bulunmaktadır. Ülkenin doğalgaz üretiminin yaklaşık %60’ı bu kaynak üzerinde yapılmaktadır. Surhan ve Kokdumalak Sahaları’nda doğalgaz sektörüne hizmet eden toplam 12 adet yapı bulunmaktadır. Ülke doğalgazının işletilmesinde aktif olarak çalışan şirketler Unocal ve Enron’dur. 1998 yılında Rusya ile İtera Acentası aracılığıyla Ukrayna, Ermenistan ve Gürcistan’a Özbek gazının satılması üzerine bir anlaşma imzalanmıştır. Özbekistan’ın önemli kömür yatakları; Angren, Baisun ve Shargun’dur. Almanya’nın Krupp Hoesch Stahlexport Şirketi ile maden ve kömür kaynaklarının işletilmesi için bir anlaşma imzalanmıştır. Dünya uranyum kaynaklarının önemli bir miktarı topraklarında bulunduran Özbekistan, elektrik ihracı konusunda da Türk Cumhuriyetleri içerisinde ikinci sıradadır <ref> Devlet Planlama Teşkilatı (2000), ‘’Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri ve Bölge Ülkeleri İlişkileri Özel İhtisas Komisyonu Raporu’’, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara </ref>
  
 
===Özbekistan'ın Sosyal Dinamikleri===
 
===Özbekistan'ın Sosyal Dinamikleri===
19. satır: 31. satır:
 
===Azerbaycan'ın Siyasi Yapısı===
 
===Azerbaycan'ın Siyasi Yapısı===
 
===Azerbaycan Ekonomisi===
 
===Azerbaycan Ekonomisi===
 +
Azerbaycan, 18 Ekim 1991 tarihinde bağımsızlığını elde ettikten sonra ekonomi liberasyonu ve serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecini başlatmıştır. Ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan yapılanma sürecine hız kazandırmak isteyen Azerbaycan’ın mevcut petrol ve doğalgaz kaynaklarının ihraç edilmesi için sahip olduğu boru hatları, Sovyetlerin planlı ekonomi ve işbölümü sistemine göre yapılandırıldığı için yeterli değildi. Bu sebeple aynı durumda bulunduğu Kazakistan ve Türkmenistan gibi Azerbaycan da kaynaklarını değerlendirmek amacıyla 1994 yılından itibaren yabancı yatırımcıları ülkesine yatırım yapmaya davet etmiştir. Azerbaycan’ın yabancı ortaklarla petrol ve doğalgaz anlaşması yapması altyapı eksikliklerinin tamamlanmasına ve modern teknolojinin ülkeye girişine imkân sağlamıştır <ref> Bulut, Cihan (2013), ‘’Azerbaycan’ın Piyasa Ekonomisine Geçiş Sürecinde Karşılaştığı Sorunlar ve Çözüm Arayışları’’, Sarı, A. Selahattin ve diğerleri (Ed.),  International Conference on Eurasian Economies, (394-403) </ref> Ülkede yabancı yatırımların hukuki ve iktisadi esaslarının belirlenmesi ve devletin yatırımcılara garanti vermesi amacıyla 15 Ocak 1992’de ‘Yabancı Yatırımların Korunması’ hakkında kanun çıkarılmıştır. Zaman geçtikçe güncellenen bu kanun düzenlemesi ile yabancı sermayeye; kanunların değişmesi, millileştirme, istimlak, tazminat, zararın ödenmesi gibi konularda devlet garantisi verilmiştir. Yine bu anlamda yapılan bir diğer yasal düzenleme ise 1995 yılında kabul edilip 19 Nisan 2005’te birtakım değişikliğe uğrayan ‘Yatırım Faaliyetleri Hakkında’ kanundur. Kanun maddesine konu olan düzenlemeler; yabancı yatırımların korunması, teşvik edilmesi ve uluslararası ekonomik işbirliklerinin sağlanması üzerinedir <ref> Aras, Osman Nuri (2005), Azerbaycan Ekonomisi ve Yatırım İmkanları, 1. Baskı, Bakü: TÜSİAB Yayınları</ref>
 +
Bağımsızlığının ilan edildiği 1991 yılından 1995 yılına dek geçirdiği süreçte %60’lık bir küçülme yaşayan Azerbaycan ekonomisinde, Sovyetler Birliği dönemindeki pazarlarını ve devlet teşviklerini kaybetmiş olan plastik, kimyasal ve imalat gibi birçok sektör yok olma noktasına gelmiş ve tarım sektörünün ülke ekonomisindeki payı azalmaya başlamıştır <ref> DEİK (2012), ‘’Azerbaycan Ülke Bülteni’’, https://www.deik.org.tr/uploads/azerbaycan-ulke-bulteni.pdf </ref> Kullanılan teknolojinin eski olması petrol üretimini etkilemiş üretim bu dönemde azalan bir seyirde devam etmiştir <ref> Aras, Osman Nuri (2005), Azerbaycan Ekonomisi ve Yatırım İmkanları, 1. Baskı, Bakü: TÜSİAB Yayınları</ref> 1990 yılında 12,5 milyon ton olan üretim; 1995 yılında 9,2 milyon tona, 1996 yılında ise 9,1 milyon tona düşmüştür. Ülkede Ermenilerle geçici ateşkes yapılıp siyasi istikrarın sağlanmasının ardından dikkatler ekonomi üzerinde toplanmaya başlamıştır. 1992 yılında petrol rezervlerinin işletilmesi için Azerineft ve Azneftkimya isimli iki devlet şirketi birleştirilerek Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi ( The State Oil Company of the Azerbaijan Repuclic- SOCAR) ve Aralık 1994’te Konsorsiyum, Azerbaycan Uluslararası İşletme Şirketi (AIOC) kurulmuştur <ref> Aras, Osman Nuri (2005), Azerbaycan Ekonomisi ve Yatırım İmkanları, 1. Baskı, Bakü: TÜSİAB Yayınları</ref> 20 Eylül 1994 tarihinde ‘Asrın Anlaşması’ olarak adlandırılan Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi ile dünyanın önde gelen petrol şirketleri arasında Hazar Denizi’nin Azerbaycan hâkimiyetinde olan kısmında Azeri, Çırağ ve Güneşli Yataklarının Birlikte İşlenmesi ve Paylaşılması Hakkında ilk anlaşmanın imzalanmış olması bu durumun en somut örneğidir <ref> Ekonomi Bakanlığı (2016a), https://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/ulkeler/ulke-detay/Azerbaycan/html-viewer-ulkeler?contentId=UCM%23dDocName%3AEK-159556&contentTitle=Genel%20Ekonomik%20Durum&_afrLoop=14754125710855848&_afrWindowMode=0&_afrWindowId=t61zpgwfo&_adf.ctrl-state=1d0zqppg3t_175#!%40%40%3F_afrWindowId%3Dt61zpgwfo%26_afrLoop%3D14754125710855848%26contentId%3DUCM%2523dDocName%253AEK-159556%26contentTitle%3DGenel%2BEkonomik%2BDurum%26_afrWindowMode%3D0%26_adf.ctrl-state%3D1d0zqppg3t_186 </ref> Asrın Anlaşması ile Azerbaycan kaynaklarının işletilmesi için gerekli yatırımın %90’lık bir kısmı Konsorsiyum tarafından karşılanmıştır. Ayrıca devlet petrol ve gaz alanlarının kullanımı üzerindeki yönetim hâkimiyetini kendi elinde barındırmaktadır <ref> Aras, Osman Nuri (2005), Azerbaycan Ekonomisi ve Yatırım İmkanları, 1. Baskı, Bakü: TÜSİAB Yayınları, s.245 </ref> Bu dönemi izleyen süreçte enerji sektöründeki büyüme ülke ekonomisinin de yükselişe geçmesini sağlamıştır. Yabancı sermayenin büyük bir kısmını çeken enerji sektörünün ülke ihracatındaki payı %90 civarındadır. Aynı zamanda kamu gelirlerinin büyük bir bölümünü karşılamakta ve ülkedeki döviz rezervinin artışını da sağlamaktadır <ref> DEİK (2012), ‘’Azerbaycan Ülke Bülteni’’, https://www.deik.org.tr/uploads/azerbaycan-ulke-bulteni.pdf </ref> Doğrudan yabancı yatırım çekmekte bölge ülkelerine göre daha başarılı olan Azerbaycan 2004 yılında Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından hazırlanan ‘’Doğrudan Yabancı Yatırım Performansı Endeksi’’nde 140 ülke arasında birinci sırada yer almıştır <ref> Ekonomi Bakanlığı (2016b), https://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/ulkeler/ulke-detay/Azerbaycan/html-viewer-ulkeler?contentId=UCM%23dDocName%3AEK-159558&contentTitle=Do%C4%9Frudan%20Yabanc%C4%B1%20Yat%C4%B1r%C4%B1mlar&_afrLoop=14754462371837162&_afrWindowMode=0&_afrWindowId=t61zpgwfo&_adf.ctrl-state=1d0zqppg3t_224#!%40%40%3F_afrWindowId%3Dt61zpgwfo%26_afrLoop%3D14754462371837162%26contentId%3DUCM%2523dDocName%253AEK-159558%26contentTitle%3DDo%25C4%259Frudan%2BYabanc%25C4%25B1%2BYat%25C4%25B1r%25C4%25B1mlar%26_afrWindowMode%3D0%26_adf.ctrl-state%3D1d0zqppg3t_235 </ref>
 +
Petrol ve doğalgaz ihracatından elde edilen gelirler, zor dönemlerin aşılmasında devlet ekonomisini ayakta tutan önemli bir faktördür ve 2005 yılından itibaren milli gelire yansımıştır  <ref> Ekonomi Bakanlığı (2016a), https://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/ulkeler/ulke-detay/Azerbaycan/html-viewer-ulkeler?contentId=UCM%23dDocName%3AEK-159556&contentTitle=Genel%20Ekonomik%20Durum&_afrLoop=14754125710855848&_afrWindowMode=0&_afrWindowId=t61zpgwfo&_adf.ctrl-state=1d0zqppg3t_175#!%40%40%3F_afrWindowId%3Dt61zpgwfo%26_afrLoop%3D14754125710855848%26contentId%3DUCM%2523dDocName%253AEK-159556%26contentTitle%3DGenel%2BEkonomik%2BDurum%26_afrWindowMode%3D0%26_adf.ctrl-state%3D1d0zqppg3t_186 </ref> Ülkenin petrol ve doğalgaz ihracatı için ihtiyacı olan boru hatları aktif kullanılan üç hattan oluşmaktadır. Bakü- Supsa, Bakü- Novorossiysk ve Bakü- Tiflis-Ceyhan petrol ihracatı için önem taşıyan boru hatlarıdır. Doğalgaz ihracatı için gerekli altyapı eksiğini tamamlamak adına da Bakü- Tiflis- Erzurum Boru hattı ve Güney Kafkas hattı projeleri için faaliyete başlanmıştır <ref> Aras, Osman Nuri (2005), Azerbaycan Ekonomisi ve Yatırım İmkanları, 1. Baskı, Bakü: TÜSİAB Yayınları, s.269-274 </ref>
 +
Ekonominin tek bir sektöre aşırı bağımlı olması, Azerbaycan ekonomisinin küresel pazarlardaki fiyat dalgalanmalarına karşı kırılgan bir yapıya sahip olması sonucunu doğurmuştur. Petrol üretiminin devlet nezdinde olması ekonomideki kamu payının da yüksek olduğu anlamına gelmektedir. Buradan çıkarılacak sonuç ise kamu harcamalarının devlet fonuna doğrudan ya da dolaylı olarak aktarılan petrol gelirlerine bağlı olduğudur. Yalnızca petrol gelirlerine bağlı bir büyüme ülkeye fazla dövizin girmesini, pazar arzında ani bir artışın olmasını ve ekonominin enflasyonist baskılar altında kalmasını da beraberinde getirmektedir. Bununla birlikte, petrol fiyatlarında yaşanacak ciddi bir düşüşün Azerbaycan kamu harcamalarının önünde ciddi bir engel oluşturacağı aşikârdır  <ref> DEİK (2012), ‘’Azerbaycan Ülke Bülteni’’, https://www.deik.org.tr/uploads/azerbaycan-ulke-bulteni.pdf </ref> Doğal kaynak zenginlikleri sayesinde kalkınan Azerbaycan, aynı zamanda tek sektöre dayalı ekonominin ülke açısından risk olduğunun da bilinciyle farklı sektörleri canlandırmak üzere birtakım girişimlerde bulunmuştur. Bu bağlamda Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, 27 Eylül 2004 tarihinde yayınlanan 128 numaralı kararname ile 2005-2025 yıllarını kapsayan ‘Petrol ve Gaz Gelirlerinin Yönetimi İle İlgili Uzun Vadeli Strateji’ belgesini imzalamıştır <ref> Kurbanov, Tariyel (2012), ‘’Azerbaycan’da Milli Ekonomik Gelişmenin Yönleri’’, Karadeniz Araştırmaları, Sayı 34, s.39 </ref> 8 Mayıs 2009 tarihinde Özel Şirketlere Yardım Milli Fonu Gözetim Konseyi toplantısında hükme bağlanan karara göre ‘’Azerbaycan ekonomisinin bütün alanları ve bölgeleri ile ilgili öncelikli taraflar’’ konusu belirlenmiş ve onaylanmıştır. Onaylanan bu metne göre ekonominin öncelikli alanları; bilgi teknolojilerinin gelişmesi, turizm, tarım, yenilik taraftarı şirketlerle ilgili çalışmalar, gıda sanayi, hafif sanayi, kimya sanayi, otomotiv sanayi, yerli hammaddeye dayalı inşaat malzemesi üretimi, geleneksel tarihi alanlar, ahşap imalat ve mobilya üretimi ve hizmet alanlarıdır  <ref> Kurbanov, Tariyel (2012), ‘’Azerbaycan’da Milli Ekonomik Gelişmenin Yönleri’’, Karadeniz Araştırmaları, Sayı 34, s.42 </ref> 6 Aralık 2016 tarihinde ise, Cumhurbaşkanı Aliyev ekonominin sektörel anlamda çeşitlendirilmesi amacıyla uzmanların uzun süredir üzerinde çalıştığı; milli ekonomi ve on bir farklı sektöre ilişkin stratejik yol haritasına onayını vermiştir (Ekonomi Bakanlığı, 2016c).
 +
Son dönemlere bakıldığında Azerbaycan ekonomisi bölge ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomilerden biridir. 2005-2009 yılları arasında %21’lik bir büyüme oranı yakalanmıştır (DEİK, 2012:14). 2009 yılında küresel kriz nedeniyle devletlerin zor durumda kaldıkları bir dönemde Azerbaycan, %9,3’lük bir oranla GSYİH’de en çok büyüyen ülke olmuştur. Genel anlamda artan bir büyüme grafiğine sahip olan ülke ekonomisinde 2016 yılında %3,8 oranında küçülme meydana gelmiştir. Petrol fiyatlarının hızlı bir düşüş yaşaması sebebiyle 2015 yılı başında Dolar’a endeksli kur sistemi Dolar’a ve Euro’ya endeksli hale getirilmiştir. 21.12.2015 tarihinde verilen ikinci bir kararla ise dalgalı kur sistemine geçilmiş, yaşanan devalüasyon nedeniyle Manat, Dolar ve Euro karşısında değer kaybetmiştir <ref> Ekonomi Bakanlığı (2016c), https://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/ulkeler/ulke-detay/Azerbaycan/html-viewer-ulkeler?contentId=UCM%23dDocName%3AEK-159556&contentTitle=Genel%20Ekonomik%20Durum&_afrLoop=14755014970734402&_afrWindowMode=0&_afrWindowId=null&_adf.ctrl-state=1d0zqppg3t_336#!%40%40%3F_afrWindowId%3Dnull%26_afrLoop%3D14755014970734402%26contentId%3DUCM%2523dDocName%253AEK-159556%26contentTitle%3DGenel%2BEkonomik%2BDurum%26_afrWindowMode%3D0%26_adf.ctrl-state%3D1d0zqppg3t_340 </ref> Yine ülke 2005 yılına kadar cari açık ile karşı karşıya iken 2005 yılından itibaren petrol ihraç gelirleri sayesinde cari fazla vermeye başlamıştır. Enerji sektöründeki ihracat artışı da ülkenin döviz rezervlerini olumlu yönde etkilemektedir. Ülke büyümesini dış borçlanma yerine doğrudan yabancı yatırımlar sayesinde gerçekleştirdiğinde dış borç kontrol altında tutulabilmektedir.
 +
Azerbaycan’daki özelleştirme anlayışından bahsedecek olursak, 1995-1998 yılları arasında gerçekleştirilen ‘Birinci Kademe Özelleştirme Programı’ ile yaklaşık 39 bin işletmenin özelleştirilmesi yapılmıştır. 2000 yılında gerçekleştirilen ‘İkinci Kademe Özelleştirme Programı’ ile ülke ekonomisinde stratejik konumda bulunan orta ve büyük ölçekli işletmeler hedef alınmış olsa da büyük işletmelerin özelleştirilmesi konusunda istenilen hedefe ulaşılamamıştır. Stratejik konumda bulunan büyük işletmelerin çoğunluğu devlet kontrolü altında tutulmaktadır <ref>DEİK (2012), ‘’Azerbaycan Ülke Bülteni’’, https://www.deik.org.tr/uploads/azerbaycan-ulke-bulteni.pdf </ref>
 +
 
===Azerbaycan'ın Sosyal Dinamikleri===  
 
===Azerbaycan'ın Sosyal Dinamikleri===  
 
=Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri İlişkileri (1991 Sonrası Dönemin İncelenmesi)=
 
=Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri İlişkileri (1991 Sonrası Dönemin İncelenmesi)=
26. satır: 45. satır:
 
===Türkiye ve Türkmenistan İlişkileri===
 
===Türkiye ve Türkmenistan İlişkileri===
 
===Türkiye ve Özbekistan İlişkileri===
 
===Türkiye ve Özbekistan İlişkileri===
 +
1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılması ve beş yeni Türk Cumhuriyeti’nin ortaya çıkması, Orta Asya coğrafyasında dengeleri değiştiren önemli bir gelişmedir.  Yakın coğrafyasında meydana gelen bu önemli gelişme Türkiye’yi de oldukça memnun etmiştir ve Türkiye 16 Aralık 1991 tarihinde bu cumhuriyetleri tanıyan ilk ülke olmuştur. Tarihsel süreçte dil, din ve soy bağı olan bu ülkeler ile ekonomik, siyasal ve ticari ilişkiler kurma fırsatı yakalamıştır. Her anlamda büyük bir dönüşümden geçen bu devletler, ekonomik dönüşüm süreçlerinde yani serbest piyasa ekonomisine geçişte Türkiye’yi model ülke olarak benimsemişlerdir. 1991 yılında İslam Kerimov’un Türkiye ziyareti sırasında söylediği; ‘’ Eğer Türkiye bize destek olursa, Özbekleri bundan sonra kimse boyunduruk altına alamaz… Atatürk ilkeleri bizim Özbekistan’da yapmak istediklerimizle paraleldir. Ben Atatürk’e hayranım ve O’nun Türkiye’de başardıklarını Orta Asya halklarının da başaracağını ümit ediyorum. Bu birlik mutlaka gerçekleşmelidir.’’ sözleri bu teoriyi destekler niteliktedir <ref> Kökböri, Erkin (2010), ‘’ Türkiye-Özbekistan ‘’İlişkileri ve de İşbirliğini Güçlendirmek’’, http://www.turansam.org/makale.php?id=1804 </ref>
 +
Özbekistan ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin başlangıç tarihi 4 Mart 1992’dir ve Türkiye Taşkent Büyükelçisi 25 Nisan 1992 tarihinde güven mektubunu sunarak görevine başlamıştır. Sonraki süreçte ilişkilerin hukuki zeminini oluşturmak amaçlı doksanın üzerinde ikili anlaşma ve protokol imzalanmış ve karşılıklı üst düzey ziyaretler yapılmıştır <ref> ‘’Türkiye Özbekistan Siyasi İlişkileri’’, (2011a), http://www.mfa.gov.tr/turkiye-ozbekistan-cumhuriyeti-siyasi-iliskileri.tr.mfa </ref> <ref> Devlet Planlama Teşkilatı (2000), ‘’Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri ve Bölge Ülkeleri İlişkileri Özel İhtisas Komisyonu Raporu’’, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara </ref> Şubat 1992’de Türkiye Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’in Özbekistan ziyareti esnasında imzalanan bir protokol ile Türkiye’ye uluslararası forumlarda Özbekistan’ı temsil etme yetkisi verilmiştir. Özbekistan lideri Kerimov da ‘’Özbekistan: Bağımsız ve İlerlemenin Yolu’’ adlı kitabında serbest pazar ekonomisine geçişte Türkiye’nin önemli bir model olduğu vurgusunu yapmıştır <ref> Erdoğan, Hasan, Çolakoğlu, Selçuk, ''Bağımsızlığının İlk Yıllarında Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri İle İlişkileri'', http://www.ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01/ERDO%C4%9EAN-Hasan-%C3%87OLAKO%C4%9ELU-Sel%C3%A7uk-BA%C4%9EIMSIZLI%C4%9EININ-%C4%B0LK-YILLARINDA-T%C3%9CRK%C4%B0YE-VE-T%C3%9CRK-CUMHUR%C4%B0YETLER%C4%B0-%C4%B0L%C4%B0%C5%9EK%C4%B0LER%C4%B0.pdf </ref> Yapılan karşılıklı ziyaretler 1992 yılının Nisan ayında Türkiye Başbakanı Süleyman Demirel’in Özbekistan’a gitmesi ile devam etmiş bu sırada Taşkent Türkiye Büyükelçiliği açılmıştır. Ocak 1993’te Ankara’da Özbekistan Büyükelçiliğinin açılması ile üst düzey yetkililerin düzenli olarak bir araya gelmesi sonucu eğitim, kültür ve ekonomi gibi birçok alanda işbirliğine gidilmiştir. Yine 1993 yılı içerisinde Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal da Özbekistan’a gitmiştir <ref> Yılmaz, Meşküre (2010), ‘’İnsan Hakları ve Türkiye Özbekistan İlişkileri’’, http://www.21yyte.org/tr/arastirma/ozbekistan/2010/09/30/5591/insan-haklari-ve-turkiye-ozbekistan-iliskileri </ref>
 +
1990'lı yılların ortalarında Özbekistan'ın Türkiye'ye olan mesafeli tavrının nedeni Türk-Özbek ilişkilerinde yaşanan Muhammed Salih krizine dayanmaktadır. Erk partisi lideri Muhammed Salih Özbekistan’da parlamento seçimlerine katılmış ve burada siyasi faaliyetlerinin engellenmesi sonucu Türkiye’ye gelmiştir. Özbekistan yönetimini rahatsız eden bu durum iki ülke arasında gerginliğe sebep olmuş; Özbek yöneticiler Salih ve diğer muhaliflerin Türkiye’de Özbek rejimi aleyhtarı faaliyetlerde bulundukları, Türkiye’de eğitim gören öğrenciler üzerinde propaganda yaptıkları ve Türkiye’den konuyla alakalı yeterli desteği göremediklerini belirtmişlerdir. Ankara büyükelçisini geri çağıran Kerimov, Türkiye’de eğitim gören öğrencilere de geri dön çağrısı yapmıştır. Haziran 1994’te Türkiye’yi ziyareti esnasında durumdan duyduğu rahatsızlığı da dile getirmiştir. 23 Haziran 1994 tarihinde Türkiye ve Özbekistan Adalet Bakanları tarafından imzalanan ve 30 gün sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılan ‘’Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Sözleşmesi’’; iki ülke arasındaki dostluğu pekiştirmek, hukuki, ticari ve cezai suçluların iadesi ve hükümlülerin iadesi konusunda yapılacak adli yardımlaşmanın egemenlik, milli bağımsızlık, eşitlik ve içişlerine karışmama gibi esaslar üzerine temin edilmiştir. Yine 1995 yılında 9-14 Temmuz tarihlerinde Başbakan Tansu Çiller tarafından gerçekleştirilen ve 6-8 Mayıs 1996 tarihinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından gerçekleştirilen Taşkent ziyaretleri de Özbekistan ve Türkiye arasında siyasi diyaloğun gelişmesi açısından önem arz etmektedir. 17 Şubat 1999’da yaşanan bombalı saldırı Özbekistan ve Türkiye ilişkilerinin gerilmesine neden olan bir diğer gelişmedir. 13 kişinin ölümü ve 124 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olay, Kerimov’a suikast girişimi olarak algılanmış, saldırıda kullanılan bombaların ise İstanbul’da üretildiği iddia edilmiştir. Yaşanan gelişmelerden iki hafta sonra Başbakan Süleyman Demirel’in Özbekistan ziyareti ile bu zor dönem aşılmaya çalışılmıştır <ref> Yılmaz, Meşküre (2010), ‘’İnsan Hakları ve Türkiye Özbekistan İlişkileri’’, http://www.21yyte.org/tr/arastirma/ozbekistan/2010/09/30/5591/insan-haklari-ve-turkiye-ozbekistan-iliskileri </ref> <ref> Adalet Bakanlığı, (t.y.), http://www.uhdigm.adalet.gov.tr/sozlesmeler/b%C3%BCrolardan%20gelen%20s%C3%B6zle%C5%9Fmeler/D%C3%BCzenlenen%20s%C3%B6zle%C5%9Fmeler/hukuk-ceza/%C3%96ZBEK%C4%B0STAN%20hukuk%20ceza.pdf </ref> <ref> Merdanoğlu, Süleyman (2008), ‘Türkiye Özbekistan Siyasi İlişkileri’, http://www.turansam.org/makale.php?id=106 </ref> <ref> Ekenci, İlknur (2016), Bağımsızlıktan Günümüze Türkiye-Özbekistan ve Türkiye-Tacikistan İlişkileri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Galatasaray Üniversitesi: İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi </ref>
 +
Siyasi açıdan girilen durgunluk döneminde Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 15 Ekim 2000 tarihinde gerçekleştirdiği Özbekistan ziyareti esnasında iki ülke arasında Askeri ve Askeri Teknik İşbirliği anlaşması imzalanmıştır. 2001 AGİT Zirvesi’ne Türkiye’nin Kerimov ile beraber Salih’i de davet etmesi ilişkilerde bir soğuk rüzgârın daha esmesine neden olurken Meclis Başkanı Ömer İzgi’nin 25 Mart 2001 tarihli ziyareti ise iki ülke arasındaki ilişkilerin ticari ve ekonomik gelişimine katkı sağlamıştır. Mart 2002’de Türkiye Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu’nun Özbekistan ziyareti esnasında da askeri işbirliği anlaşmaları imzalanmıştır. 2003 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde gerçekleşen Özbekistan ziyareti ardından Türkiye ile Özbekistan arasında yapılan üst düzey ziyaretlere uzun bir süre ara verilmiştir <ref> Merdanoğlu, Süleyman (2008), ‘Türkiye Özbekistan Siyasi İlişkileri’, http://www.turansam.org/makale.php?id=106 </ref> <ref> Ekenci, İlknur (2016), Bağımsızlıktan Günümüze Türkiye-Özbekistan ve Türkiye-Tacikistan İlişkileri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Galatasaray Üniversitesi: İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi </ref>
 +
2005 Andican olayları sonrasında Özbekistan’ın Batı’ya karşı takındığı mesafeli tavır, Batı benzeri bir söylem benimseyen Türkiye ile olan ilişkilerde de kendisini göstermiştir <ref> Oğan, Gökçe (2016), ‘’ Kerimov: ‘Özbek tipi’ Demokrasinin Mimarı’’, http://www.aljazeera.com.tr/gorus/kerimov-ozbek-tipi-demokrasinin-mimari </ref> BM’nin Özbekistan’la ilgili eleştiri raporuna Türkiye tarafından verilen destek Özbekler tarafından hoş karşılanmamıştır. 2003 yılına dek gerçekleştirilen ziyaretlerin ardından 2017 yılına kadar iki ülke arasında üst düzey bir ziyaret gerçekleşmemiştir <ref> Yılmaz, Meşküre (2010), ‘’İnsan Hakları ve Türkiye Özbekistan İlişkileri’’, http://www.21yyte.org/tr/arastirma/ozbekistan/2010/09/30/5591/insan-haklari-ve-turkiye-ozbekistan-iliskileri </ref> Eylül 2012’de dönemin Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Özbekistan Dışişleri Bakanı Kamilov ile Newyork’ta BMGK kapsamında yaptığı görüşme ile ilişkilerin üzerindeki kara bulutların dağılması için bir adım atılmıştır. Bu görüşmeden yaklaşık 1,5 yıl sonra ise Soçi-2014 Kış Olimpiyatları açılışı için Rusya’nın Soçi kentine giden Recep Tayyip Erdoğan Özbek lider İslam Kerimov ile bir araya gelmiştir. Bu ilişkiler 2003 yılından bu yana Özbekistan ve Türkiye arasında gerçekleştirilen ilk üst düzey temastır. Görüşmenin ardından Taşkent’e Büyükelçi ataması yapılmış ve 10-12 Temmuz 2014 tarihlerinde Ahmet Davutoğlu tarafından bir Özbekistan ziyareti daha gerçekleştirilmiştir <ref>‘Özbekistan’la İnişli Çıkışlı İlişkiler’, (t.y.), http://www.aljazeera.com.tr/haber/ozbekistanla-inisli-cikisli-iliskiler </ref>
 +
Ülkede 4 Aralık 2016’da yapılan seçimin Özbekistan dış politikası için önemli sonuçları olmuştur. 9 bin 378 adet sandığın kurulduğu seçim, 50'ye yakın ülke ile aralarında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Dünya Seçim Organları Birliği (DSOB), Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Bağımsız Devletler Topluluğunun (BDT) da aralarında bulunduğu 600'den fazla uluslararası gözlemci tarafından takip edilmiştir ve ayrıca bu seçimlerde bin 300'e yakın yerli ve yabancı gazeteci görev yapmıştır. Seçimleri Liberal Demokrat Parti adayı Şevket Mirziyoyev %88,61’lik bir oy oranıyla kazanmıştır <ref>‘Özbekistan’ın Yeni Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’, 05.12.2016, http://ekoavrasya.net/Manset.aspx?pid=422&lang=TR </ref> <ref> Buluz, Necdet (2016), ‘Özbekistan Cumhurbaşkanını Seçiyor’, http://ekoavrasya.net/duyuru.aspx?did=230&Lang=TR </ref> Bu durum ülkedeki demokratik gelişmelerin en somut örneğidir. Demokratik bir ortamda başarıyla tamamlanan seçimler Özbekistan dış ilişkileri için de iyi bir imaj bırakmış, bu imaj ilişkilerin olumlu seyri açısından büyük bir katkı sağlamıştır.
 +
Ülkede yaşanan iktidar değişikliği Türkiye ile olan ilişkiler için de olumlu bir gelişme olmuştur. 2016 yılında Kerimov’un hayatını kaybetmesi ve Mirziyoyev’in cumhurbaşkanlığına seçilmesi üzerine ülkede ‘açıklık ve iyi komşuluk’ dönemi başlamıştır. Ayrıca Mirziyoyev bağlantısızlık politikasını sürdüreceği açıklamasını da yapmıştır <ref> ‘Özbekistan’da Mirziyoyev’in Cumhurbaşkanı Seçilmesi’, (05.12.2016),http://www.medyaradar.com/ozbekistanda-mirziyoyevin-cumhurbaskani-haberi-538579 </ref> Son dönemde ilişkilerin olumlu seyri karşılıklı ziyaretler ile taçlanmıştır.
 +
 
===Türkiye ve Azerbaycan İlişkileri===
 
===Türkiye ve Azerbaycan İlişkileri===
 
=Siyasi Bağlamda Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Rusya İlişkileri=
 
=Siyasi Bağlamda Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Rusya İlişkileri=
31. satır: 58. satır:
 
===Bağımsız Kırgızistan-Rusya İlişkileri===
 
===Bağımsız Kırgızistan-Rusya İlişkileri===
 
===Bağımsız Türkmenistan-Rusya İlişkileri===
 
===Bağımsız Türkmenistan-Rusya İlişkileri===
===Bağımsız Özbekistan-Rusya İlişkileri===
+
===[[Bağımsız Özbekistan-Rusya İlişkileri]]===
Özbekistan, bağımsızlık kazanımının ardından Rusya ile olan ilişkilerinde mesafeli bir tavır takınmayı tercih etmiştir. Bu durumun iki önemli nedeni bulunmaktadır. İlk neden, uluslararası sorunlarda bakış açılarında farklılık bulunması; ikinci neden ise Özbekistan’ın Rusya’yı bölgesel rakibi olarak görmesidir. Ancak bölge üzerinde iki ülkenin de stratejik öneme sahip olması birbiri ile olan ilişkilerinin tamamen kopmasını engellemiştir. Genel anlamda Özbekistan Rusya’nın ağırlığında olan uluslararası oluşumların üyeliklerinden çekilirken veya pasif üyelik tercih ederken, Rusya ile olan ikili ilişkilerinde işbirliğini üst düzeylerde tutmayı tercih ettiği konular da olmuştur <ref> Sarı, Yaşar (2015), ''Özbekistan Dış Politikası'', Ed. Demirtepe, Turgut. Yılmaz, Murat. Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Yıllığı 2013, Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi </ref> Rusya ise kurulduğu ilk yıllarda Batı ile olan ilişkilerine öncelik vermiş ve Sovyetlerin dağılmasının ardından eşit statüde bulunduğu Orta Asya Cumhuriyetleri ile olan ilişkilerini zamanla bölgesel çıkarlarına yönelik şekillendirmiştir. Yakın çevre doktrini ile yeni stratejiler geliştiren Rus Hükümeti, neo-emperyal politikalar çerçevesinde Orta Asya’da hâkimiyet kurması için kilit konumda olan Özbekistan ile de ilişkilerini revize etme kararı almıştır <ref> Sönmez, Sait (2013), ‘’Güvenlik Sorunları ve Bağımsızlaşma Kıskacında Özbekistan-Rusya İlişkileri (1991-2013)’’, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 6 (28), s.318-339 </ref>
 
Rusya ile Özbekistan’ı aynı çizgi etrafında birleştiren konulardan biri radikal İslam ile mücadeledir. Büyük çoğunluğu Özbekistan sınırları içinde bulunan Fergana Vadisi, Orta Asya’daki radikal İslamcı örgütlerin yerleşik olduğu bir coğrafyadır. Kerimov bu tür oluşumlara karşı İslami Partileri kapatmak gibi baskıcı politikalar izlemiştir. Ancak bu baskı yönetimi yasaklanan düşünce şeklinin sempati kazanmasına sebep olmuştur. Dolayısıyla Özbekistan bu noktada dış yardımlara ihtiyaç duymuş ve ilk destek Rusya’dan gelmiştir. Zaten BDT oluşumu da bölgesel tehditlere karşı ortak bir güvenlik anlayışının benimsenmesi amacıyla kurulmuştur. Özbekistan aynı dönemde ABD’den destek almayı yeğlemiş, böylece Rusya’yı dengelediğini düşünürken El Kaide’nin de tepkisini çekmiştir <ref> Adıbelli, Barış (2008), Avrasya Jeopolitiğinde Büyük Oyun, 1. Baskı, İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık </ref>
 
Başlangıçta bağımsız bir politika izleme düşüncesinde olan Özbekistan, bölge üzerinde Rusya’nın konumunu almak istediği için 1994 yılında Orta Asya Birliği oluşumunun öncülüğünü yapmıştır. 2002 yılında Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Tacikistan’ın katılımıyla Almatı’da yapılan bir toplantı ile Orta Asya Birliği’ne son verilmesi kararı alınmış, Orta Asya İşbirliği Örgütü (OAİÖ) kurulmuştur. Rusya Federasyonu’nu dışarıda tutan bu hamle Moskova yönetimini oldukça rahatsız etmiştir. 2004 yılında Rusya’nın bu örgüte üyeliği alınmış, ardından Rusya bölgede çok fazla işbirliği oluşumunun olması gerekçesiyle OAİÖ’yü Avrasya Ekonomik Topluluğu ile birleştirmek istemiştir. Bu çabalar sonuç vermiş ve bir süre sonra birlik AVET ile aynı çatı altına alınmıştır. Özbekistan’ın böyle bir öneriyi kabulünde 2005 Andican Olayları’nın ardından Rusya ile kurduğu yakın ilişkilerin etkisi bulunmaktadır <ref> Kaya, Sezgin (2013), Rusya’nın Doğu Politikası, 1. Baskı, Bursa: Ekin Yayınevi </ref>
 
Putin’in cumhurbaşkanı olmasıyla iki ülke arasındaki ilişkilerde olumlu değişiklikler yaşanmıştır. 2000 yılında Putin’in ziyaret ettiği ilk ülke Özbekistan olmuştur. Özbekistan İslami Hareketi ve Taliban tehdidinin arttığı bu yıllarda Özbekistan ile ek savunma anlaşması imzalamak istemiştir. Ancak Kerimov böyle bir anlaşmanın Rusya’ya olan bağımlılığı artıracağı düşüncesiyle bu öneriye sıcak bakmamıştır. Yine 2003 yılında Rusya’nın kurucu ve baskın üyelerinden olduğu Şangay İşbirliği Örgütü Taşkent Ofisi açılmıştır. Orta Asya’da renkli devrimlerin yaşanması ve bu sebeple Özbekistan’ın ABD ile olan ilişkilerine mesafe koyması Rusya açısından olumlu bir gelişmedir. Artan terör saldırıları sonucunda ABD’den gelen terörizme karşı işbirliği önerilerini reddeden Kerimov Putin ile görüşmüştür. Putin bu ziyarete karşılık Haziran 2005’te Taşkent’e gitmiş ve Özbekistan-Rusya arasında Stratejik Ortaklık Anlaşması imzalanmıştır. Ayrıca Ekim 2005’te, Rusya’nın 2004 yılında üye olduğu Orta Asya Anlaşması Örgütü Petersburg’da düzenlenen bir zirve ile EurAsEC ile birleştirilmiştir. 14 Kasım 2005 tarihinde imzalanan bir başka ortaklık anlaşması ile Özbekistan-Rusya ilişkilerinde doruk noktaya ulaşılmıştır. Bunun en önemli sonuçlarından birisi, 2006 yılında Özbekistan’ın 1999’da ayrılmayı tercih ettiği KGAÖ’ye üyeliğinin gerçekleştirilmesidir. Gelişen ilişkilere rağmen Özbekistan yönetimi Rusya’ya karşı olan endişelerini bir kenara bırakamamıştır. 2009-2010 yıllarından sonra gelen süreçte Rusya’nın, Kırgızistan ve Afganistan gibi ülkelerde artan gerginliklere fazlasıyla müdahil olması ve KGAÖ’yü bölgesel politikaları için bir araç haline getirmesi Özbekistan’ı rahatsız etmiştir. Özbekistan’ın da üye olduğu bu örgütte yaşanabilecek böyle bir dönüşüm hem Özbekistan-ABD arasındaki mesafeyi artırabilir hem de Özbekistan’ın Rusya’ya daha çok bağlılığına neden olabilirdi. Bu gerekçelerle ve 2011’den sonra ABD ile artan yakınlığı sonucunda Özbekistan, 2012 yılında KGAÖ’den bir kez daha ayrılmıştır <ref> Sönmez, Sait (2013), ‘’Güvenlik Sorunları ve Bağımsızlaşma Kıskacında Özbekistan-Rusya İlişkileri (1991-2013)’’, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 6 (28), s.318-339 </ref>
 
Son dönemlerde iki ülke arasındaki ilişkilere bakıldığında tekrar olumlu esintiler olduğundan söz edilebilir. 2016 yılında Kerimov’un hayatını kaybetmesi ve Mirziyoyev’in cumhurbaşkanlığına seçilmesi üzerine ülkede ‘açıklık ve iyi komşuluk’ dönemi başlamıştır. Ayrıca Mirziyoyev bağlantısızlık politikasını sürdüreceği açıklamasını da yapmıştır <ref> ‘Özbekistan’da Mirziyoyev’in Cumhurbaşkanı Seçilmesi’, (05.12.2016),http://www.medyaradar.com/ozbekistanda-mirziyoyevin-cumhurbaskani-haberi-538579 </ref>. Benimsenen politika çerçevesinde hemen somut adımlar atmaya başlayan Özbekistan; 26 Eylül 2017 tarihinde düzenlenen Özbekistan-Rusya İş Forumu’nda 2018-2019 yıllarına yönelik işbirliği memorandumunun icraate konulması için bir yol haritası imzalanmıştır <ref>‘Özbekistan-Rusya İş Forumu’, (26.09.2017), http://www.sonhaberler.com/genel/ozbekistan-rusya-is-forumu-h436385.html </ref>. 12 yıl aradan sonra 3-7 Ekim 2017 tarihlerinde Özbekler ve Ruslar arasında ilk defa ortak bir tatbikat düzenlenmiştir. Bu tatbikatın amacı iki ülke arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi, istikrarın pekiştirilmesi ve terör, aşırılıkçılık, ayrılıkçılık gibi küresel tehditlere gözdağı vermektir <ref> ‘Özbekistan’da Rusya İle Ortak Tatbikat’, (05.10.2017), http://qha.com.ua/tr/turk-dunyasi/ozbekistan-da-rusya-ile-ortak-tatbikat/160130/ </ref>. Ayrıca Mirziyoyev, 11 Ekim tarihinde BDT Devlet Başkanları Konseyi Toplantısı’na katılmak için gittiği Soçi’de Rus mevkiidaşı Putin ile görüşmüş ve ikili son bir yılda iki ülke arasındaki ilişkilerin son derece geliştiği mesajını vermiştir <ref> ‘Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev Rus Mevkidaşı Putin ile Görüştü’, (11.10.2017), https://www.timeturk.com/ozbekistan-cumhurbaskani-mirziyoyev-rus-mevkidasi-putin-ile-gorustu </ref>.  Son olarak 3 Kasım’da Özbekistan’da gerçekleştirilen BDT ülkeleri başbakanlar toplantısına Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev de katılmıştır. BDT oluşumu içerisinde önemli bir hukuki altyapının oluşturulmaya çalışıldığının ve tüm üye devletler ile işbirliği mekanizması içinde hareket edileceğinin altı çizilmiştir <ref> ‘BDT Ülkeleri Özbekistan’da Toplandı’, (03.11.2017), http://www.yeniakit.com.tr/haber/bdt-ulkeleri-ozbekistanda-toplandi-391253.html </ref>
 
  
 
=Rusya'nın Orta Asya Güvenlik Politikaları=
 
=Rusya'nın Orta Asya Güvenlik Politikaları=
 
===Askeri ve Güvenlik Bağlamında Rusya-Kazakistan İlişkileri===
 
===Askeri ve Güvenlik Bağlamında Rusya-Kazakistan İlişkileri===
 +
​Rusya’nın küresel güç olma yolunda Orta Asya’yı hayati çıkar alanı olarak tanımlaması, bölgede başka bir gücün hâkimiyet kurmasının önüne geçmek istemesi ve bölge ülkelerinin Rusya’ya olan bağlılığının artmasını istemesi, Rus yönetimi tarafından bölge ülkeleri ile olan ilişkilerin yakın markaja alınması sonucunu doğurmuştur. Rusya için Kazakistan’ın diğer Orta Asya ülkelerine nazaran ayrı bir önemi bulunmaktadır. Rusya ile en uzun kara sınırına sahip olan ve Rusya’ya en yakın Orta Asya Cumhuriyeti olan Kazakistan aynı zamanda Rusya ile Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardımlaşma Anlaşması imzalayan ilk BDT devletidir. Mayıs 1992’de imzalanan bu anlaşma ile Rusya ve Kazakistan arasında ortak askeri-stratejik alanların kurulması ve iki ülkeden herhangi birinin karşılaşacağı bir tehdit durumunda askeri üslerin, poligonların ve diğer askeri tesislerin ortak kullanılması karara bağlanmıştır. 28 Mart 1994 tarihli Askeri İşbirliği Anlaşması ve takip eden yıllarda yaklaşık altmış adet ikili anlaşmanın imzalanması, iki ülke arasındaki ortaklığı derinleştiren gelişmeler olmuştur <ref> Nogayeva, Ainur (2011), ‘‘Orta Asya’da ABD, Rusya, Çin: Stratejik Denge Arayışları’’ ,Ankara:USAK Yayınları </ref> Kazakistan; Putin döneminde Kırgızistan ile birlikte ‘güvenilir partner’ olarak değerlendirilmiştir <ref> Cafersoy, Nazım, ‘’Bağımsızlık Sonrası Rusya-Özbekistan İlişkileri’’, (t.y.), https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=357804&/Ba%C4%9F%C4%B1ms%C4%B1zl%C4%B1k-Sonras%C4%B1-Rusya-%C3%96zbekistan-%C4%B0li%C5%9Fkileri-/-N%C3%A2z%C4%B1m-Cafersoy </ref> Yine Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün aktif üyesi olan Kazakistan ve Rusya arasında askeri konularda görüş ayrılığı bulunmamaktadır <ref> ’Orta Asya: Büyük Oyunun Yeni Aşaması’’, (25.09.2013), http://politikaakademisi.org/2013/09/25/orta-asya-buyuk-oyunun-yeni-asamasi/ </ref>
 +
​Yakın çevre doktrini çerçevesince oluşturulan en büyük SSCB askeri tesisleri Kazakistan sınırları içerisinde yer almaktadır ve bunlar Kazakistan’ın bağımsızlığından sonra Rusya tarafından belirli bir kira bedeli karşılığında işletilmektedir. İkili anlaşmalar gereğince Rusya’nın Kazakistan’da işletilmekte olan 7 büyük askeri üssü bulunmaktadır. Bunlar; Baykonur Uzay İstasyonu, Çkalov 929. Devlet Uçuş Deneme Merkezi, Poligonlar (Şarıgaşan, Emba ve 4. Merkezi Poligon Tesisleri), Balhaş-9 Radyo Teknik Merkezi ve Rusya Hava Kuvvetlerine ait Bağımsız Hava Taşımacılık Birliği’dir. Bunlarla beraber Karaganda şehrinde faaliyet halinde olan 171. Hava Komutanlığı bulunmaktadır. Yine imzalanan ikili anlaşmalar kapsamında; Kazak askeri personeli, güvenlik ve istihbarat bürokrasisi Rusya’da eğitim alabilmektedir <ref> Nogayeva, Ainur (2011), ‘‘Orta Asya’da ABD, Rusya, Çin: Stratejik Denge Arayışları’’ ,Ankara:USAK Yayınları </ref> <ref> Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU </ref>
 +
Baykonur Uzay istasyonu, Rusya’nın Kazakistan topraklarındaki askeri tesisleri arasında ayrı bir stratejik öneme sahiptir. 1950’li yılların başında inşa edilen bu istasyon toplamda 6717 kilometrekarelik bir alanda yer almaktadır. Ayrıca, Rusya’nın Uzay Programı çerçevesinde yürüttüğü görevlerin %70’i gibi büyük bir kısmına ev sahipliği yapmakta olan istasyonun kira süresi; Ocak 2004’te 2050 yılına kadar uzatılmıştır. Ancak Kazak Hükümeti ile yaşanan mali sorunlar neticesinde Rusya, bu istasyonda gerçekleştirilen faaliyetlerin bir kısmını kendi topraklarına taşımıştır <ref> Nogayeva, Ainur (2011), ‘‘Orta Asya’da ABD, Rusya, Çin: Stratejik Denge Arayışları’’ ,Ankara:USAK Yayınları </ref> <ref> Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU </ref>
 +
Rusya Baykonur Uzay İstasyonu’nda karşı karşıya kaldığı faaliyet kısıtlamalarını, Sarıgaşan Poligonu’nda yaptığı füze denemeleri ile telafi etmeye çalışmış ve bu vesileyle dikkatler Rusya’nın Kazak topraklarındaki diğer üslerine kaymıştır. 929. Çkalov Devlet Uçuş Deneme Merkezi, Atrau ve Batı Kazakistan bölgelerinde yer alan 4 ayrı deneme merkezinden oluşmaktadır. Kazakistan’ın bu merkezlerde denenen silahları satın alma hakkı da bulunmaktadır <ref> Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU </ref> Bununla birlikte Kazak hükümeti ve Rus yetkililer arasında Haziran 2003’te güvenlik işbirliği taslak programı hazırlanması Kazakistan ve Rusya’nın güvenlik alanında ortak hareket etme isteğinin bir sonucudur <ref> Barut, Evren (2010), ‘’ Orta Asya’da Küresel Güç Olarak Rusya’nın Yeniden Yükselişi’’,https://www.academia.edu/1993719/Orta_Asyada_Rusyan%C4%B1n_Yeniden_Y%C3%BCkseli%C5%9Fi </ref>
 +
2006 yılında poligonlar ilgili yapılan reform çalışmaları sonucunda Rusya’nın Kazakistan sınırlarındaki poligonları Rusya’nın Astrahan şehrinde yer alan 4. Merkezi poligon tesislerine bağlanmıştır. Son dönemlere geldiğimizde ise Rusya’nın Kazakistan’da kiraladığı toprakların bir kısmının geri verildiği görülmektedir. Şubat 2016’da Putin tarafından imzalanan bir karar ile kiralanan toprakların geri verilmesi sonucunda Rusya Kazakistan’a ödediği kira miktarını da azaltmıştır. Alınan bu karar sonucunda,  Kazakistan Senato üyeleri tarafından Rusya ile imzalanan anlaşmaların gözden geçirilmesi gerektiği açıklaması yapılmıştır <ref> Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU </ref>
 +
 
===Askeri ve Güvenlik Bağlamında Rusya-Kırgızistan İlişkileri===
 
===Askeri ve Güvenlik Bağlamında Rusya-Kırgızistan İlişkileri===
 +
​Kırgızistan ülkesinde hem Rus hem ABD üssü bulundurmasından dolayı ayrı bir önem arz etmektedir. Kırgızistan’da Rusya’ya ait askeri tesisler Issık gölü civarında bulunmaktadır. 999. Kant Hava üssü Rusya’nın bölgedeki en önemli hava üslerinden biridir. Rusya’nın Kırgızistan topraklarında sahip olduğu hava üssünün statüsü 22 Eylül 2003 tarihinde imzalanan bir anlaşma ile belirlenmiştir. Kullanım süresinin 15 yıl olması karara bağlanmış; bu süre, dolmasının ardından her 5 yılda bir uzatılmıştır. Kullanım süresinin 2009 yılında imzalanan yeni bir anlaşma ile 49 yıl uzatılması öngörülmüştür. Buradaki hava birliğinin esas görevi Orta Asya hava sahasının kontrolünün sağlanması ve gerektiğinde terör gruplarına karşı müdahale yapılmasıdır. Kant üssü aynı zamanda KGAÖ bünyesindeki Kolektif Acil Müdahale Güçleri’nin (KAMG) Orta Asya’daki bir parçasıdır. Kant üssü hava saldırıları durumunda koruma, Kırgızistan ve Tacikistan hava sahasındaki hedefleri yakalama görevlerinin yanı sıra kargo ve yolcu uçaklarına eşlik edilmesi görevi için de kullanılmaktadır. Orta Asya için büyük bir önemi olan Kant Üssü’nde 500 personel faaliyet göstermektedir. Ayrıca beş adet Su-25 bombardıman uçağı, 2 adet Mi-8 helikopteri, 4 adet L-39 eğitim uçağı bulunmaktadır <ref> Nogayeva, Ainur (2011), ‘’ Orta Asya’da ABD, Rusya, Çin Stratejik Denge Arayışları’’, 1. Baskı, Ankara:USAK Yayınları </ref>  <ref> Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU </ref>
 +
Issık-Kul gölünün doğu kıyısında bulunan Rus donanmasına ait 954. Denizaltısavar Deneme Merkezi Rusya’nın Kırgızistan topraklarındaki bir diğer önemli askeri tesisidir. Bu tesis 5 Temmuz 1993 tarihinde imzalanan anlaşma ile Rus denetimine bırakılmıştır <ref> Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU </ref> Topraklarında önemli Rus askeri tesisleri barındıran Kırgızistan; Putin döneminde Kazakistan ile birlikte ‘güvenilir partner’ olarak değerlendirilmiştir <ref> Cafersoy, Nazım, ‘’Bağımsızlık Sonrası Rusya-Özbekistan İlişkileri’’, (t.y.), https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=357804&/Ba%C4%9F%C4%B1ms%C4%B1zl%C4%B1k-Sonras%C4%B1-Rusya-%C3%96zbekistan-%C4%B0li%C5%9Fkileri-/-N%C3%A2z%C4%B1m-Cafersoy </ref> Rusya 2013 yılında Kırgızistan’a 1 milyar ABD dolayı değerinde askeri yardım etme kararı almıştır. Bu kararın Kırgızistan Parlamentosu’nda Manas’taki Amerikan üssünün kapatılması oyunun çıkmasından sonra alınması ise dikkat çekmiştir <ref> ‘’Orta Asya: Büyük Oyunun Yeni Aşaması’’, (25.09.2013), http://politikaakademisi.org/2013/09/25/orta-asya-buyuk-oyunun-yeni-asamasi/ </ref>
 +
 
===Askeri ve Güvenlik Bağlamında Rusya-Tacikistan İlişkileri===
 
===Askeri ve Güvenlik Bağlamında Rusya-Tacikistan İlişkileri===
 +
Tacikistan’da 1990’lı yıllarda yaşanan iç savaş ve ülkedeki istikrarsızlığın diğer bölge ülkelerini tehdit etmesi sonucu 1994 yılında Türkmenistan harici ülkelerle imzalanan ortaklık anlaşması gereğince BDT barış koruma gücü oluşturulmuştur. Tüm katılımcı devletlerin asker gönderdiği 25.000 kapasiteye sahip barışı koruma gücü, 1999’a kadar Tacikistan sınırları içerisinde istikrarın sağlanması için faaliyet göstermiştir <ref> Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU </ref>
 +
Rusya Tacikistan ile olan ilişkilerini, Tacikistan istikrarını korumak ve Afganistan’daki ayrılıkçı hareketlerin bölge ülkelerine yayılmasını ve Rusya’ya zarar vermesini önlemek üzerine şekillendirmiştir. Tacikistan sınırları içinde merkezi Duşanbe olan üç yerleşkede askeri üssü bulunan Rusya’nın en büyük kara üssü de  Tacikistan sınırları içerisindedir. Bu üslerde 10 askeri birlik ve çeşitli ordu birliklerinden oluşan önemli Rus askeri birlikleri konuşlandırılmıştır. Kurgan-Tube’de konuşlanan 191. Motorize Alayı ve Kulyap’ta bulunan 149. Motorize Alayı’nın amacı Rusya’nın ve Tacikistan’ın güvenlik güçleri ile birlikte Tacikistan’ın güvenliğini korumaktır. 1999 yılında imzalanan ve Tacikistan’daki Rus askeri üssünün statüsünü belirleyen anlaşmaya göre, üssün 2042 yılına kadar bu ülkede faaliyetlerini sürdürmesi kararlaştırılmıştır. Üssün organizasyon ve kadro yapısını konu edinen bir diğer anlaşma ise 16 Ekim 2004 tarihinde imzalanmıştır <ref> Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU </ref> <ref> Nogayeva, Ainur (2011), ‘‘Orta Asya’da ABD, Rusya, Çin: Stratejik Denge Arayışları’’ ,Ankara:USAK Yayınları </ref>
 +
Okno Elektro-optik Merkezi (Nurek Uzay İzleme İstasyonu) Rusya’nın Tacikistan’da bulunan bir diğer önemli tesisidir. 2200 metre yükseklikte kurulan Nurek, 40.000 km mesafeye kadar olan nesneleri izleme imkânı sunmaktadır. 2005 yılında imzalanan anlaşma uyarınca Okno Elektro-optik Merkezi 49 yıllık süre ile Rusya tarafından sembolik bir rakam karşılığında tekrar kiralanmıştır. Rusya bunun karşılığında Tacikistan’ın 242 milyon dolarlık borcunu silmiş ve 5 yıl içinde ülkeye 2 milyon dolarlık yatırım yapma sözü vermiştir. Tacikistan’da bulunan Rus askeri personeli halen bürokratik görevlerde yer almakta iken; Tacikistan askeri araçlarının modernizasyonu, askeri personelin eğitilmesi, uygun fiyatlar üzerinden yapılan silah ihracatı Rusya’nın Tacikistan’a yönelik yürüttüğü diğer askeri hizmetleridir <ref> Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU </ref> <ref> Nogayeva, Ainur (2011), ‘‘Orta Asya’da ABD, Rusya, Çin: Stratejik Denge Arayışları’’ ,Ankara:USAK Yayınları </ref>
 +
 
===Askeri ve Güvenlik Bağlamında Rusya-Özbekistan İlişkileri===
 
===Askeri ve Güvenlik Bağlamında Rusya-Özbekistan İlişkileri===
 +
Bölgesel güvenliğini garanti altına almak isteyen Özbekistan Rusya ile işbirliği yapma yoluna gitmiş ancak bu işbirliğinin kendi bağımsızlığını tehdit edici boyutlara ulaşmasını engelleyecek askeri ve güvenlik politikaları benimsemeyi tercih etmiştir. BDT, Özbekistan’ın amacına ulaşmasında bağımsızlığının ilk yılları için mantıklı bir tercihtir.  Bu bağlamda Özbekistan BDT dâhilinde ortak bir ordu kurulmasına karşı iken diğer yandan da bu oluşumun NATO tipi bir askeri yönünün olması gerektiğini savunmuştur ve 15 Mayıs 1992’de diğer bölge devletleri ile birlikte ortak savunma anlaşmasını imzalamıştır. 30 Mayıs 1992'de Rusya ile Özbekistan arasında imzalanan anlaşma gereğince ise "Rusya ve Özbekistan topraklarının ortak stratejik askerî bölge oluşturması" konusunda ortak bir tavır benimsenmiştir. 
 +
Bölgedeki çatışmalar bölgesel tehdit unsuru içermesinden dolayı Özbekistan’ın Rusya ile olan ilişkilerinin düzeyini etkilemiştir. Örneğin, Haziran 1992'da Tacikistan'da yoğunlaşan çatışmalar iki ülke arasında üst düzeyli işbirliğinin olmasını sağlamıştır. Özbekistan İslami köktendinciliğinin yayılmasını önlemek adına Rusya ile ortak hareket etmeyi tercih etmiştir. Kendi askeri gücünü bölgenin en etkin ordusu konumuna getiren ve ordu içerisindeki Özbek kökenli subayların yüzdesel oranını artıran Özbekistan, askeri politikalarında daha özerk davranmaya başlamış ve Rusya’ya olan bağımlılığı nispeten azalmıştır. BDT’nin ortak askeri politikalarına eleştirel bakmaya başlayan Özbekistan, 1990’lı yılların ortalarından itibaren askeri ve teknik anlamda işbirliğini geliştirmek amaçlı sunulan anlaşma tekliflerini geri çevirmiştir. 1995’ten itibaren sınırların korunması ve hava savunması alanında Rusya ile olan işbirliği azaltılmıştır. 27 Mart 1997 tarihinde imzalanan anlaşmada iki ülkenin hava savunması konusundaki işbirliğinin bilgi alışverişi boyutu ile sınırlı kalması bunun göstergesi olmuştur.
 +
1999-2000 döneminde Afganistan'da Taliban faktörünün bölgesel güvenliği ve Özbekistan’ın güvenliğini tehdit etmesi Rusya ile olan ilişkilere yeni bir boyut kazandırmıştır. Yine bu dönemde Rusya başbakanı olan Putin Kazakistan ve Kırgızistan gibi müttefik ülkelerin yanı sıra Türkmenistan ve Özbekistan gibi daha özerk davranmayı tercih eden ülkelere de önem atfetmiş ve 10-12 Aralık 1999'da Putin Özbekistan'ı ziyaret ederek stratejik ortaklık yolunu açan anlaşmanın imzalanmasını sağlamıştır. Askeri ve teknik konularda işbirliğini öngören anlaşmada Özbek askerinin Rusya’da eğitilmesi konusuna da değinilmiştir. Ayrıca, Kerimov Rusya'nın Özbekistan'daki çıkarlarını tanıdığını da belirtmiştir. Mayıs 2000’de tekrar bir araya gelen iki liderin görüşmesindeki ana gündem maddesi bölgesel güvenlik ve terörizm olmuştur ve 21 Haziran 2000 tarihinde BDT Antiterör Merkezî oluşturulması kararını Özbekistan da imzalamıştır. Özbekistan’ın Rusya ile güvenlik alanında olan işbirliğinin bir diğer sonucu da 15 Haziran 2000’de ŞİÖ üyeliği de gerçekleştirilmesi olmuştur. 11 Eylül saldırıları sonrasında Özbekistan, Rusya’ya olan güvenlik bağlamındaki bu bağımlılığını ABD politikalarına destek vererek aşmaya çalışmıştır <ref> Cafersoy, Nazım, ‘’Bağımsızlık Sonrası Rusya-Özbekistan İlişkileri’’, (t.y.), https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=357804&/Ba%C4%9F%C4%B1ms%C4%B1zl%C4%B1k-Sonras%C4%B1-Rusya-%C3%96zbekistan-%C4%B0li%C5%9Fkileri-/-N%C3%A2z%C4%B1m-Cafersoy </ref>
 +
Rus Savunma Bakanı Ma¬yıs 2004’te Özbekistan’ı ziyareti esnasında iki ülke arasında askeri tatbikatın yapılmasına yönelik anlaşma imzalanmış, bu tatbikat 2005 yılı Eylül ayında gerçekleştirmiştir. Aynı yıl içinde imzalanan bir diğer anlaşmaya göre ise Rusya, Özbekistan’ın hava savunma sistemini modernleştirme karşılığında, Navoi Havaalanını kullanma imkânı elde etmiştir.  Bu yakınlaşmadan bir süre sonra tekrar ikili ilişkilere mesafe koymayı tercih eden Özbekistan, bölgede gerçekleştirilen hiçbir askeri tatbikatta yer almamış ve bölgesel bütünleşmeye olumlu bakmadığını her fırsatta belirmiştir. Örneğin, Özbekistan 2011 yılında KGAÖ çerçevesinde gerçekleştirilen “Merkez-2011” tatbikatına ve ŞİÖ’nün 7-24 Eylül 2010’da Kazakistan’da gerçekleştirilen “Barış Görevi-2010” ve 7-14 Haziran 2012’de Tacikistan’da gerçekleştirilen “Barış-2012” as¬keri tatbikatlarına katılmayı tercih etmemiştir. 2005 Andican olayları sonrasında AB tarafından uygulanan ambargoların 2015 yılında kaldırılması ile de AB ülkeleriyle silah alımına ilişkin yeni anlaşmalar imzalamış; Rusya ile bu ülkeler arasında dengeli bir politika yürütmüştür <ref> Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU </ref>  <ref> Nogayeva, Ainur (2011), ‘‘Orta Asya’da ABD, Rusya, Çin: Stratejik Denge Arayışları’’ ,Ankara:USAK Yayınları </ref>
 +
 
==Rusya'nın Orta Asya Güvenlik Politikası Araçları ve İşbirliği Mekanizmaları==
 
==Rusya'nın Orta Asya Güvenlik Politikası Araçları ve İşbirliği Mekanizmaları==
 
===Bağımsız Devletler Topluluğu===
 
===Bağımsız Devletler Topluluğu===
 +
Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT)
 +
SSCB’nin dağılmasının ardından Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin ABD, NATO ve AB’nin etkisi altına girmesiyle, Rusya’nın üstünlük sağlamak istediği bölge de yakın çevresi olmuştur. Bu bağlamda Rusya, ulusal güvenliğinin yakın coğrafyasıyla bağlantılı olduğunu düşünmüştür. Ulusal güvenliğini üst düzeyde tutmak isteyen Rusya, güvenliğiyle bağlantılı olduğunu düşündüğü yakın coğrafyasında etkinlik kurabilmek adına da Bağımsız Devletler Topluluğu gibi bir oluşuma ihtiyaç duymuştur. Rusya’nın yeniden büyük bir güç olarak varlığını sürdürmesi, BDT’nin güçlenerek varlığını sürdürmesine bağlıdır ve sonuç olarak Rusya BDT bünyesindeki devletler ile arasındaki güvenlik bağlarını güçlendirmek istemiştir <ref> İşyar, Göksel (2013), ‘’Avrasya ve Avrasyacılık’’, 2. Baskı, Bursa: Dora Yayınları, s.177 </ref>
 +
Yakın çevre doktrini bağlamında Rusya’nın benimsediği politikalar sonucu eski Sovyet cumhuriyetleri ile oluşturulan birliğin kuruluşu iki aşama ile gerçekleştirilmiştir. Bunlardan ilki Soljenitsin’in fikirlerinden esinlenerek 8 Aralık 1991’de Rusya, Belarus ve Ukrayna arasında BDT Ortaklık Anlaşması imzalanmıştır. İkinci aşamada ise, 21 Aralık 1991 tarihinde Almatı’da Orta Asya Devletleri’nin BDT’ye katılımını öngören anlaşmaya imza atılmıştır. Böylece Kazakistan, Azerbaycan, Ermenistan, Belarus, Kırgızistan, Moldova, Tacikistan, Türkmenistan ve Ukrayna BDT çatısı altında yer alan devletler olmuştur. Topluluğun oluşumundaki temel amaç,  birliğe üye devletler üzerinde başka devletlerin etki kurmasını engellemek ve bu devletlerin Rusya’ya olan bağlılığını artırmaktır. Rusya, BDT Ortak Savunma Anlaşması çerçevesinde yakın çevresinde askeri üs edinme imkânı bulabilmiştir <ref> Barut, Evren (2010), ‘’ Orta Asya’da Küresel Güç Olarak Rusya’nın Yeniden Yükselişi’’,https://www.academia.edu/1993719/Orta_Asyada_Rusyan%C4%B1n_Yeniden_Y%C3%BCkseli%C5%9Fi </ref>
 +
 
===Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü===
 
===Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü===
 +
BDT’nin kurulmasının ardından dış politikada güvenliğin sağlanması açısından 15 Mayıs 1992 tarihinde Ermenistan, Kazakistan, Rusya, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan arasında Kolektif Güvenlik Anlaşması (KGA) imzalanmıştır. Gürcistan, Azerbaycan ve Beyaz Rusya da 1993 yılında anlaşmaya taraf olmasıyla bu oluşum örgüt niteliği almıştır. Örgütün mali yükümlülüğü büyük ölçüde Rusya’ya aittir ve esas amacı Afganistan kaynaklı istikrarsızlığın diğer bölge ülkelerini etkilemesinin önüne geçmek ve radikal İslami hareketleri kontrol altında tutmaktır. 1990’lı yıllarda bölge ülkelerinin güvenliğini sağlama konusunda yetersiz kalan KGAÖ’den; Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan 1999 yılında çekilme kararı almıştır. Yine aynı yıl içerisinde Özbekistan İslami Hareketi’nin Kırgızistan ve Özbekistan topraklarında sıcak çatışmalara girmesi bölge ülkelerinin askeri açıdan zafiyetlerini ortaya koymuş ve bu tarihten itibaren Orta Asya coğrafyası KGAÖ’nün temel faaliyet alanı olarak belirlenmiştir. Ekim 2000 tarihinde Bişkek’te toplanan KGAÖ zirvesinde anlaşmaya yönelik kolektif güvenlik güçlerinin oluşturulması fikri ortaya atılmış, bir sonraki zirve olan Mayıs 2001’de ise Orta Asya’da Kolektif Hızlı Güvenlik Güçleri’nin kurulması kararlaştırılmıştır. 2002 yılında Moldova, Beyaz Rusya, Ermenistan, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan KGAÖ tüzüğünü imzalama kararı almışlardır. Bu şekilde örgüte üye devletler arasında bir müttefiklik ilişkisi söz konusu olmuştur. Alınan karar gereğince; üye devletlerin güvenliğine yönelik herhangi bir tehdit algısında ortak hareket edilecektir. KGAÖ 18 Eylül 2003 tarihinde Kolektif Güvenlik Anlaşması Teşkilatı’na (KGAT) dönüştürülerek uluslararası bir bölgesel teşkilat niteliği kazanmıştır. 2004 yılında KGAT’ye BM Genel Kurulu’nda gözlemci statüsü verilmiştir <ref> Somuncuoğlu, Anar, ‘’ Rusya’nın Orta Asya İlişkilerinde Kolektif Güvenlik ‘’, (05.01.2011), http://www.21yyte.org/tr/arastirma/orta-asya-arastirmalari-merkezi/2011/01/05/6053/rusya-orta-asya-iliskilerinde-kolektif-guvenlik </ref> <ref> Erol, Mehmet Seyfettin ve Demir, Sertif (2013), ‘’Rusya Federasyonu’nun Orta Asya Politikaları’’, Sezgin Kaya (Ed.), Rusya’nın Doğu Politikası, 1. Baskı içinde (311-349), Bursa: Ekin Basın Yayın Dağıtım </ref>
 +
11 Eylül sonrası Taliban yönetiminin bölgede tehdit unsuru haline gelmesi ve ABD’nin bu bölge üzerinde yürüttüğü politikalar Rusya’nın da bölge üzerindeki faaliyetlerinin artmasını beraberinde getirmiştir. Bu noktada 2002’de Kırgızistan’ın Kant şehrinde Rus uçaklarının konuşlandırılmaya başlanması, bu tarihten itibaren Kant’ın Kolektif Güvenlik Anlaşması Teşkilatı’nın bölge üzerindeki dayanak noktası olmuştur <ref> Somuncuoğlu, Anar, ‘’ Rusya’nın Orta Asya İlişkilerinde Kolektif Güvenlik ‘’, (05.01.2011), http://www.21yyte.org/tr/arastirma/orta-asya-arastirmalari-merkezi/2011/01/05/6053/rusya-orta-asya-iliskilerinde-kolektif-guvenlik </ref>
 +
2006 yılında Özbekistan’ın KGAÖ’ye tekrar üye olması ile beraber BDT coğrafyasında ilk askeri ve siyasi oluşumun gerçekleştirildiği söylenebilir. Örgütün kuruluş anlaşması gereğince; üye devletler başka herhangi bir askeri birliğe üye olamayacak, birbirlerine yönelik yapılan operasyonlarda yer almayacak ve birine yönelik yapılan saldırı diğer tüm devletlere yapılmış sayılacaktır. 2009 yılında KGAÖ kapsamında Kolektif Operatif Harekât Birliği kurulmuştur. Rusya KGAÖ sayesinde Kırgızistan’ın Kant şehrinde ve Tacikistan’da kuvvet konuşlandırma imkânı elde etmiştir <ref> Erol, Mehmet Seyfettin ve Demir, Sertif (2013), ‘’Rusya Federasyonu’nun Orta Asya Politikaları’’, Sezgin Kaya (Ed.), Rusya’nın Doğu Politikası, 1. Baskı içinde (311-349), Bursa: Ekin Basın Yayın Dağıtım </ref>
 +
 
===Anti-Terörizm Merkezi===
 
===Anti-Terörizm Merkezi===
 +
Rusya’nın Orta Asya coğrafyasında terörle mücadele anlamında yürüttüğü politikalarına BDT ve ŞİÖ gibi bölgesel oluşumlar aracılık etmektedir. Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te yer almakta olan anti- terörizm merkezinin daimi bir niteliği bulunmakla beraber, merkezin ilk sekreteri Özbek Casymov’dur. ŞİÖ bünyesinde faaliyet gösteren bölgesel anti-terör Ajansı sayesinde ŞİÖ terör ve uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele konularında bölgesel işbirliğinin sağlanmasına vesile olmuştur <ref> http://politikaakademisi.org/2012/06/09/sanghay-isbirligi-orgutu/ </ref>
 +
​Putin’in iktidara gelmesi ve Orta Asya’da artan aşırılıkçı ayrılıkçı hareketler ve terörist akımlarla mücadelenin ön plana alınmasıyla beraber ise 2000 yılında gerçekleştirilen BDT Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde BDT Anti-Terör Programı kabul edilmiştir. Bu hamle neticesinde Rus gizli servisi, bölge devletleriyle işbirliği yapma ve paylaşımda bulunma imkânı elde etmiştir. Ayrıca böyle bir yapının oluşturulmasında bölge devletleri kendi çıkarlarını da düşünerek hareket etmişlerdir. Bölgesel terörizmle mücadele, bu sayede iç istikrarın sağlanması ve iktidarın sağlamlaştırılması konularında Rusya ve diğer bölge güçlerinden faydalanma düşüncesi oluşumda yer alan devletler açısından olumlu karşılanmıştır <ref> Erol, Mehmet Seyfettin (2004), ‘’Orta Asya’da Güvenlik Sorunları’’, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 1 (1).
 +
Erol, Mehmet Seyfettin ve Demir, Sertif (2013), ‘’Rusya Federasyonu’nun Orta Asya Politikaları’’, Sezgin Kaya (Ed.), Rusya’nın Doğu Politikası, 1. Baskı içinde (311-349), Bursa: Ekin Basın Yayın Dağıtım </ref>
 +
 
===Şanghay İşbirliği Örgütü===
 
===Şanghay İşbirliği Örgütü===
 +
Rusya 1993 yılında ilan ettiği ‘Yakın Çevre Doktrini’ ile Batı’dan kısmen uzaklaşmış ve kendi yaşam alanı olarak tanımladığı coğrafyada Çin ile işbirliği yapma yoluna gitmiştir. Bu yakınlaşmanın yaşanmasında etkili olan bir diğer faktör, Soğuk Savaş sonrası dönemde ABD’nin tek kutuplu bir sistem oluşturma çabası olmuştur. Rusya ABD’nin bölge üzerinde artan askeri ve ekonomik varlığını bölgedeki diğer rakibi Çin ile işbirliği yaparak dengelemek istemiştir. Rusya’nın Orta Asya bölgesinde sınır güvenliğini sağlamak ve terörizmle mücadele etmek amacıyla oluşumuna öncülük ettiği bir diğer yapı 1996’da oluşturulan Şanghay Beşlisi’dir. Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Rusya ve Çin Şanghay Beşlisi’ni oluşturan ülkelerdir. 2001 yılında Özbekistan’ın üye oluşuyla Şanghay İşbirliği Örgütü adını alan bu oluşum; siyasi, iktisadi, güvenlik, askeri gibi birçok konuda işbirliğini öngören çok yönlü bir yapı niteliği taşımaktadır. Ayrıca Afganistan, Belarus, Moğolistan ve İran örgütte gözlemci statüsündedir. Türkiye, Azerbaycan, Sri Lanka, Ermenistan, Kamboçya ve Nepal ise örgütte diyalog ortağı olan ülkelerdir <ref> Erol, Mehmet Seyfettin ve Demir, Sertif (2013), ‘’Rusya Federasyonu’nun Orta Asya Politikaları’’, Sezgin Kaya (Ed.), Rusya’nın Doğu Politikası, 1. Baskı içinde (311-349), Bursa: Ekin Basın Yayın Dağıtım </ref> <ref> Kamalov, İlyas (2011), Türk Cumhuriyetleri'nin Bağımsızlıklarının 20. Yılında Rusya'nın Orta Asya Politikaları, Yayın No:2, Ankara: SFN Tasarım-Baskı </ref> <ref> Dışişleri Bakanlığı (2011), http://www.mfa.gov.tr/sanghay-isbirligi-orgutu.tr.mfa </ref> 2001 yılında Özbekistan’ın üye yapıldığı toplantıda ayrıca, “Terörizm, Ayrılıkçılık ve Köktencilikle Mücadele Hakkında Şanghay Sözleşmesi” imzalanmıştır. 16 Ağustos 2007’de Bişkek’te düzenlenen ŞİÖ’ye Üye Ülkeler Devlet Başkanları 7. Zirvesi’nde imzalanan ‘Uzun Vadeli İyi Komşuluk, Dostluk ve İşbirliği Anlaşması’ ve kabul edilen Bişkek Bildirisi ile örgütte yeni bir dönemin başladığı söylenebilir. Bişkek Bildirisi ile önceden kabul edilen ilkeler doğrultusunda ve ortak mekanizmalar aracılığı ile bölge ülkelerinin güvenliğini tehdit eden durumların önleneceği ifade edilmiş ayrıca ŞİÖ’nün ekonomik ve kültürel bir oluşum olmanın ötesinde güvenlik temalı bir örgüt olduğuna dikkat çekilmiştir. Rusya, Çin ve ŞİÖ’ye üye diğer devletlerin katılımıyla düzenlenen ortak tatbikatlar ile ŞİÖ’nün bölgedeki askeri anlamdaki işlevselliğini artırma çabasındadır. Örgüt Rusya’ya bölgesel düzeyde Batı’ya karşı kullanılabilecek alternatif bir güç niteliği taşımaktadır. 8-9 Haziran 2017 tarihlerinde Astana’da gerçekleştirilen ŞİÖ Devlet Başkanları Zirvesi’nde örgütün genişlemesi konusu gündemi oluşturmuş ve bu toplantıda Hindistan ile Pakistan örgütte tam üyelik hakkı elde etmiştir <ref> Dışişleri Bakanlığı (2011), http://www.mfa.gov.tr/sanghay-isbirligi-orgutu.tr.mfa </ref> <ref> Adıbelli, Barış (2008), ‘’Avrasya Jeopolitiğinde Büyük Oyun’’, 1. Baskı, İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık </ref> <ref> Kamalov, İlyas (2011), Türk Cumhuriyetleri'nin Bağımsızlıklarının 20. Yılında Rusya'nın Orta Asya Politikaları, Yayın No:2, Ankara: SFN Tasarım-Baskı </ref>
 +
ŞİÖ Orta Asya coğrafyasını tehdit eden sınır problemleri, etnik problemler, uyuşturucu kaçakçılığı, terörizm, ayrılıkçı ve aşırılıkçı hareketler gibi sorunların çözümünde önemli bir rol üstlenmesini sağlayacak ekonomik, demografik, askeri ve stratejik kaynak potansiyeline sahiptir. 30 milyon 189 bin metrekarelik bir coğrafya ve 1,5 milyar nüfusa sahip olan örgütün etkinliğini artıracak en önemli unsurlardan biri de nükleer güce sahip dokuz ülkeden dördünü (Çin, Rusya, Hindistan, Pakistan) sınırları içinde barındırmasıdır. Küresel bir güç olmak isteyen Rusya, örgüt aracılığı ile bölgedeki etkinliğini artırma ve jeopolitik varlığını güçlendirme niyetindedir. Örgüt bünyesinde çözülmesi ön planda tutulan sorunlara (terörizm, ayrılıkçı ve aşırılıkçı hareketler, sınır güvenliği…) karşı geliştirilen söylem ile Çeçenistan’a yapılan müdahaleyi meşrulaştırmayı ve uluslararası toplumun tepkisini azaltmayı amaçlamaktadır. İmzalanan anlaşmalar, kabul edilen bildiriler, düzenlenen tatbikatlar aracılığı ile öncelikli sorunlara ortak çözümler üretmeyi hedefleyen örgütün etkinliği potansiyelinin altında kalmaktadır. Bunun sebebi ise kurumsal yapısının henüz tamamlanmamış olması, uluslararası örgütlerle etkin bir işbirliğine gidilememesi, sağlam bir bütçesinin olmaması ve örgütte yetkin bürokratların görev almamasıdır. Örgütün mevcut potansiyeli doğru kullanıldığı zaman Orta Asya’nın NATO alternatifi önemli bir unsur haline gelecektir <ref> Aydın, Aydın (2016), ‘’Orta Asya’daki Güvenlik Sorunlarının Çözümünde Şangay İşbirliği Örgütü’nün Etkinliği’’, International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume, 11(1), s.148-158 </ref>
 +
 
=Türk Dünyası Kurumları=
 
=Türk Dünyası Kurumları=
==Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY)==
+
===[[Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY)]]===
12 Temmuz 1993 tarihinde Almatı’da Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın bir araya gelmesi ile imzalanan ‘TÜRKSOY’un Kuruluşu ve Faaliyet İlkeleri Hakkında Anlaşma’’ ile Türk Kültür Ve Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY) oluşturulmuştur. Bu oluşuma daha sonra gözlemci ülke statüsü ile Rusya Federasyonu’na bağlı Altay Cumhuriyeti, Başkurdistan Cumhuriyeti, Hakas Cumhuriyeti, Saha (Yakut) Cumhuriyeti, Tataristan Cumhuriyeti, Tıva Cumhuriyeti ile Moldova Cumhuriyeti’ne bağlı Gagavuz Yeri Özerk Bölgesi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti katılmıştır. TÜRKSOY üyesi olan cumhuriyetlerin içişlerine karışma amacı gütmeyen bu oluşum; Türk dili konuşan ülkeler ile dostane ilişkiler kurarak, ortak Türk kültürünü, dilini, tarihini, sanatını, gelenek ve göreneklerini araştırmak, geliştirmek, korumak ve gelecek kuşaklara aktararak kalıcı kılmak amacıyla çalışmalarını sürdüren uluslararası bir kültür-sanat teşkilatıdır.  Resmi dili Türkçe, yönetim merkezi Ankara ve ev sahibi ülke ise Türkiye’dir. Örgütün karar verme organı üye devletlerin Kültür Bakanları’ndan oluşan Daimi Konsey’dir. Bugüne kadar birçok kez toplanan Daimi Konsey toplantıları TÜRKSOY Genel Sekreterliği tarafından düzenlenir. TÜRKSOY Genel Sekreteri Kazakistan Eski Kültür Bakanı Düysen Kaseyinov, Genel Sekreter Yardımcısı ise Prof. Dr. Fırat Purtaş’dır. Birleşmiş Milletler, UNESCO, ISESCO gibi uluslararası kuruluşlarla işbirliği içinde olan TÜRKSOY’a üye devletler kuruluş nezdinde yapılan çalışmalarda eşit haklara sahiptir <ref> Deşilmek, Enes (2015), ‘’ Entegrasyon Teorileri Bağlamında Türkiye’nin Orta Asya Politikası’’, https://www.academia.edu/9347327/SSCB_SONRASI_T%C3%9CRK%C4%B0YEN%C4%B0N_ORTA_ASYA_POL%C4%B0T%C4%B0KASI </ref> <ref> Purtaş, Fırat (2015), ‘’ Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY)’’, Turgut Demirtepe ve Murat Yılmaz (ed.), Türk Toplulukları ve Türk Cumhuriyetleri Yıllığı 2013, Ankara: Hoca Ahmet Yesevi Türk Kazak Üniversitesi, 593-599 </ref>
 
2015 Merv - Türk Dünyası Kültür Başkenti Yılı’nın kapanış programı 26-28 Kasım 2015 tarihinde Türkmenistan’ın Merv kentinde gerçekleştirilmiştir. TÜRKSOY Daimi Konseyi 33. Kez bir araya gelmesi vesilesiyle yapılan etkinliklere, TÜRKSOY üyesi ülkelerden Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye, Türkmenistan ve Moldova’ya bağlı Gagavuz Yeri Kültür Bakanları ve temsilcileri katılmıştır. TÜRKSOY Daimi Konsey 33. Dönem Toplantısı Türkmenistan Kültür Bakanı TÜRKSOY Dönem Koordinatörü Annageldi Garadjayev başkanlığında gerçekleşmiştir. Bakan Garadjayev 2015 Merv - Türk Dünyası Kültür Başkenti Yılı’nın programı kapsamında 2015 boyunca gerçekleşen etkinlikler hakkında bilgi vermiştir. Daimi Konsey, 2015 yılı içerisinde yapılan çalışmaları değerlendirirken 2016’ya yönelik yol haritası da çizilmiştir. Toplantıda alınan kararla 2016 Yılı Türk Dünyası Kültür Başkenti Azerbaycan’ın Seki şehri seçilmiştir. Daimi Konsey tarafından TÜRKSOY ülkelerinde 2016’da doğumunun 1000. Yılını kutlanılan “Kutadgu Bilig”in yazarı, büyük Türk düşünür ve şairi olan Yusuf Has Hacib Yılı’nı ilan edilmiştir. Ayrıca TÜRKSOY Daimi Konseyi 34. Dönem Toplantısı’nın 2016 yılında Azerbaycan’da gerçekleştirilmesi karara bağlanmıştır ve TÜRKSOY Dönem Koordinatörü olarak Azerbaycan Kültür ve Turizm Bakanı Ebulfas Garayev seçilmiştir. 2016 yılında Azerbaycan’ın Seki şehrinde yapılan 34. Dönem Toplantısı da büyük organizasyonlarla 1 Aralık 2016 tarihinde gerçekleştirilmiştir. 2016 yılında yapılan çalışmaların değerlendirildiği toplantıda, 2017 Molla Panah Vagif’i Anma Yılı olarak kabul edilirken 2017 yılı Türk Dünyası Kültür başkenti ise Kazakistan’ın Türkistan şehri seçilmiştir. 5 Aralık 2017 tarihinde Kazakistan’da yapılan 35. Dönem Toplantısı’nda ise 2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti Kastamonu olarak belirlenmiş ve 2018'i Azerbaycanlı bestekar Gara Garaliyev, Kazak milli şairi Mağjan Jumabayev ve Kırgız yazarı Cengiz Aytmatov'u anma yılı ilan etmiştir.  <ref> Kınacı, Cemile (2016), ‘’ 33. TÜRKSOY Daimi Konseyi Türk Dünyası’nı Merv’de Bir Araya Getirdi’’, TURKSOY Dergisi, sayı 48, s. 14-22 </ref> <ref> ‘Türksoy Daimi Konseyi 34. Dönem Toplantısı Azerbaycan'da Gerçekleştirildi’, (02.12.2016), http://www.milliyet.com.tr/turksoy-daimi-konseyi-34-donem-toplantisi-ankara-yerelhaber-1683355/ </ref> <ref> ‘Kazakistan'da TÜRKSOY Daimi Konseyi 35. Dönem Toplantısı Gerçekleşti’, (07.12.2017), http://avim.org.tr/tr/Bulten/KAZAKISTAN-DA-TURKSOY-DAIMI-KONSEYI-35-DONEM-TOPLANTISI-GERCEKLESTI </ref>
 
 
 
==Türkçe Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (TDİK-TÜRK Keneşi)==
 
SSCB’nin dağılması ile birlikte ön plana çıkan Orta Asya ve Kafkasya ile bütünleşme çabalarımızın somut sonuçlarından biri de Türkçe Konuşan Devlet Başkanları Zirvesi’dir. Gerçekleştirilen zirveler ile katılımcı devletler arasındaki işbirliği ve dayanışmanın en üst düzeyde olması amaçlanmıştır. 30-31 Ekim 1992’de Ankara’da toplanan ilk zirveye; 8. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Askar Akayev, Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov ve Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurat Niyazov katılmıştır. Türkiye’nin öncülüğünde başlatılan bu zirvelere 2000 yılına kadar 6 ülke de devlet başkanları düzeyinde katılım sağlarken altıncı zirveden itibaren katılım oranında azalmalar görülmüştür. Günümüze kadar toplamda 10 zirve gerçekleştirilmiştir. Özbekistan ve Türkmenistan’ın 2000 yılından sonraki mesafeli tavrı ilk olarak 2001 yılındaki toplantıya meclis başkanları düzeyinde katılım sağlamaları ile kendini göstermiştir. 2006 yılındaki zirveye ise Özbekistan katılım sağlamazken Türkmenistan büyükelçi düzeyinde, diğer dört ülke ise yine devlet başkanları düzeyinde temsil edilmiştir. Zirveyi canlı tutmak adına Türkiye, Kırgızistan, Kazakistan ve Azerbaycan’ın katılımı ile Türk Dili Konuşan Devletler Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA) adında yeni bir oluşuma gidilmiştir. İlk genel kurul toplantısı 29 Eylül 2009’da Bakü’de gerçekleştirilmiş ve bu toplantıda TÜRKPA’nın içtüzüğü, Sekreteryası ve Bakü Beyannamesi kabul edilmiştir <ref> Deşilmek, Enes (2015), ‘’ Entegrasyon Teorileri Bağlamında Türkiye’nin Orta Asya Politikası’’, https://www.academia.edu/9347327/SSCB_SONRASI_T%C3%9CRK%C4%B0YEN%C4%B0N_ORTA_ASYA_POL%C4%B0T%C4%B0KASI </ref>
 
Türk Dünyası ülkeleri arasındaki dil, din, kimlik, kültür ve tarihsel bağlar etrafında şekillendirilen işbirliğinin ve karşılıklı dayanışmanın sürdürülmesi yönündeki isteğe bağlı olarak zirveler sürecindeki kurumsallaşmanın devamını sağlamak amacıyla 9. Zirve sırasında Azerbaycan, Türkiye, Kazakistan ve Kırgızistan tarafından 2-3 Ekim 2009 tarihinde imzalanan Nahçıvan Anlaşması ile Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin (TDİK- Türk Keneşi) kurulması kararlaştırılmıştır. 16 Eylül 2010 tarihinde imzalanan İstanbul Bildirisi ile Türk Konseyi’nin kuruluşu resmen ilan edilmiş, konseyin öncelikleri ve amaçları belirtilmiştir. Konseyin temel amacı, Türk Dili Konuşan devletler arasındaki işbirliğinin derinleştirmek, bölgesel ve küresel istikrara katkı sağlamak olarak nitelendirilmiştir. <ref> Deşilmek, Enes (2015), ‘’ Entegrasyon Teorileri Bağlamında Türkiye’nin Orta Asya Politikası’’, https://www.academia.edu/9347327/SSCB_SONRASI_T%C3%9CRK%C4%B0YEN%C4%B0N_ORTA_ASYA_POL%C4%B0T%C4%B0KASI </ref> <ref> http://www.turkkon.org/tr-TR/genel_bilgi/1/10 </ref>
 
Örgütün, '''Nahçıvan Anlaşması  2. Maddesinde belirtilen temel amaç ve görevleri şunlardır''':
 
 
• Taraflar arasında karşılıklı güvenin güçlendirilmesi,
 
 
 
• Bölge ve bölge dışında barışın korunması,
 
 
 
• Dış politika konularında ortak tutumlar benimsenmesi,
 
 
 
• Uluslararası terörizm, ayrılıkçılık, aşırılık ve sınır ötesi suçlarla mücadele için eylemlerin koordine edilmesi,
 
 
 
• Ortak amaçlarla ilgili her alanda etkili bölgesel ve ikili işbirliğinin geliştirilmesi,
 
 
 
• Ticaret ve yatırım için uygun koşulların yaratılması,
 
 
 
• Kapsamlı ve dengeli bir ekonomik büyüme, sosyal ve kültürel gelişimin amaçlanması,
 
 
 
• Hukukun üstünlüğünün sağlanması, iyi yönetim ve insan haklarının korunması konularının tartışılması,
 
 
 
• Bilim, teknoloji, eğitim ve kültür alanlarında etkileşimin genişletilmesi,
 
 
 
• Kitle iletişim araçlarıyla etkileşimin ve daha yoğun bir iletişimin teşvik edilmesi,
 
 
 
• Hukuki konularda bilgi değişimi ve adli işbirliğinin teşvik edilmesi.
 
  
<ref> http://www.turkkon.org/tr-TR/genel_bilgi/1/10 </ref>
+
===[[Türkçe Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (TDİK-TÜRK Keneşi)]]===
Türk Konseyi’nin karar verme organı ‘dönem başkanı’ unvanına sahip ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından yönlendirilen Devlet Başkanları Konseyi’dir. Dönem başkanlığı 1 yıl süre ile yürütülmektedir. Devlet Başkanları Konseyi’nin altında Dışişleri Bakanları Konseyi ve Kıdemli memurlar komitesi bulunmaktadır. Aksakallar Konseyi ise danışma organı olup Türk büyüklerine saygı ve tecrübelerinden faydalanma geleneğinden gelmektedir. Genelde işbirliği alanları ve zirve konuları Sekretarya tarafından belirlenir ve Bakanlar ve Devlet Başkanları’nın kabul ve onayına sunulur. Konseyin tüm çalışmaları Sekretarya tarafından yürütülür ve konseyin Genel Sekreteri üç yıllığına sıra ile seçilir. Türk Konseyi bünyesindeki işbirliği çok boyutlu bir hal alması açısında Almatı ve Bodrum Zirveleri ayrı bir önem arz etmektedir. Bu kapsamda, siyasal işbirliği ve Türk devletleri arasındaki ilişkilerin gelişimi hız kazanmıştır. Bununla beraber, her sene yapılan düzenli toplantıların dışında New York’ta dışişleri bakanlarınca gayrı resmi formatta gerçekleştirilen toplantılar da geleneksel bir hal almıştır. Konsey içinde dönem başkanlığı müessesi güçlendirilerek üye ülkeler arasındaki eşitlik kavramı attırılmaya çalışılmıştır. 2013 yılı itibariyle bakan yardımcıları düzeyinde düzenli güvenlik istişareleri başlatılmıştır. BM nezdinde yapılan toplantılarda Konseye üye devletlerin ortak bir karar çerçevesinde eşgüdümlü olarak oy kullanması, üye ülkeler arasındaki gelişen işbirliğinin bir sonucudur. Ayrıca BM Güvenlik Konseyi’nde her sene bir Türk devletinin yer almasına yönelik ortaya koyulan irade çerçevesinde, üye ülkelerin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği adaylıkları karşılıklı olarak desteklenmektedir. Gereken durumlarda Türk Konseyi ve ilgili uluslararası örgütlerle yapılan toplantılar neticesinde Dışişleri Bakanları Konseyi tarafından ortak bir açıklama yapılması uygulaması Türk Konseyi bünyesinde gerçekleştirilen siyasi işbirliğinin somut örneklerindendir. Şimdiye kadar Afganistan, Mısır  ve Ukrayna ile ilgili yapılan görüşmeler sonucu benimsenen ortak tutum deklare edilmiştir. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (KEİT), Asya’da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (AGİK) ve Birleşmiş Milletler (BM) ortak faaliyet yürütülen uluslararası kuruluşlardır  <ref> Kıdırali, Darhan (2015), ‘’Türk Konseyi (Türk Keneşi)’’, Turgut Demirtepe ve Murat Yılmaz (ed.), Türk Toplulukları ve Türk Cumhuriyetleri Yıllığı 2013, Ankara: Hoca Ahmet Yesevi Türk Kazak Üniversitesi, s. 576-589 </ref> <ref> Musabay Baki, Pelin (2014), ‘’Avrasya’da Bölgesel İşbirliği Sürecinden İşbirliği Mekanizmasına: Türk Konseyi’’, Bilge Strateji, 6 (11), s. 133-162 </ref>
 
Almatı Zirvesi’nde oluşturulan Türk İş Konseyi, Bişkek Zirvesi’nde imzalanan anlaşmalar neticesinde Bakü’de faaliyete geçecek olan Türk Kültür ve Miras Vakfı ile Astana’da yerel bir akademiden uluslararası bir örgüte dönüştürülen Türk akademisi Türk Konseyi’nin ilişkili kurumları arasındadır <ref> Musabay Baki, Pelin (2014), ‘’Avrasya’da Bölgesel İşbirliği Sürecinden İşbirliği Mekanizmasına: Türk Konseyi’’, Bilge Strateji, 6 (11), s. 133-162 </ref>
 
Dış politikada ortak tutumlar benimsenmelidir ilkesinden hareketle ve bu doğrultuda SSCB’den kalan birtakım sorunların çözümünde tarafsız bir şekilde aktif rol alan Türk Konseyi, uluslararası örgütlerin ortak varlık gerekçesi olan, ilgili bölgede düzen ve istikrarı sağlama ve sınır aşan meselelerin çözümü konusunda üzerine düşen sorumluluğu eksiksiz olarak yerine getirmektedir. Bu bağlamda bu oluşumun Türk Dünyası için ciddi bir potansiyele sahip olduğu söylenebilir. 2011 itibariyle düzenlenen zirveler yakınlaşma ve uyum sağlama çabası çerçevesinde belirli bir temaya uygun olarak düzenlenmiştir. Örneğin; 2011 TDKÜİK Zirvesi ‘Ekonomik İşbirliği’, 2012 TDKÜİK Zirvesi ‘Eğitim, Bilim ve Kültürel İşbirliği’, 2013 TDKÜİK Zirvesi ‘Ulaştırma ve Bağlantı’, 2014 TDKÜİK Zirvesi ‘Turizm Alanında İşbirliği’ ve 2015 TDKÜİK Zirvesi ise ‘Medya ve Enformasyon İşbirliği’ temaları çerçevesinde belirlenen amaçlara hizmet etmiştir.  Henüz genç bir oluşum olan ve uzun vadede umut vadeden Türk Konseyi son yıllarda özellikle eğitim ve kültür alanında yaptığı çalışmalar ile (Modern İpek Yolu Ortak Tur Paketi, Uluslararası Türk Haber Televizyon Kanalı’nın kurulması, Türk Akademisi, Türk Kültür ve Miras Fonu vb.) beklentileri yükseltmektedir <ref> Şahin, Çiğdem (2015), ‘’Uluslararası Örgüt İşlevleri Açısından Tük Konseyi’’, https://www.academia.edu/20173678/ULUSLARARASI_%C3%96RG%C3%9CT_%C4%B0%C5%9ELEVLER%C4%B0_A%C3%87ISINDAN_T%C3%9CRK_KONSEY%C4%B0_T%C3%9CRK_KENE%C5%9E%C4%B0_ </ref>
 
  
==Uluslararası Türk Akademisi==
+
===[[Uluslararası Türk Akademisi]]===
2009 yılında Azerbaycan’ın Nahçıvan şehrinde gerçekleştirilen Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 9. Zirvesi’nde Nursultan Nazarbayev tarafından sunulan bir öneri ile Türk medeniyetinin dünya uygarlığına yaptığı katkıları incelemek, maddi ve manevi zenginliklerini araştırmak adına bir merkez kurulması kararlaştırılmış ve bu fikir 25 Mayıs 2010 tarihinde Astana’da hayata geçirilmiştir. 23 Ağustos 2012’de gerçekleştirilen Türk Keneş’i ikinci Zirvesi’nde Kazakistan’ın ulusal akademisi olan bu akademiyi uluslararası bir araştırma merkezi haline getiren ‘’Türk Akademisinin Kuruluşuna Dair Anlaşma’’ imzalanmıştır. 27 Ağustos 2014 itibariyle uluslararası bir örgüt niteliği kazanan Türk Akademisi kurucu anlaşmasıyla taraflara, Kazakistan Cumhuriyeti Akademi’nin kurulacağı yer ve binalar konusunda Kazakistan Cumhuriyeti ile Ev Sahibi Ülke Anlaşması yapmak hususunda yetki verilmiştir. Akademi, Türk Akademisi Başkanı, Başkanın bağlı bulunduğu diğer kurucu ülkelerden seçilen başkan yardımcıları ve taraflardan birer temsilci seçilerek oluşturulan Bilim Konseyi tarafından idare edilir. Bilim Konseyi 8 üyeden oluşmaktadır. Uluslararası Türk Akademisi’nin (Bundan sonra UTA) temel vizyonu, Türk kültürünün tarihî ve manevi rolü ön planda tutularak, üye devletler arasındaki dostane ilişkileri ve eğitim ve bilimsel alandaki işbirliğini geliştirmek ayrıca Türk dünyasının dünya medeniyetine ve insanlığın gelişimine sağladığı katkıyı ortaya koymaktır. Bu bağlamda akademi Türkiyat alanında etkin olan kişi ve kurumların çatı örgütü durumundadır. Bu kurum ve şahısların çalışmalarını desteklemektedir. Ayrıca Uluslararası Türk Akademisi, Türk Dünyası’nın geçmişten bugüne tarihi ve kültürel zenginliğini, maddî ve manevî değerle¬rini incelemek; Türk topluluklarının dünya görüşü, ekonomik gelişme stra¬tejileri ve uluslararası ilişkilerde aldığı pozisyonları geniş bir şekilde araştırma sorumluluğuna sahiptir. Bütün bu amaçları gerçekleştirme doğrultusunda da uluslararası alanda etkinlik gösteren ilgili diğer uluslararası örgüt ve kuruluşlarla işbirliği içerisindedir <ref> Kıdırali, Darhan (2015), ‘’ Uluslararası Türk Akademisi’’,  Turgut Demirtepe ve Murat Yılmaz (ed.), Türk Toplulukları ve Türk Cumhuriyetleri Yıllığı 2013, Ankara: Hoca Ahmet Yesevi Türk Kazak Üniversitesi, s. 599-607 </ref>
 

02.41, 26 Şubat 2018 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Bağımsız Kırgızistan

Kırgızistan'ın Siyasi Yapısı

Kırgızistan Ekonomisi

Kırgızistan'ın Sosyal Dinamikleri

Bağımsız Kazakistan

Kazakistan'ın Siyasi Yapısı

Kazakistan Ekonomisi

Kazakistan'ın Sosyal Dinamikleri

Bağımsız Türkmenistan

Türkmenistan'ın Siyasi Yapısı

Türkmenistan Ekonomisi

Türkmenistan'ın Sosyal Dinamikleri

Bağımsız Özbekistan

Özbekistan'ın Siyasi Yapısı

Orta Asya’nın tam ortasında bulunan ve nüfus yoğunluğu bakımından en büyük ülkesi olan Özbekistan’ın başkenti Taşkent’tir. Para birimi olarak Özbekistan Somu kullanılmaktadır. Devlet başkanı Şavkat Miromonoviç Mirziyoyev’dir. Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan ve Türkmenistan ile sınırı bulunmaktadır. Üye olduğu uluslararası kuruluşlardan bahsedecek olursak; BM, ŞİÖ, BDT, AGİT, EBRD, ADB, IMF, FAO, İİT, EİT, AİGK, Dünya Bankası’dır [1] Eski SSCB sınırları içerisinde Rus ve Ukraynalılardan sonra en büyük 3. Ulus Özbeklerdir. Ülkenin yaklaşık olarak %75’i Özbek olmakla birlikte geneli ülkenin kırsal kesiminde yaşamaktadır. Şehirlerde ise Slav kökenli azınlıklar bulunmaktadır [2] 1 Eylül 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Komünist Parti’nin iktidardan düşmesi üzerine Özbekistan Komünist Partisi de kapatılmış ve ‘Demokratik Halk Partisi’nin’ kurulduğu ilan edilmiştir. Önemli değişiklikler yapılmasına rağmen kurulan yeni parti de Komünist Parti’nin ideolojisinin ve siyasal yapısının etkisi altında kalmış ve tüm mal varlığının da sahibi olmuştur. Bağımsızlığın ardından yapılan seçim ile İslam Kerimov oyların %86’sını alarak Cumhurbaşkanlığı görevine getirilmiş, hayatını kaybedene kadar da görevini devam ettirmiştir [3] 1992’de kabul edilen ve 128 madde, 6 bölümden oluşan Özbekistan Anayasası’na göre, Özbekistan Cumhuriyeti laik, demokratik bir yönetime sahiptir. Ülkede anayasal düzenin temeli hukukun üstünlüğü ile din, vicdan ve ifade özgürlüğüdür. Özbekistan Devleti’nin bağımsızlığını kazandıktan sonra yaşadığı dönüşümün ana çerçevesi ulusal kimliğe dayalı bir ulus-devlet inşasıdır. Bu fikir ‘Özbekçilik’ düşüncesi ile somutlaştırılmıştır. Ulus devlet yapısını inşa ederken bu yurttaşlığın üç temel taşından bahsetmek mümkündür [4]

*geleneksel ve ataerkil bir Özbekçilik,
*radikal dini gruplardan uzak, laik, daha da önemlisi milli bir İslami algıya dayanan Özbekçilik,
*girişimcilik kültürünü özümsemiş bir Özbekçilik.

Yönetim sistemi başkanlık olan Özbekistan’da en büyük meclis ‘Olî Majlis’tir. 2002 anayasa değişikliğine kadar ülkenin tek meclisi konumunda idi ve 250 milletvekiline sahipti [5] 2002 yılında yapılan anayasa değişikliği ile iki meclisli sistem getirilmiş; meclisin ilk kanadı 120 üyeye sahip ‘Qonunchilik Palatasi’, ikinci kanadı ise yine 120 üyeli ‘Senato’ olmuştur. Olî Majlis üyelerinin görev süresi 5 yıldır. Her başkanlık sisteminde olduğu gibi Özbekistan’da da yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı’ndadır ve cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu’nun da başkanıdır.2002’de gerçekleştirilen referandum ile görev süresi 5 yıldan 7 yıla çıkarılmıştır. Cumhurbaşkanının fermanları ve kararları da kanun hükmündedir [6] Özbekistan Cumhuriyeti’nde idari teşkilatlanma; vilayet, tuman, cemaat şirketi ve köyler şeklindedir. Toplamda Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti ile 12 vilayet, 123 şehir ve 164 tuman(ilçe) yönetiminden oluşmaktadır. Vilayet, şehir ve tumanların yönetim birimleri “Hokimiyat” olarak adlandırılmaktadır. Bu birimlerin yönetim organları “hokim” denilen başkanlar ile ‘Halk Meclisleri’dir. Cumhurbaşkanı tarafından atanan vilayet hokimlerinin ataması Halk Meclisi tarafından onaylanır. Şehir ve tuman hokimleri ise, vilayet hokimi tarafından atanır ve bu atamalar da ilgili meclisler tarafından onaylanır. Görev süreleri 5 yıldır [7] Vilayet hokimlerinin Türkiye’deki konumunu valiler almaktadır. Vilayetin siyasi ve ekonomik kalkınmasını, görevlisi oldukları birimin toplum düzenini ve kalkınmasını sağlamak başlıca görevleridir. Bunlarla beraber tuman hokimlerini ve onların yardımcılarını atamakla görevlidir. Tumanlarda ekonomi ve kamu iç içedir ve tuman hokiminin denetimindedir. Tuman hokimleri, kendi yönetim birimlerinde siyasi düzenin başkanıdır. Bir başka idari birim olan cemaat şirketlerini tarımla ilgili birimler ve hayvancılık çiftlikleri oluşturmaktadır [8] Özbekistan idari yapısında özerk statüde bulunan tek yerel yönetim birimi mahallelerdir. Mahalleler, Özbekistan’da en küçük sosyo-mekansal birimler olup idari teşkilat şemasının da en altında yer alır. Devlet demokratik sivil toplum örgütlenmesini mahalleler üzerinden yapmaya çalışmaktadır [9] Özbekistan Cumhuriyeti Halk Demokratik Partisi en büyük parti olup 1 Kasım 1991’de Taşkent’te kurulmuş ve ilk lideri İslam Kerimov olmuştur. Adalet Sosyal Demokratik Partisi 1995 Şubat ayında, Milli Kalkınma Partisi 1992 Mart ayında kurulmuştur. 2013 yılı Özbekistan için hareketli bir yıl olmuştur.2013 yılında yaşanan önemli bir siyasi gelişme kayıtlı siyasi partilerin liderlerinin çoğunun değişmesidir. Yine gündelik hayatın pratiklerinde sık sık karşılaşılan bir durum önemli siyasal aktörlerin sık sık değişmesidir. Özbekistan’da önemli bir diğer konu, insan hakları ihlalleri ile ilgili sık sık eleştiriye uğrayan Özbekistan devleti “milli demokrasi” ya da “doğu tipi demokrasi” söylemini öne sürmektedir. Liberal ve bireyci anlayışa dayalı Batı tipi demokrasilerin, cemaatçi ve ataerkil olan Özbek toplumsal yapısına uygun olmadığını savunan Kerimov’a göre, Özbekistan kendine has milli bir demokratik anlayışa sahiptir. 2013 yılı da “Obod Turmush Yili” olarak ilan edilmiştir. Buna göre, Özbekistan’da toplumsal yaşamın daha kaliteli hale gelmesi için çaba sarf edilmiştir. Yine 2013 yılında yaşanan önemli bir gelişme genel af ilanıdır. Özbek siyasal hayatında radikal İslam ile mücadele konusu her zaman gündemdeki yerini korumuştur [10] Özbekistan kuruluşundan 2016 yılı Eylül ayına kadar İslam Kerimov’un başkanlığında yönetilmiştir. Eylül 2016’da Kerimov’un hayatını kaybetmesi üzerine, 5 Aralık 2016’da yapılan seçimleri Liberal Demokrat Parti adayı Şevket Mirziyoyev kazanmıştır. Kerimov’un vefatının ardından geçici başkanlık görevini yürüten Mirziyoyev, yapılan erken seçimde oyların %88.61’ini almıştır [11] Böyle bir yönetsel değişikliğin yaşanması hem Özbekistan iç siyaseti açısından hem de dış siyaseti açısından önemli bir gelişmedir.

Özbekistan Ekonomisi

Orta Asya’nın en kalabalık ülkesi olma özelliğine sahip Özbekistan, sahip olduğu potansiyel ile önemli bir pazar olarak görülmüştür. Bağımsızlığının ardından serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecinde Özbekistan, Sovyet döneminde var olan kurumları yeni koşullara uygun olacak şekilde revize etmiştir. Bağımsızlığının ilk yıllarında diğer Orta Asya Cumhuriyetlerinde sektörel varlığı bulunmayan otomotiv sektörü Özbekistan için önemli bir avantajdı. Özbekistan 1990-1996 yılları arasında sanayi üretiminde reel artış gösteren tek ülkedir ve 1996 yılında ithal ikameci bir politika ile döviz ve ithalat kontrolünden yana olmuştur. Ülkeye daha fazla yabancı yatırım çekmek amacıyla 1998 yılımda ‘Yabancı Yatırımlar Kanunu’ kabul edilmiştir. 2005 yılında revize edilen bu kanun ile bazı gümrük malları için yatırımcılar lehine vergi istisnaları ve vergi muafiyeti getirilmiştir. Dışa kapalı merkeziyetçi bir ekonomiye sahip olması sayesinde 2008 krizinden fazla etkilenmemiştir. Son yıllarda sanayiye olan yatırım teşviklerini arttıran Özbekistan, 2014-2015 Dünya Bankası verilerine göre dünyanın en hızlı gelişen 5 ekonomisi arasında yer almıştır. Ayrıca yine son yıllarda girişimci iş adamlarının faaliyetlerini gerçekleştirebilmek adına iyi bir iş ortamının sağlanması alanında başarılar elde eden on ülke arasında yer alan Özbekistan, 2015 yılı Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) üyeleri arasında gıda güvenliğinin sağlanmasında Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedeflerine ulaşma ödülü alan 14 ülke arasında yer almıştır [12] [13] [14] Özbekistan’da önemli miktarda petrol ve gaz rezervleri bulunmaktadır. Dünyanın 8. Doğalgaz üreticisi olan Özbekistan’ın Milli Petrol Şirketi Uzbeneftegaz’dır. Ülkede Üstyurt, Bukharo-Khivin, Southwest- Gissar, Surkhan-Dar’ya ve Fergana olmak üzere 5 petrol bölgesi bulunmaktadır. Ülkenin petrol üretiminin %70’i Kokdumalak Sahası’nda bulunan Bukharo-Khivin bölgesinde gerçekleştirilmektedir. Üretilen petrolün dünya pazarlarına taşınması konusu sektörün en önemli problemlerinin başında gelmektedir. En zengin doğalgaz kaynakları ise Üstyurt bölgesinde bulunmaktadır. Ülkenin doğalgaz üretiminin yaklaşık %60’ı bu kaynak üzerinde yapılmaktadır. Surhan ve Kokdumalak Sahaları’nda doğalgaz sektörüne hizmet eden toplam 12 adet yapı bulunmaktadır. Ülke doğalgazının işletilmesinde aktif olarak çalışan şirketler Unocal ve Enron’dur. 1998 yılında Rusya ile İtera Acentası aracılığıyla Ukrayna, Ermenistan ve Gürcistan’a Özbek gazının satılması üzerine bir anlaşma imzalanmıştır. Özbekistan’ın önemli kömür yatakları; Angren, Baisun ve Shargun’dur. Almanya’nın Krupp Hoesch Stahlexport Şirketi ile maden ve kömür kaynaklarının işletilmesi için bir anlaşma imzalanmıştır. Dünya uranyum kaynaklarının önemli bir miktarı topraklarında bulunduran Özbekistan, elektrik ihracı konusunda da Türk Cumhuriyetleri içerisinde ikinci sıradadır [15]

Özbekistan'ın Sosyal Dinamikleri

Bağımsız Azerbaycan

Azerbaycan'ın Siyasi Yapısı

Azerbaycan Ekonomisi

Azerbaycan, 18 Ekim 1991 tarihinde bağımsızlığını elde ettikten sonra ekonomi liberasyonu ve serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecini başlatmıştır. Ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan yapılanma sürecine hız kazandırmak isteyen Azerbaycan’ın mevcut petrol ve doğalgaz kaynaklarının ihraç edilmesi için sahip olduğu boru hatları, Sovyetlerin planlı ekonomi ve işbölümü sistemine göre yapılandırıldığı için yeterli değildi. Bu sebeple aynı durumda bulunduğu Kazakistan ve Türkmenistan gibi Azerbaycan da kaynaklarını değerlendirmek amacıyla 1994 yılından itibaren yabancı yatırımcıları ülkesine yatırım yapmaya davet etmiştir. Azerbaycan’ın yabancı ortaklarla petrol ve doğalgaz anlaşması yapması altyapı eksikliklerinin tamamlanmasına ve modern teknolojinin ülkeye girişine imkân sağlamıştır [16] Ülkede yabancı yatırımların hukuki ve iktisadi esaslarının belirlenmesi ve devletin yatırımcılara garanti vermesi amacıyla 15 Ocak 1992’de ‘Yabancı Yatırımların Korunması’ hakkında kanun çıkarılmıştır. Zaman geçtikçe güncellenen bu kanun düzenlemesi ile yabancı sermayeye; kanunların değişmesi, millileştirme, istimlak, tazminat, zararın ödenmesi gibi konularda devlet garantisi verilmiştir. Yine bu anlamda yapılan bir diğer yasal düzenleme ise 1995 yılında kabul edilip 19 Nisan 2005’te birtakım değişikliğe uğrayan ‘Yatırım Faaliyetleri Hakkında’ kanundur. Kanun maddesine konu olan düzenlemeler; yabancı yatırımların korunması, teşvik edilmesi ve uluslararası ekonomik işbirliklerinin sağlanması üzerinedir [17] Bağımsızlığının ilan edildiği 1991 yılından 1995 yılına dek geçirdiği süreçte %60’lık bir küçülme yaşayan Azerbaycan ekonomisinde, Sovyetler Birliği dönemindeki pazarlarını ve devlet teşviklerini kaybetmiş olan plastik, kimyasal ve imalat gibi birçok sektör yok olma noktasına gelmiş ve tarım sektörünün ülke ekonomisindeki payı azalmaya başlamıştır [18] Kullanılan teknolojinin eski olması petrol üretimini etkilemiş üretim bu dönemde azalan bir seyirde devam etmiştir [19] 1990 yılında 12,5 milyon ton olan üretim; 1995 yılında 9,2 milyon tona, 1996 yılında ise 9,1 milyon tona düşmüştür. Ülkede Ermenilerle geçici ateşkes yapılıp siyasi istikrarın sağlanmasının ardından dikkatler ekonomi üzerinde toplanmaya başlamıştır. 1992 yılında petrol rezervlerinin işletilmesi için Azerineft ve Azneftkimya isimli iki devlet şirketi birleştirilerek Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi ( The State Oil Company of the Azerbaijan Repuclic- SOCAR) ve Aralık 1994’te Konsorsiyum, Azerbaycan Uluslararası İşletme Şirketi (AIOC) kurulmuştur [20] 20 Eylül 1994 tarihinde ‘Asrın Anlaşması’ olarak adlandırılan Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi ile dünyanın önde gelen petrol şirketleri arasında Hazar Denizi’nin Azerbaycan hâkimiyetinde olan kısmında Azeri, Çırağ ve Güneşli Yataklarının Birlikte İşlenmesi ve Paylaşılması Hakkında ilk anlaşmanın imzalanmış olması bu durumun en somut örneğidir [21] Asrın Anlaşması ile Azerbaycan kaynaklarının işletilmesi için gerekli yatırımın %90’lık bir kısmı Konsorsiyum tarafından karşılanmıştır. Ayrıca devlet petrol ve gaz alanlarının kullanımı üzerindeki yönetim hâkimiyetini kendi elinde barındırmaktadır [22] Bu dönemi izleyen süreçte enerji sektöründeki büyüme ülke ekonomisinin de yükselişe geçmesini sağlamıştır. Yabancı sermayenin büyük bir kısmını çeken enerji sektörünün ülke ihracatındaki payı %90 civarındadır. Aynı zamanda kamu gelirlerinin büyük bir bölümünü karşılamakta ve ülkedeki döviz rezervinin artışını da sağlamaktadır [23] Doğrudan yabancı yatırım çekmekte bölge ülkelerine göre daha başarılı olan Azerbaycan 2004 yılında Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından hazırlanan ‘’Doğrudan Yabancı Yatırım Performansı Endeksi’’nde 140 ülke arasında birinci sırada yer almıştır [24] Petrol ve doğalgaz ihracatından elde edilen gelirler, zor dönemlerin aşılmasında devlet ekonomisini ayakta tutan önemli bir faktördür ve 2005 yılından itibaren milli gelire yansımıştır [25] Ülkenin petrol ve doğalgaz ihracatı için ihtiyacı olan boru hatları aktif kullanılan üç hattan oluşmaktadır. Bakü- Supsa, Bakü- Novorossiysk ve Bakü- Tiflis-Ceyhan petrol ihracatı için önem taşıyan boru hatlarıdır. Doğalgaz ihracatı için gerekli altyapı eksiğini tamamlamak adına da Bakü- Tiflis- Erzurum Boru hattı ve Güney Kafkas hattı projeleri için faaliyete başlanmıştır [26] Ekonominin tek bir sektöre aşırı bağımlı olması, Azerbaycan ekonomisinin küresel pazarlardaki fiyat dalgalanmalarına karşı kırılgan bir yapıya sahip olması sonucunu doğurmuştur. Petrol üretiminin devlet nezdinde olması ekonomideki kamu payının da yüksek olduğu anlamına gelmektedir. Buradan çıkarılacak sonuç ise kamu harcamalarının devlet fonuna doğrudan ya da dolaylı olarak aktarılan petrol gelirlerine bağlı olduğudur. Yalnızca petrol gelirlerine bağlı bir büyüme ülkeye fazla dövizin girmesini, pazar arzında ani bir artışın olmasını ve ekonominin enflasyonist baskılar altında kalmasını da beraberinde getirmektedir. Bununla birlikte, petrol fiyatlarında yaşanacak ciddi bir düşüşün Azerbaycan kamu harcamalarının önünde ciddi bir engel oluşturacağı aşikârdır [27] Doğal kaynak zenginlikleri sayesinde kalkınan Azerbaycan, aynı zamanda tek sektöre dayalı ekonominin ülke açısından risk olduğunun da bilinciyle farklı sektörleri canlandırmak üzere birtakım girişimlerde bulunmuştur. Bu bağlamda Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, 27 Eylül 2004 tarihinde yayınlanan 128 numaralı kararname ile 2005-2025 yıllarını kapsayan ‘Petrol ve Gaz Gelirlerinin Yönetimi İle İlgili Uzun Vadeli Strateji’ belgesini imzalamıştır [28] 8 Mayıs 2009 tarihinde Özel Şirketlere Yardım Milli Fonu Gözetim Konseyi toplantısında hükme bağlanan karara göre ‘’Azerbaycan ekonomisinin bütün alanları ve bölgeleri ile ilgili öncelikli taraflar’’ konusu belirlenmiş ve onaylanmıştır. Onaylanan bu metne göre ekonominin öncelikli alanları; bilgi teknolojilerinin gelişmesi, turizm, tarım, yenilik taraftarı şirketlerle ilgili çalışmalar, gıda sanayi, hafif sanayi, kimya sanayi, otomotiv sanayi, yerli hammaddeye dayalı inşaat malzemesi üretimi, geleneksel tarihi alanlar, ahşap imalat ve mobilya üretimi ve hizmet alanlarıdır [29] 6 Aralık 2016 tarihinde ise, Cumhurbaşkanı Aliyev ekonominin sektörel anlamda çeşitlendirilmesi amacıyla uzmanların uzun süredir üzerinde çalıştığı; milli ekonomi ve on bir farklı sektöre ilişkin stratejik yol haritasına onayını vermiştir (Ekonomi Bakanlığı, 2016c). Son dönemlere bakıldığında Azerbaycan ekonomisi bölge ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomilerden biridir. 2005-2009 yılları arasında %21’lik bir büyüme oranı yakalanmıştır (DEİK, 2012:14). 2009 yılında küresel kriz nedeniyle devletlerin zor durumda kaldıkları bir dönemde Azerbaycan, %9,3’lük bir oranla GSYİH’de en çok büyüyen ülke olmuştur. Genel anlamda artan bir büyüme grafiğine sahip olan ülke ekonomisinde 2016 yılında %3,8 oranında küçülme meydana gelmiştir. Petrol fiyatlarının hızlı bir düşüş yaşaması sebebiyle 2015 yılı başında Dolar’a endeksli kur sistemi Dolar’a ve Euro’ya endeksli hale getirilmiştir. 21.12.2015 tarihinde verilen ikinci bir kararla ise dalgalı kur sistemine geçilmiş, yaşanan devalüasyon nedeniyle Manat, Dolar ve Euro karşısında değer kaybetmiştir [30] Yine ülke 2005 yılına kadar cari açık ile karşı karşıya iken 2005 yılından itibaren petrol ihraç gelirleri sayesinde cari fazla vermeye başlamıştır. Enerji sektöründeki ihracat artışı da ülkenin döviz rezervlerini olumlu yönde etkilemektedir. Ülke büyümesini dış borçlanma yerine doğrudan yabancı yatırımlar sayesinde gerçekleştirdiğinde dış borç kontrol altında tutulabilmektedir. Azerbaycan’daki özelleştirme anlayışından bahsedecek olursak, 1995-1998 yılları arasında gerçekleştirilen ‘Birinci Kademe Özelleştirme Programı’ ile yaklaşık 39 bin işletmenin özelleştirilmesi yapılmıştır. 2000 yılında gerçekleştirilen ‘İkinci Kademe Özelleştirme Programı’ ile ülke ekonomisinde stratejik konumda bulunan orta ve büyük ölçekli işletmeler hedef alınmış olsa da büyük işletmelerin özelleştirilmesi konusunda istenilen hedefe ulaşılamamıştır. Stratejik konumda bulunan büyük işletmelerin çoğunluğu devlet kontrolü altında tutulmaktadır [31]

Azerbaycan'ın Sosyal Dinamikleri

Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri İlişkileri (1991 Sonrası Dönemin İncelenmesi)

Türkiye ve Kırgızistan İlişkileri

Türkiye ve Kazakistan İlişkileri

Türkiye ve Türkmenistan İlişkileri

Türkiye ve Özbekistan İlişkileri

1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılması ve beş yeni Türk Cumhuriyeti’nin ortaya çıkması, Orta Asya coğrafyasında dengeleri değiştiren önemli bir gelişmedir. Yakın coğrafyasında meydana gelen bu önemli gelişme Türkiye’yi de oldukça memnun etmiştir ve Türkiye 16 Aralık 1991 tarihinde bu cumhuriyetleri tanıyan ilk ülke olmuştur. Tarihsel süreçte dil, din ve soy bağı olan bu ülkeler ile ekonomik, siyasal ve ticari ilişkiler kurma fırsatı yakalamıştır. Her anlamda büyük bir dönüşümden geçen bu devletler, ekonomik dönüşüm süreçlerinde yani serbest piyasa ekonomisine geçişte Türkiye’yi model ülke olarak benimsemişlerdir. 1991 yılında İslam Kerimov’un Türkiye ziyareti sırasında söylediği; ‘’ Eğer Türkiye bize destek olursa, Özbekleri bundan sonra kimse boyunduruk altına alamaz… Atatürk ilkeleri bizim Özbekistan’da yapmak istediklerimizle paraleldir. Ben Atatürk’e hayranım ve O’nun Türkiye’de başardıklarını Orta Asya halklarının da başaracağını ümit ediyorum. Bu birlik mutlaka gerçekleşmelidir.’’ sözleri bu teoriyi destekler niteliktedir [32] Özbekistan ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin başlangıç tarihi 4 Mart 1992’dir ve Türkiye Taşkent Büyükelçisi 25 Nisan 1992 tarihinde güven mektubunu sunarak görevine başlamıştır. Sonraki süreçte ilişkilerin hukuki zeminini oluşturmak amaçlı doksanın üzerinde ikili anlaşma ve protokol imzalanmış ve karşılıklı üst düzey ziyaretler yapılmıştır [33] [34] Şubat 1992’de Türkiye Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’in Özbekistan ziyareti esnasında imzalanan bir protokol ile Türkiye’ye uluslararası forumlarda Özbekistan’ı temsil etme yetkisi verilmiştir. Özbekistan lideri Kerimov da ‘’Özbekistan: Bağımsız ve İlerlemenin Yolu’’ adlı kitabında serbest pazar ekonomisine geçişte Türkiye’nin önemli bir model olduğu vurgusunu yapmıştır [35] Yapılan karşılıklı ziyaretler 1992 yılının Nisan ayında Türkiye Başbakanı Süleyman Demirel’in Özbekistan’a gitmesi ile devam etmiş bu sırada Taşkent Türkiye Büyükelçiliği açılmıştır. Ocak 1993’te Ankara’da Özbekistan Büyükelçiliğinin açılması ile üst düzey yetkililerin düzenli olarak bir araya gelmesi sonucu eğitim, kültür ve ekonomi gibi birçok alanda işbirliğine gidilmiştir. Yine 1993 yılı içerisinde Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal da Özbekistan’a gitmiştir [36] 1990'lı yılların ortalarında Özbekistan'ın Türkiye'ye olan mesafeli tavrının nedeni Türk-Özbek ilişkilerinde yaşanan Muhammed Salih krizine dayanmaktadır. Erk partisi lideri Muhammed Salih Özbekistan’da parlamento seçimlerine katılmış ve burada siyasi faaliyetlerinin engellenmesi sonucu Türkiye’ye gelmiştir. Özbekistan yönetimini rahatsız eden bu durum iki ülke arasında gerginliğe sebep olmuş; Özbek yöneticiler Salih ve diğer muhaliflerin Türkiye’de Özbek rejimi aleyhtarı faaliyetlerde bulundukları, Türkiye’de eğitim gören öğrenciler üzerinde propaganda yaptıkları ve Türkiye’den konuyla alakalı yeterli desteği göremediklerini belirtmişlerdir. Ankara büyükelçisini geri çağıran Kerimov, Türkiye’de eğitim gören öğrencilere de geri dön çağrısı yapmıştır. Haziran 1994’te Türkiye’yi ziyareti esnasında durumdan duyduğu rahatsızlığı da dile getirmiştir. 23 Haziran 1994 tarihinde Türkiye ve Özbekistan Adalet Bakanları tarafından imzalanan ve 30 gün sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılan ‘’Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Sözleşmesi’’; iki ülke arasındaki dostluğu pekiştirmek, hukuki, ticari ve cezai suçluların iadesi ve hükümlülerin iadesi konusunda yapılacak adli yardımlaşmanın egemenlik, milli bağımsızlık, eşitlik ve içişlerine karışmama gibi esaslar üzerine temin edilmiştir. Yine 1995 yılında 9-14 Temmuz tarihlerinde Başbakan Tansu Çiller tarafından gerçekleştirilen ve 6-8 Mayıs 1996 tarihinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından gerçekleştirilen Taşkent ziyaretleri de Özbekistan ve Türkiye arasında siyasi diyaloğun gelişmesi açısından önem arz etmektedir. 17 Şubat 1999’da yaşanan bombalı saldırı Özbekistan ve Türkiye ilişkilerinin gerilmesine neden olan bir diğer gelişmedir. 13 kişinin ölümü ve 124 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olay, Kerimov’a suikast girişimi olarak algılanmış, saldırıda kullanılan bombaların ise İstanbul’da üretildiği iddia edilmiştir. Yaşanan gelişmelerden iki hafta sonra Başbakan Süleyman Demirel’in Özbekistan ziyareti ile bu zor dönem aşılmaya çalışılmıştır [37] [38] [39] [40] Siyasi açıdan girilen durgunluk döneminde Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 15 Ekim 2000 tarihinde gerçekleştirdiği Özbekistan ziyareti esnasında iki ülke arasında Askeri ve Askeri Teknik İşbirliği anlaşması imzalanmıştır. 2001 AGİT Zirvesi’ne Türkiye’nin Kerimov ile beraber Salih’i de davet etmesi ilişkilerde bir soğuk rüzgârın daha esmesine neden olurken Meclis Başkanı Ömer İzgi’nin 25 Mart 2001 tarihli ziyareti ise iki ülke arasındaki ilişkilerin ticari ve ekonomik gelişimine katkı sağlamıştır. Mart 2002’de Türkiye Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu’nun Özbekistan ziyareti esnasında da askeri işbirliği anlaşmaları imzalanmıştır. 2003 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde gerçekleşen Özbekistan ziyareti ardından Türkiye ile Özbekistan arasında yapılan üst düzey ziyaretlere uzun bir süre ara verilmiştir [41] [42] 2005 Andican olayları sonrasında Özbekistan’ın Batı’ya karşı takındığı mesafeli tavır, Batı benzeri bir söylem benimseyen Türkiye ile olan ilişkilerde de kendisini göstermiştir [43] BM’nin Özbekistan’la ilgili eleştiri raporuna Türkiye tarafından verilen destek Özbekler tarafından hoş karşılanmamıştır. 2003 yılına dek gerçekleştirilen ziyaretlerin ardından 2017 yılına kadar iki ülke arasında üst düzey bir ziyaret gerçekleşmemiştir [44] Eylül 2012’de dönemin Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Özbekistan Dışişleri Bakanı Kamilov ile Newyork’ta BMGK kapsamında yaptığı görüşme ile ilişkilerin üzerindeki kara bulutların dağılması için bir adım atılmıştır. Bu görüşmeden yaklaşık 1,5 yıl sonra ise Soçi-2014 Kış Olimpiyatları açılışı için Rusya’nın Soçi kentine giden Recep Tayyip Erdoğan Özbek lider İslam Kerimov ile bir araya gelmiştir. Bu ilişkiler 2003 yılından bu yana Özbekistan ve Türkiye arasında gerçekleştirilen ilk üst düzey temastır. Görüşmenin ardından Taşkent’e Büyükelçi ataması yapılmış ve 10-12 Temmuz 2014 tarihlerinde Ahmet Davutoğlu tarafından bir Özbekistan ziyareti daha gerçekleştirilmiştir [45] Ülkede 4 Aralık 2016’da yapılan seçimin Özbekistan dış politikası için önemli sonuçları olmuştur. 9 bin 378 adet sandığın kurulduğu seçim, 50'ye yakın ülke ile aralarında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Dünya Seçim Organları Birliği (DSOB), Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Bağımsız Devletler Topluluğunun (BDT) da aralarında bulunduğu 600'den fazla uluslararası gözlemci tarafından takip edilmiştir ve ayrıca bu seçimlerde bin 300'e yakın yerli ve yabancı gazeteci görev yapmıştır. Seçimleri Liberal Demokrat Parti adayı Şevket Mirziyoyev %88,61’lik bir oy oranıyla kazanmıştır [46] [47] Bu durum ülkedeki demokratik gelişmelerin en somut örneğidir. Demokratik bir ortamda başarıyla tamamlanan seçimler Özbekistan dış ilişkileri için de iyi bir imaj bırakmış, bu imaj ilişkilerin olumlu seyri açısından büyük bir katkı sağlamıştır. Ülkede yaşanan iktidar değişikliği Türkiye ile olan ilişkiler için de olumlu bir gelişme olmuştur. 2016 yılında Kerimov’un hayatını kaybetmesi ve Mirziyoyev’in cumhurbaşkanlığına seçilmesi üzerine ülkede ‘açıklık ve iyi komşuluk’ dönemi başlamıştır. Ayrıca Mirziyoyev bağlantısızlık politikasını sürdüreceği açıklamasını da yapmıştır [48] Son dönemde ilişkilerin olumlu seyri karşılıklı ziyaretler ile taçlanmıştır.

Türkiye ve Azerbaycan İlişkileri

Siyasi Bağlamda Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Rusya İlişkileri

Bağımsız Kazakistan-Rusya İlişkileri

Bağımsız Kırgızistan-Rusya İlişkileri

Bağımsız Türkmenistan-Rusya İlişkileri

Bağımsız Özbekistan-Rusya İlişkileri

Rusya'nın Orta Asya Güvenlik Politikaları

Askeri ve Güvenlik Bağlamında Rusya-Kazakistan İlişkileri

​Rusya’nın küresel güç olma yolunda Orta Asya’yı hayati çıkar alanı olarak tanımlaması, bölgede başka bir gücün hâkimiyet kurmasının önüne geçmek istemesi ve bölge ülkelerinin Rusya’ya olan bağlılığının artmasını istemesi, Rus yönetimi tarafından bölge ülkeleri ile olan ilişkilerin yakın markaja alınması sonucunu doğurmuştur. Rusya için Kazakistan’ın diğer Orta Asya ülkelerine nazaran ayrı bir önemi bulunmaktadır. Rusya ile en uzun kara sınırına sahip olan ve Rusya’ya en yakın Orta Asya Cumhuriyeti olan Kazakistan aynı zamanda Rusya ile Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardımlaşma Anlaşması imzalayan ilk BDT devletidir. Mayıs 1992’de imzalanan bu anlaşma ile Rusya ve Kazakistan arasında ortak askeri-stratejik alanların kurulması ve iki ülkeden herhangi birinin karşılaşacağı bir tehdit durumunda askeri üslerin, poligonların ve diğer askeri tesislerin ortak kullanılması karara bağlanmıştır. 28 Mart 1994 tarihli Askeri İşbirliği Anlaşması ve takip eden yıllarda yaklaşık altmış adet ikili anlaşmanın imzalanması, iki ülke arasındaki ortaklığı derinleştiren gelişmeler olmuştur [49] Kazakistan; Putin döneminde Kırgızistan ile birlikte ‘güvenilir partner’ olarak değerlendirilmiştir [50] Yine Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün aktif üyesi olan Kazakistan ve Rusya arasında askeri konularda görüş ayrılığı bulunmamaktadır [51] ​Yakın çevre doktrini çerçevesince oluşturulan en büyük SSCB askeri tesisleri Kazakistan sınırları içerisinde yer almaktadır ve bunlar Kazakistan’ın bağımsızlığından sonra Rusya tarafından belirli bir kira bedeli karşılığında işletilmektedir. İkili anlaşmalar gereğince Rusya’nın Kazakistan’da işletilmekte olan 7 büyük askeri üssü bulunmaktadır. Bunlar; Baykonur Uzay İstasyonu, Çkalov 929. Devlet Uçuş Deneme Merkezi, Poligonlar (Şarıgaşan, Emba ve 4. Merkezi Poligon Tesisleri), Balhaş-9 Radyo Teknik Merkezi ve Rusya Hava Kuvvetlerine ait Bağımsız Hava Taşımacılık Birliği’dir. Bunlarla beraber Karaganda şehrinde faaliyet halinde olan 171. Hava Komutanlığı bulunmaktadır. Yine imzalanan ikili anlaşmalar kapsamında; Kazak askeri personeli, güvenlik ve istihbarat bürokrasisi Rusya’da eğitim alabilmektedir [52] [53] Baykonur Uzay istasyonu, Rusya’nın Kazakistan topraklarındaki askeri tesisleri arasında ayrı bir stratejik öneme sahiptir. 1950’li yılların başında inşa edilen bu istasyon toplamda 6717 kilometrekarelik bir alanda yer almaktadır. Ayrıca, Rusya’nın Uzay Programı çerçevesinde yürüttüğü görevlerin %70’i gibi büyük bir kısmına ev sahipliği yapmakta olan istasyonun kira süresi; Ocak 2004’te 2050 yılına kadar uzatılmıştır. Ancak Kazak Hükümeti ile yaşanan mali sorunlar neticesinde Rusya, bu istasyonda gerçekleştirilen faaliyetlerin bir kısmını kendi topraklarına taşımıştır [54] [55] Rusya Baykonur Uzay İstasyonu’nda karşı karşıya kaldığı faaliyet kısıtlamalarını, Sarıgaşan Poligonu’nda yaptığı füze denemeleri ile telafi etmeye çalışmış ve bu vesileyle dikkatler Rusya’nın Kazak topraklarındaki diğer üslerine kaymıştır. 929. Çkalov Devlet Uçuş Deneme Merkezi, Atrau ve Batı Kazakistan bölgelerinde yer alan 4 ayrı deneme merkezinden oluşmaktadır. Kazakistan’ın bu merkezlerde denenen silahları satın alma hakkı da bulunmaktadır [56] Bununla birlikte Kazak hükümeti ve Rus yetkililer arasında Haziran 2003’te güvenlik işbirliği taslak programı hazırlanması Kazakistan ve Rusya’nın güvenlik alanında ortak hareket etme isteğinin bir sonucudur [57] 2006 yılında poligonlar ilgili yapılan reform çalışmaları sonucunda Rusya’nın Kazakistan sınırlarındaki poligonları Rusya’nın Astrahan şehrinde yer alan 4. Merkezi poligon tesislerine bağlanmıştır. Son dönemlere geldiğimizde ise Rusya’nın Kazakistan’da kiraladığı toprakların bir kısmının geri verildiği görülmektedir. Şubat 2016’da Putin tarafından imzalanan bir karar ile kiralanan toprakların geri verilmesi sonucunda Rusya Kazakistan’a ödediği kira miktarını da azaltmıştır. Alınan bu karar sonucunda, Kazakistan Senato üyeleri tarafından Rusya ile imzalanan anlaşmaların gözden geçirilmesi gerektiği açıklaması yapılmıştır [58]

Askeri ve Güvenlik Bağlamında Rusya-Kırgızistan İlişkileri

​Kırgızistan ülkesinde hem Rus hem ABD üssü bulundurmasından dolayı ayrı bir önem arz etmektedir. Kırgızistan’da Rusya’ya ait askeri tesisler Issık gölü civarında bulunmaktadır. 999. Kant Hava üssü Rusya’nın bölgedeki en önemli hava üslerinden biridir. Rusya’nın Kırgızistan topraklarında sahip olduğu hava üssünün statüsü 22 Eylül 2003 tarihinde imzalanan bir anlaşma ile belirlenmiştir. Kullanım süresinin 15 yıl olması karara bağlanmış; bu süre, dolmasının ardından her 5 yılda bir uzatılmıştır. Kullanım süresinin 2009 yılında imzalanan yeni bir anlaşma ile 49 yıl uzatılması öngörülmüştür. Buradaki hava birliğinin esas görevi Orta Asya hava sahasının kontrolünün sağlanması ve gerektiğinde terör gruplarına karşı müdahale yapılmasıdır. Kant üssü aynı zamanda KGAÖ bünyesindeki Kolektif Acil Müdahale Güçleri’nin (KAMG) Orta Asya’daki bir parçasıdır. Kant üssü hava saldırıları durumunda koruma, Kırgızistan ve Tacikistan hava sahasındaki hedefleri yakalama görevlerinin yanı sıra kargo ve yolcu uçaklarına eşlik edilmesi görevi için de kullanılmaktadır. Orta Asya için büyük bir önemi olan Kant Üssü’nde 500 personel faaliyet göstermektedir. Ayrıca beş adet Su-25 bombardıman uçağı, 2 adet Mi-8 helikopteri, 4 adet L-39 eğitim uçağı bulunmaktadır [59] [60] Issık-Kul gölünün doğu kıyısında bulunan Rus donanmasına ait 954. Denizaltısavar Deneme Merkezi Rusya’nın Kırgızistan topraklarındaki bir diğer önemli askeri tesisidir. Bu tesis 5 Temmuz 1993 tarihinde imzalanan anlaşma ile Rus denetimine bırakılmıştır [61] Topraklarında önemli Rus askeri tesisleri barındıran Kırgızistan; Putin döneminde Kazakistan ile birlikte ‘güvenilir partner’ olarak değerlendirilmiştir [62] Rusya 2013 yılında Kırgızistan’a 1 milyar ABD dolayı değerinde askeri yardım etme kararı almıştır. Bu kararın Kırgızistan Parlamentosu’nda Manas’taki Amerikan üssünün kapatılması oyunun çıkmasından sonra alınması ise dikkat çekmiştir [63]

Askeri ve Güvenlik Bağlamında Rusya-Tacikistan İlişkileri

Tacikistan’da 1990’lı yıllarda yaşanan iç savaş ve ülkedeki istikrarsızlığın diğer bölge ülkelerini tehdit etmesi sonucu 1994 yılında Türkmenistan harici ülkelerle imzalanan ortaklık anlaşması gereğince BDT barış koruma gücü oluşturulmuştur. Tüm katılımcı devletlerin asker gönderdiği 25.000 kapasiteye sahip barışı koruma gücü, 1999’a kadar Tacikistan sınırları içerisinde istikrarın sağlanması için faaliyet göstermiştir [64] Rusya Tacikistan ile olan ilişkilerini, Tacikistan istikrarını korumak ve Afganistan’daki ayrılıkçı hareketlerin bölge ülkelerine yayılmasını ve Rusya’ya zarar vermesini önlemek üzerine şekillendirmiştir. Tacikistan sınırları içinde merkezi Duşanbe olan üç yerleşkede askeri üssü bulunan Rusya’nın en büyük kara üssü de Tacikistan sınırları içerisindedir. Bu üslerde 10 askeri birlik ve çeşitli ordu birliklerinden oluşan önemli Rus askeri birlikleri konuşlandırılmıştır. Kurgan-Tube’de konuşlanan 191. Motorize Alayı ve Kulyap’ta bulunan 149. Motorize Alayı’nın amacı Rusya’nın ve Tacikistan’ın güvenlik güçleri ile birlikte Tacikistan’ın güvenliğini korumaktır. 1999 yılında imzalanan ve Tacikistan’daki Rus askeri üssünün statüsünü belirleyen anlaşmaya göre, üssün 2042 yılına kadar bu ülkede faaliyetlerini sürdürmesi kararlaştırılmıştır. Üssün organizasyon ve kadro yapısını konu edinen bir diğer anlaşma ise 16 Ekim 2004 tarihinde imzalanmıştır [65] [66] Okno Elektro-optik Merkezi (Nurek Uzay İzleme İstasyonu) Rusya’nın Tacikistan’da bulunan bir diğer önemli tesisidir. 2200 metre yükseklikte kurulan Nurek, 40.000 km mesafeye kadar olan nesneleri izleme imkânı sunmaktadır. 2005 yılında imzalanan anlaşma uyarınca Okno Elektro-optik Merkezi 49 yıllık süre ile Rusya tarafından sembolik bir rakam karşılığında tekrar kiralanmıştır. Rusya bunun karşılığında Tacikistan’ın 242 milyon dolarlık borcunu silmiş ve 5 yıl içinde ülkeye 2 milyon dolarlık yatırım yapma sözü vermiştir. Tacikistan’da bulunan Rus askeri personeli halen bürokratik görevlerde yer almakta iken; Tacikistan askeri araçlarının modernizasyonu, askeri personelin eğitilmesi, uygun fiyatlar üzerinden yapılan silah ihracatı Rusya’nın Tacikistan’a yönelik yürüttüğü diğer askeri hizmetleridir [67] [68]

Askeri ve Güvenlik Bağlamında Rusya-Özbekistan İlişkileri

Bölgesel güvenliğini garanti altına almak isteyen Özbekistan Rusya ile işbirliği yapma yoluna gitmiş ancak bu işbirliğinin kendi bağımsızlığını tehdit edici boyutlara ulaşmasını engelleyecek askeri ve güvenlik politikaları benimsemeyi tercih etmiştir. BDT, Özbekistan’ın amacına ulaşmasında bağımsızlığının ilk yılları için mantıklı bir tercihtir. Bu bağlamda Özbekistan BDT dâhilinde ortak bir ordu kurulmasına karşı iken diğer yandan da bu oluşumun NATO tipi bir askeri yönünün olması gerektiğini savunmuştur ve 15 Mayıs 1992’de diğer bölge devletleri ile birlikte ortak savunma anlaşmasını imzalamıştır. 30 Mayıs 1992'de Rusya ile Özbekistan arasında imzalanan anlaşma gereğince ise "Rusya ve Özbekistan topraklarının ortak stratejik askerî bölge oluşturması" konusunda ortak bir tavır benimsenmiştir. Bölgedeki çatışmalar bölgesel tehdit unsuru içermesinden dolayı Özbekistan’ın Rusya ile olan ilişkilerinin düzeyini etkilemiştir. Örneğin, Haziran 1992'da Tacikistan'da yoğunlaşan çatışmalar iki ülke arasında üst düzeyli işbirliğinin olmasını sağlamıştır. Özbekistan İslami köktendinciliğinin yayılmasını önlemek adına Rusya ile ortak hareket etmeyi tercih etmiştir. Kendi askeri gücünü bölgenin en etkin ordusu konumuna getiren ve ordu içerisindeki Özbek kökenli subayların yüzdesel oranını artıran Özbekistan, askeri politikalarında daha özerk davranmaya başlamış ve Rusya’ya olan bağımlılığı nispeten azalmıştır. BDT’nin ortak askeri politikalarına eleştirel bakmaya başlayan Özbekistan, 1990’lı yılların ortalarından itibaren askeri ve teknik anlamda işbirliğini geliştirmek amaçlı sunulan anlaşma tekliflerini geri çevirmiştir. 1995’ten itibaren sınırların korunması ve hava savunması alanında Rusya ile olan işbirliği azaltılmıştır. 27 Mart 1997 tarihinde imzalanan anlaşmada iki ülkenin hava savunması konusundaki işbirliğinin bilgi alışverişi boyutu ile sınırlı kalması bunun göstergesi olmuştur. 1999-2000 döneminde Afganistan'da Taliban faktörünün bölgesel güvenliği ve Özbekistan’ın güvenliğini tehdit etmesi Rusya ile olan ilişkilere yeni bir boyut kazandırmıştır. Yine bu dönemde Rusya başbakanı olan Putin Kazakistan ve Kırgızistan gibi müttefik ülkelerin yanı sıra Türkmenistan ve Özbekistan gibi daha özerk davranmayı tercih eden ülkelere de önem atfetmiş ve 10-12 Aralık 1999'da Putin Özbekistan'ı ziyaret ederek stratejik ortaklık yolunu açan anlaşmanın imzalanmasını sağlamıştır. Askeri ve teknik konularda işbirliğini öngören anlaşmada Özbek askerinin Rusya’da eğitilmesi konusuna da değinilmiştir. Ayrıca, Kerimov Rusya'nın Özbekistan'daki çıkarlarını tanıdığını da belirtmiştir. Mayıs 2000’de tekrar bir araya gelen iki liderin görüşmesindeki ana gündem maddesi bölgesel güvenlik ve terörizm olmuştur ve 21 Haziran 2000 tarihinde BDT Antiterör Merkezî oluşturulması kararını Özbekistan da imzalamıştır. Özbekistan’ın Rusya ile güvenlik alanında olan işbirliğinin bir diğer sonucu da 15 Haziran 2000’de ŞİÖ üyeliği de gerçekleştirilmesi olmuştur. 11 Eylül saldırıları sonrasında Özbekistan, Rusya’ya olan güvenlik bağlamındaki bu bağımlılığını ABD politikalarına destek vererek aşmaya çalışmıştır [69] Rus Savunma Bakanı Ma¬yıs 2004’te Özbekistan’ı ziyareti esnasında iki ülke arasında askeri tatbikatın yapılmasına yönelik anlaşma imzalanmış, bu tatbikat 2005 yılı Eylül ayında gerçekleştirmiştir. Aynı yıl içinde imzalanan bir diğer anlaşmaya göre ise Rusya, Özbekistan’ın hava savunma sistemini modernleştirme karşılığında, Navoi Havaalanını kullanma imkânı elde etmiştir. Bu yakınlaşmadan bir süre sonra tekrar ikili ilişkilere mesafe koymayı tercih eden Özbekistan, bölgede gerçekleştirilen hiçbir askeri tatbikatta yer almamış ve bölgesel bütünleşmeye olumlu bakmadığını her fırsatta belirmiştir. Örneğin, Özbekistan 2011 yılında KGAÖ çerçevesinde gerçekleştirilen “Merkez-2011” tatbikatına ve ŞİÖ’nün 7-24 Eylül 2010’da Kazakistan’da gerçekleştirilen “Barış Görevi-2010” ve 7-14 Haziran 2012’de Tacikistan’da gerçekleştirilen “Barış-2012” as¬keri tatbikatlarına katılmayı tercih etmemiştir. 2005 Andican olayları sonrasında AB tarafından uygulanan ambargoların 2015 yılında kaldırılması ile de AB ülkeleriyle silah alımına ilişkin yeni anlaşmalar imzalamış; Rusya ile bu ülkeler arasında dengeli bir politika yürütmüştür [70] [71]

Rusya'nın Orta Asya Güvenlik Politikası Araçları ve İşbirliği Mekanizmaları

Bağımsız Devletler Topluluğu

Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) SSCB’nin dağılmasının ardından Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin ABD, NATO ve AB’nin etkisi altına girmesiyle, Rusya’nın üstünlük sağlamak istediği bölge de yakın çevresi olmuştur. Bu bağlamda Rusya, ulusal güvenliğinin yakın coğrafyasıyla bağlantılı olduğunu düşünmüştür. Ulusal güvenliğini üst düzeyde tutmak isteyen Rusya, güvenliğiyle bağlantılı olduğunu düşündüğü yakın coğrafyasında etkinlik kurabilmek adına da Bağımsız Devletler Topluluğu gibi bir oluşuma ihtiyaç duymuştur. Rusya’nın yeniden büyük bir güç olarak varlığını sürdürmesi, BDT’nin güçlenerek varlığını sürdürmesine bağlıdır ve sonuç olarak Rusya BDT bünyesindeki devletler ile arasındaki güvenlik bağlarını güçlendirmek istemiştir [72] Yakın çevre doktrini bağlamında Rusya’nın benimsediği politikalar sonucu eski Sovyet cumhuriyetleri ile oluşturulan birliğin kuruluşu iki aşama ile gerçekleştirilmiştir. Bunlardan ilki Soljenitsin’in fikirlerinden esinlenerek 8 Aralık 1991’de Rusya, Belarus ve Ukrayna arasında BDT Ortaklık Anlaşması imzalanmıştır. İkinci aşamada ise, 21 Aralık 1991 tarihinde Almatı’da Orta Asya Devletleri’nin BDT’ye katılımını öngören anlaşmaya imza atılmıştır. Böylece Kazakistan, Azerbaycan, Ermenistan, Belarus, Kırgızistan, Moldova, Tacikistan, Türkmenistan ve Ukrayna BDT çatısı altında yer alan devletler olmuştur. Topluluğun oluşumundaki temel amaç, birliğe üye devletler üzerinde başka devletlerin etki kurmasını engellemek ve bu devletlerin Rusya’ya olan bağlılığını artırmaktır. Rusya, BDT Ortak Savunma Anlaşması çerçevesinde yakın çevresinde askeri üs edinme imkânı bulabilmiştir [73]

Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü

BDT’nin kurulmasının ardından dış politikada güvenliğin sağlanması açısından 15 Mayıs 1992 tarihinde Ermenistan, Kazakistan, Rusya, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan arasında Kolektif Güvenlik Anlaşması (KGA) imzalanmıştır. Gürcistan, Azerbaycan ve Beyaz Rusya da 1993 yılında anlaşmaya taraf olmasıyla bu oluşum örgüt niteliği almıştır. Örgütün mali yükümlülüğü büyük ölçüde Rusya’ya aittir ve esas amacı Afganistan kaynaklı istikrarsızlığın diğer bölge ülkelerini etkilemesinin önüne geçmek ve radikal İslami hareketleri kontrol altında tutmaktır. 1990’lı yıllarda bölge ülkelerinin güvenliğini sağlama konusunda yetersiz kalan KGAÖ’den; Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan 1999 yılında çekilme kararı almıştır. Yine aynı yıl içerisinde Özbekistan İslami Hareketi’nin Kırgızistan ve Özbekistan topraklarında sıcak çatışmalara girmesi bölge ülkelerinin askeri açıdan zafiyetlerini ortaya koymuş ve bu tarihten itibaren Orta Asya coğrafyası KGAÖ’nün temel faaliyet alanı olarak belirlenmiştir. Ekim 2000 tarihinde Bişkek’te toplanan KGAÖ zirvesinde anlaşmaya yönelik kolektif güvenlik güçlerinin oluşturulması fikri ortaya atılmış, bir sonraki zirve olan Mayıs 2001’de ise Orta Asya’da Kolektif Hızlı Güvenlik Güçleri’nin kurulması kararlaştırılmıştır. 2002 yılında Moldova, Beyaz Rusya, Ermenistan, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan KGAÖ tüzüğünü imzalama kararı almışlardır. Bu şekilde örgüte üye devletler arasında bir müttefiklik ilişkisi söz konusu olmuştur. Alınan karar gereğince; üye devletlerin güvenliğine yönelik herhangi bir tehdit algısında ortak hareket edilecektir. KGAÖ 18 Eylül 2003 tarihinde Kolektif Güvenlik Anlaşması Teşkilatı’na (KGAT) dönüştürülerek uluslararası bir bölgesel teşkilat niteliği kazanmıştır. 2004 yılında KGAT’ye BM Genel Kurulu’nda gözlemci statüsü verilmiştir [74] [75] 11 Eylül sonrası Taliban yönetiminin bölgede tehdit unsuru haline gelmesi ve ABD’nin bu bölge üzerinde yürüttüğü politikalar Rusya’nın da bölge üzerindeki faaliyetlerinin artmasını beraberinde getirmiştir. Bu noktada 2002’de Kırgızistan’ın Kant şehrinde Rus uçaklarının konuşlandırılmaya başlanması, bu tarihten itibaren Kant’ın Kolektif Güvenlik Anlaşması Teşkilatı’nın bölge üzerindeki dayanak noktası olmuştur [76] 2006 yılında Özbekistan’ın KGAÖ’ye tekrar üye olması ile beraber BDT coğrafyasında ilk askeri ve siyasi oluşumun gerçekleştirildiği söylenebilir. Örgütün kuruluş anlaşması gereğince; üye devletler başka herhangi bir askeri birliğe üye olamayacak, birbirlerine yönelik yapılan operasyonlarda yer almayacak ve birine yönelik yapılan saldırı diğer tüm devletlere yapılmış sayılacaktır. 2009 yılında KGAÖ kapsamında Kolektif Operatif Harekât Birliği kurulmuştur. Rusya KGAÖ sayesinde Kırgızistan’ın Kant şehrinde ve Tacikistan’da kuvvet konuşlandırma imkânı elde etmiştir [77]

Anti-Terörizm Merkezi

Rusya’nın Orta Asya coğrafyasında terörle mücadele anlamında yürüttüğü politikalarına BDT ve ŞİÖ gibi bölgesel oluşumlar aracılık etmektedir. Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te yer almakta olan anti- terörizm merkezinin daimi bir niteliği bulunmakla beraber, merkezin ilk sekreteri Özbek Casymov’dur. ŞİÖ bünyesinde faaliyet gösteren bölgesel anti-terör Ajansı sayesinde ŞİÖ terör ve uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele konularında bölgesel işbirliğinin sağlanmasına vesile olmuştur [78] ​Putin’in iktidara gelmesi ve Orta Asya’da artan aşırılıkçı ayrılıkçı hareketler ve terörist akımlarla mücadelenin ön plana alınmasıyla beraber ise 2000 yılında gerçekleştirilen BDT Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde BDT Anti-Terör Programı kabul edilmiştir. Bu hamle neticesinde Rus gizli servisi, bölge devletleriyle işbirliği yapma ve paylaşımda bulunma imkânı elde etmiştir. Ayrıca böyle bir yapının oluşturulmasında bölge devletleri kendi çıkarlarını da düşünerek hareket etmişlerdir. Bölgesel terörizmle mücadele, bu sayede iç istikrarın sağlanması ve iktidarın sağlamlaştırılması konularında Rusya ve diğer bölge güçlerinden faydalanma düşüncesi oluşumda yer alan devletler açısından olumlu karşılanmıştır [79]

Şanghay İşbirliği Örgütü

Rusya 1993 yılında ilan ettiği ‘Yakın Çevre Doktrini’ ile Batı’dan kısmen uzaklaşmış ve kendi yaşam alanı olarak tanımladığı coğrafyada Çin ile işbirliği yapma yoluna gitmiştir. Bu yakınlaşmanın yaşanmasında etkili olan bir diğer faktör, Soğuk Savaş sonrası dönemde ABD’nin tek kutuplu bir sistem oluşturma çabası olmuştur. Rusya ABD’nin bölge üzerinde artan askeri ve ekonomik varlığını bölgedeki diğer rakibi Çin ile işbirliği yaparak dengelemek istemiştir. Rusya’nın Orta Asya bölgesinde sınır güvenliğini sağlamak ve terörizmle mücadele etmek amacıyla oluşumuna öncülük ettiği bir diğer yapı 1996’da oluşturulan Şanghay Beşlisi’dir. Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Rusya ve Çin Şanghay Beşlisi’ni oluşturan ülkelerdir. 2001 yılında Özbekistan’ın üye oluşuyla Şanghay İşbirliği Örgütü adını alan bu oluşum; siyasi, iktisadi, güvenlik, askeri gibi birçok konuda işbirliğini öngören çok yönlü bir yapı niteliği taşımaktadır. Ayrıca Afganistan, Belarus, Moğolistan ve İran örgütte gözlemci statüsündedir. Türkiye, Azerbaycan, Sri Lanka, Ermenistan, Kamboçya ve Nepal ise örgütte diyalog ortağı olan ülkelerdir [80] [81] [82] 2001 yılında Özbekistan’ın üye yapıldığı toplantıda ayrıca, “Terörizm, Ayrılıkçılık ve Köktencilikle Mücadele Hakkında Şanghay Sözleşmesi” imzalanmıştır. 16 Ağustos 2007’de Bişkek’te düzenlenen ŞİÖ’ye Üye Ülkeler Devlet Başkanları 7. Zirvesi’nde imzalanan ‘Uzun Vadeli İyi Komşuluk, Dostluk ve İşbirliği Anlaşması’ ve kabul edilen Bişkek Bildirisi ile örgütte yeni bir dönemin başladığı söylenebilir. Bişkek Bildirisi ile önceden kabul edilen ilkeler doğrultusunda ve ortak mekanizmalar aracılığı ile bölge ülkelerinin güvenliğini tehdit eden durumların önleneceği ifade edilmiş ayrıca ŞİÖ’nün ekonomik ve kültürel bir oluşum olmanın ötesinde güvenlik temalı bir örgüt olduğuna dikkat çekilmiştir. Rusya, Çin ve ŞİÖ’ye üye diğer devletlerin katılımıyla düzenlenen ortak tatbikatlar ile ŞİÖ’nün bölgedeki askeri anlamdaki işlevselliğini artırma çabasındadır. Örgüt Rusya’ya bölgesel düzeyde Batı’ya karşı kullanılabilecek alternatif bir güç niteliği taşımaktadır. 8-9 Haziran 2017 tarihlerinde Astana’da gerçekleştirilen ŞİÖ Devlet Başkanları Zirvesi’nde örgütün genişlemesi konusu gündemi oluşturmuş ve bu toplantıda Hindistan ile Pakistan örgütte tam üyelik hakkı elde etmiştir [83] [84] [85] ŞİÖ Orta Asya coğrafyasını tehdit eden sınır problemleri, etnik problemler, uyuşturucu kaçakçılığı, terörizm, ayrılıkçı ve aşırılıkçı hareketler gibi sorunların çözümünde önemli bir rol üstlenmesini sağlayacak ekonomik, demografik, askeri ve stratejik kaynak potansiyeline sahiptir. 30 milyon 189 bin metrekarelik bir coğrafya ve 1,5 milyar nüfusa sahip olan örgütün etkinliğini artıracak en önemli unsurlardan biri de nükleer güce sahip dokuz ülkeden dördünü (Çin, Rusya, Hindistan, Pakistan) sınırları içinde barındırmasıdır. Küresel bir güç olmak isteyen Rusya, örgüt aracılığı ile bölgedeki etkinliğini artırma ve jeopolitik varlığını güçlendirme niyetindedir. Örgüt bünyesinde çözülmesi ön planda tutulan sorunlara (terörizm, ayrılıkçı ve aşırılıkçı hareketler, sınır güvenliği…) karşı geliştirilen söylem ile Çeçenistan’a yapılan müdahaleyi meşrulaştırmayı ve uluslararası toplumun tepkisini azaltmayı amaçlamaktadır. İmzalanan anlaşmalar, kabul edilen bildiriler, düzenlenen tatbikatlar aracılığı ile öncelikli sorunlara ortak çözümler üretmeyi hedefleyen örgütün etkinliği potansiyelinin altında kalmaktadır. Bunun sebebi ise kurumsal yapısının henüz tamamlanmamış olması, uluslararası örgütlerle etkin bir işbirliğine gidilememesi, sağlam bir bütçesinin olmaması ve örgütte yetkin bürokratların görev almamasıdır. Örgütün mevcut potansiyeli doğru kullanıldığı zaman Orta Asya’nın NATO alternatifi önemli bir unsur haline gelecektir [86]

Türk Dünyası Kurumları

Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY)

Türkçe Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (TDİK-TÜRK Keneşi)

Uluslararası Türk Akademisi

  1. Özbekistan Ülke Künyesi, (t.y.), http://www.mfa.gov.tr/ozbekistan-kunyesi.tr.mfa
  2. Özbekistan, (t.y.), https://www.tbmm.gov.tr/kultursanat/yayinlar/yayin064
  3. Karaağaçlı, Abbas (2013), Ortadoğu’dan Orta Asya’ya Farklı Bir Bakış, 1. Baskı, İstanbul: Yeniyüzyıl Yayınları
  4. Çolpan Kavuncu, Ayşe (2015), Sosyal Dinamikler, Ed. Demirtepe, Turgut. Yılmaz, Murat. Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Yıllığı 2013, Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi, s.239
  5. Özbekistan’ın Siyasi Yapısı, (t.y.), https://turk-dunyasi.cokbilgi.com/ozbekistan-siyasi-yapisi/
  6. Çolpan Kavuncu, Ayşe (2015), Sosyal Dinamikler, Ed. Demirtepe, Turgut. Yılmaz, Murat. Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Yıllığı 2013, Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi, s.241
  7. Çolpan Kavuncu, Ayşe (2015), Sosyal Dinamikler, Ed. Demirtepe, Turgut. Yılmaz, Murat. Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Yıllığı 2013, Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi,s.241
  8. Toprak Karaman, Zerrin. Atak, Şermin (1997), ‘’ Özbekistan’da Yönetimin Yeniden Yapılanması’’, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, 1 (6), s.31-39, http://www.todaie.edu.tr/yayinlar/dergi_goster.php?kodu=1066&dergi=2
  9. Çolpan Kavuncu, Ayşe (2015), Sosyal Dinamikler, Ed. Demirtepe, Turgut. Yılmaz, Murat. Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Yıllığı 2013, Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi, s.242
  10. Çolpan Kavuncu, Ayşe (2015), Sosyal Dinamikler, Ed. Demirtepe, Turgut. Yılmaz, Murat. Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Yıllığı 2013, Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi, s.243-249
  11. Özbekistan Yeni Devlet Başkanı Belli Oldu’, (05.12.2016), https://www.birgun.net/haber-detay/ozbekistan-in-yeni-devlet-baskani-belli-oldu-138306.html
  12. Oğan, Gökçe (2016), ‘’ Kerimov: ‘Özbek tipi’ Demokrasinin Mimarı’’, http://www.aljazeera.com.tr/gorus/kerimov-ozbek-tipi-demokrasinin-mimari
  13. Ekonomi Bakanlığıa, https://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/ulkeler/ulke-detay/%C3%96zbekistan/html-viewer-ulkeler?contentId=UCM%23dDocName%3AEK-160702&contentTitle=D%C4%B1%C5%9F%20Ticaret&_afrLoop=15121701365103259&_afrWindowMode=0&_afrWindowId=6pubzt1c2&_adf.ctrl-state=mex7rmykz_286#!%40%40%3F_afrWindowId%3D6pubzt1c2%26_afrLoop%3D15121701365103259%26contentId%3DUCM%2523dDocName%253AEK-160702%26contentTitle%3DD%25C4%25B1%25C5%259F%2BTicaret%26_afrWindowMode%3D0%26_adf.ctrl-state%3Dmex7rmykz_290
  14. Karluk, Rıdvan, Gencer Hiç, Ayşen (2016), ‘’Orta Asya’da Oluşturulan Ekonomik ve Siyasi Entegrasyonlar Kapsamında Türkiye- Özbekistan İlişkileri’’, https://www.avekon.org/papers/1466.pdf
  15. Devlet Planlama Teşkilatı (2000), ‘’Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri ve Bölge Ülkeleri İlişkileri Özel İhtisas Komisyonu Raporu’’, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara
  16. Bulut, Cihan (2013), ‘’Azerbaycan’ın Piyasa Ekonomisine Geçiş Sürecinde Karşılaştığı Sorunlar ve Çözüm Arayışları’’, Sarı, A. Selahattin ve diğerleri (Ed.), International Conference on Eurasian Economies, (394-403)
  17. Aras, Osman Nuri (2005), Azerbaycan Ekonomisi ve Yatırım İmkanları, 1. Baskı, Bakü: TÜSİAB Yayınları
  18. DEİK (2012), ‘’Azerbaycan Ülke Bülteni’’, https://www.deik.org.tr/uploads/azerbaycan-ulke-bulteni.pdf
  19. Aras, Osman Nuri (2005), Azerbaycan Ekonomisi ve Yatırım İmkanları, 1. Baskı, Bakü: TÜSİAB Yayınları
  20. Aras, Osman Nuri (2005), Azerbaycan Ekonomisi ve Yatırım İmkanları, 1. Baskı, Bakü: TÜSİAB Yayınları
  21. Ekonomi Bakanlığı (2016a), https://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/ulkeler/ulke-detay/Azerbaycan/html-viewer-ulkeler?contentId=UCM%23dDocName%3AEK-159556&contentTitle=Genel%20Ekonomik%20Durum&_afrLoop=14754125710855848&_afrWindowMode=0&_afrWindowId=t61zpgwfo&_adf.ctrl-state=1d0zqppg3t_175#!%40%40%3F_afrWindowId%3Dt61zpgwfo%26_afrLoop%3D14754125710855848%26contentId%3DUCM%2523dDocName%253AEK-159556%26contentTitle%3DGenel%2BEkonomik%2BDurum%26_afrWindowMode%3D0%26_adf.ctrl-state%3D1d0zqppg3t_186
  22. Aras, Osman Nuri (2005), Azerbaycan Ekonomisi ve Yatırım İmkanları, 1. Baskı, Bakü: TÜSİAB Yayınları, s.245
  23. DEİK (2012), ‘’Azerbaycan Ülke Bülteni’’, https://www.deik.org.tr/uploads/azerbaycan-ulke-bulteni.pdf
  24. Ekonomi Bakanlığı (2016b), https://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/ulkeler/ulke-detay/Azerbaycan/html-viewer-ulkeler?contentId=UCM%23dDocName%3AEK-159558&contentTitle=Do%C4%9Frudan%20Yabanc%C4%B1%20Yat%C4%B1r%C4%B1mlar&_afrLoop=14754462371837162&_afrWindowMode=0&_afrWindowId=t61zpgwfo&_adf.ctrl-state=1d0zqppg3t_224#!%40%40%3F_afrWindowId%3Dt61zpgwfo%26_afrLoop%3D14754462371837162%26contentId%3DUCM%2523dDocName%253AEK-159558%26contentTitle%3DDo%25C4%259Frudan%2BYabanc%25C4%25B1%2BYat%25C4%25B1r%25C4%25B1mlar%26_afrWindowMode%3D0%26_adf.ctrl-state%3D1d0zqppg3t_235
  25. Ekonomi Bakanlığı (2016a), https://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/ulkeler/ulke-detay/Azerbaycan/html-viewer-ulkeler?contentId=UCM%23dDocName%3AEK-159556&contentTitle=Genel%20Ekonomik%20Durum&_afrLoop=14754125710855848&_afrWindowMode=0&_afrWindowId=t61zpgwfo&_adf.ctrl-state=1d0zqppg3t_175#!%40%40%3F_afrWindowId%3Dt61zpgwfo%26_afrLoop%3D14754125710855848%26contentId%3DUCM%2523dDocName%253AEK-159556%26contentTitle%3DGenel%2BEkonomik%2BDurum%26_afrWindowMode%3D0%26_adf.ctrl-state%3D1d0zqppg3t_186
  26. Aras, Osman Nuri (2005), Azerbaycan Ekonomisi ve Yatırım İmkanları, 1. Baskı, Bakü: TÜSİAB Yayınları, s.269-274
  27. DEİK (2012), ‘’Azerbaycan Ülke Bülteni’’, https://www.deik.org.tr/uploads/azerbaycan-ulke-bulteni.pdf
  28. Kurbanov, Tariyel (2012), ‘’Azerbaycan’da Milli Ekonomik Gelişmenin Yönleri’’, Karadeniz Araştırmaları, Sayı 34, s.39
  29. Kurbanov, Tariyel (2012), ‘’Azerbaycan’da Milli Ekonomik Gelişmenin Yönleri’’, Karadeniz Araştırmaları, Sayı 34, s.42
  30. Ekonomi Bakanlığı (2016c), https://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/ulkeler/ulke-detay/Azerbaycan/html-viewer-ulkeler?contentId=UCM%23dDocName%3AEK-159556&contentTitle=Genel%20Ekonomik%20Durum&_afrLoop=14755014970734402&_afrWindowMode=0&_afrWindowId=null&_adf.ctrl-state=1d0zqppg3t_336#!%40%40%3F_afrWindowId%3Dnull%26_afrLoop%3D14755014970734402%26contentId%3DUCM%2523dDocName%253AEK-159556%26contentTitle%3DGenel%2BEkonomik%2BDurum%26_afrWindowMode%3D0%26_adf.ctrl-state%3D1d0zqppg3t_340
  31. DEİK (2012), ‘’Azerbaycan Ülke Bülteni’’, https://www.deik.org.tr/uploads/azerbaycan-ulke-bulteni.pdf
  32. Kökböri, Erkin (2010), ‘’ Türkiye-Özbekistan ‘’İlişkileri ve de İşbirliğini Güçlendirmek’’, http://www.turansam.org/makale.php?id=1804
  33. ‘’Türkiye Özbekistan Siyasi İlişkileri’’, (2011a), http://www.mfa.gov.tr/turkiye-ozbekistan-cumhuriyeti-siyasi-iliskileri.tr.mfa
  34. Devlet Planlama Teşkilatı (2000), ‘’Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri ve Bölge Ülkeleri İlişkileri Özel İhtisas Komisyonu Raporu’’, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara
  35. Erdoğan, Hasan, Çolakoğlu, Selçuk, Bağımsızlığının İlk Yıllarında Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri İle İlişkileri, http://www.ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01/ERDO%C4%9EAN-Hasan-%C3%87OLAKO%C4%9ELU-Sel%C3%A7uk-BA%C4%9EIMSIZLI%C4%9EININ-%C4%B0LK-YILLARINDA-T%C3%9CRK%C4%B0YE-VE-T%C3%9CRK-CUMHUR%C4%B0YETLER%C4%B0-%C4%B0L%C4%B0%C5%9EK%C4%B0LER%C4%B0.pdf
  36. Yılmaz, Meşküre (2010), ‘’İnsan Hakları ve Türkiye Özbekistan İlişkileri’’, http://www.21yyte.org/tr/arastirma/ozbekistan/2010/09/30/5591/insan-haklari-ve-turkiye-ozbekistan-iliskileri
  37. Yılmaz, Meşküre (2010), ‘’İnsan Hakları ve Türkiye Özbekistan İlişkileri’’, http://www.21yyte.org/tr/arastirma/ozbekistan/2010/09/30/5591/insan-haklari-ve-turkiye-ozbekistan-iliskileri
  38. Adalet Bakanlığı, (t.y.), http://www.uhdigm.adalet.gov.tr/sozlesmeler/b%C3%BCrolardan%20gelen%20s%C3%B6zle%C5%9Fmeler/D%C3%BCzenlenen%20s%C3%B6zle%C5%9Fmeler/hukuk-ceza/%C3%96ZBEK%C4%B0STAN%20hukuk%20ceza.pdf
  39. Merdanoğlu, Süleyman (2008), ‘Türkiye Özbekistan Siyasi İlişkileri’, http://www.turansam.org/makale.php?id=106
  40. Ekenci, İlknur (2016), Bağımsızlıktan Günümüze Türkiye-Özbekistan ve Türkiye-Tacikistan İlişkileri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Galatasaray Üniversitesi: İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
  41. Merdanoğlu, Süleyman (2008), ‘Türkiye Özbekistan Siyasi İlişkileri’, http://www.turansam.org/makale.php?id=106
  42. Ekenci, İlknur (2016), Bağımsızlıktan Günümüze Türkiye-Özbekistan ve Türkiye-Tacikistan İlişkileri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Galatasaray Üniversitesi: İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
  43. Oğan, Gökçe (2016), ‘’ Kerimov: ‘Özbek tipi’ Demokrasinin Mimarı’’, http://www.aljazeera.com.tr/gorus/kerimov-ozbek-tipi-demokrasinin-mimari
  44. Yılmaz, Meşküre (2010), ‘’İnsan Hakları ve Türkiye Özbekistan İlişkileri’’, http://www.21yyte.org/tr/arastirma/ozbekistan/2010/09/30/5591/insan-haklari-ve-turkiye-ozbekistan-iliskileri
  45. ‘Özbekistan’la İnişli Çıkışlı İlişkiler’, (t.y.), http://www.aljazeera.com.tr/haber/ozbekistanla-inisli-cikisli-iliskiler
  46. ‘Özbekistan’ın Yeni Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’, 05.12.2016, http://ekoavrasya.net/Manset.aspx?pid=422&lang=TR
  47. Buluz, Necdet (2016), ‘Özbekistan Cumhurbaşkanını Seçiyor’, http://ekoavrasya.net/duyuru.aspx?did=230&Lang=TR
  48. ‘Özbekistan’da Mirziyoyev’in Cumhurbaşkanı Seçilmesi’, (05.12.2016),http://www.medyaradar.com/ozbekistanda-mirziyoyevin-cumhurbaskani-haberi-538579
  49. Nogayeva, Ainur (2011), ‘‘Orta Asya’da ABD, Rusya, Çin: Stratejik Denge Arayışları’’ ,Ankara:USAK Yayınları
  50. Cafersoy, Nazım, ‘’Bağımsızlık Sonrası Rusya-Özbekistan İlişkileri’’, (t.y.), https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=357804&/Ba%C4%9F%C4%B1ms%C4%B1zl%C4%B1k-Sonras%C4%B1-Rusya-%C3%96zbekistan-%C4%B0li%C5%9Fkileri-/-N%C3%A2z%C4%B1m-Cafersoy
  51. ’Orta Asya: Büyük Oyunun Yeni Aşaması’’, (25.09.2013), http://politikaakademisi.org/2013/09/25/orta-asya-buyuk-oyunun-yeni-asamasi/
  52. Nogayeva, Ainur (2011), ‘‘Orta Asya’da ABD, Rusya, Çin: Stratejik Denge Arayışları’’ ,Ankara:USAK Yayınları
  53. Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU
  54. Nogayeva, Ainur (2011), ‘‘Orta Asya’da ABD, Rusya, Çin: Stratejik Denge Arayışları’’ ,Ankara:USAK Yayınları
  55. Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU
  56. Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU
  57. Barut, Evren (2010), ‘’ Orta Asya’da Küresel Güç Olarak Rusya’nın Yeniden Yükselişi’’,https://www.academia.edu/1993719/Orta_Asyada_Rusyan%C4%B1n_Yeniden_Y%C3%BCkseli%C5%9Fi
  58. Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU
  59. Nogayeva, Ainur (2011), ‘’ Orta Asya’da ABD, Rusya, Çin Stratejik Denge Arayışları’’, 1. Baskı, Ankara:USAK Yayınları
  60. Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU
  61. Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU
  62. Cafersoy, Nazım, ‘’Bağımsızlık Sonrası Rusya-Özbekistan İlişkileri’’, (t.y.), https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=357804&/Ba%C4%9F%C4%B1ms%C4%B1zl%C4%B1k-Sonras%C4%B1-Rusya-%C3%96zbekistan-%C4%B0li%C5%9Fkileri-/-N%C3%A2z%C4%B1m-Cafersoy
  63. ‘’Orta Asya: Büyük Oyunun Yeni Aşaması’’, (25.09.2013), http://politikaakademisi.org/2013/09/25/orta-asya-buyuk-oyunun-yeni-asamasi/
  64. Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU
  65. Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU
  66. Nogayeva, Ainur (2011), ‘‘Orta Asya’da ABD, Rusya, Çin: Stratejik Denge Arayışları’’ ,Ankara:USAK Yayınları
  67. Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU
  68. Nogayeva, Ainur (2011), ‘‘Orta Asya’da ABD, Rusya, Çin: Stratejik Denge Arayışları’’ ,Ankara:USAK Yayınları
  69. Cafersoy, Nazım, ‘’Bağımsızlık Sonrası Rusya-Özbekistan İlişkileri’’, (t.y.), https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=357804&/Ba%C4%9F%C4%B1ms%C4%B1zl%C4%B1k-Sonras%C4%B1-Rusya-%C3%96zbekistan-%C4%B0li%C5%9Fkileri-/-N%C3%A2z%C4%B1m-Cafersoy
  70. Aliyev, Bayram, ‘’ Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri’’, (20.07.2016), http://www.bilgesam.org/incele/2490/-rusya-nin-orta-asya-daki-askeri-usleri/#.Wk1ZK1Vl_IU
  71. Nogayeva, Ainur (2011), ‘‘Orta Asya’da ABD, Rusya, Çin: Stratejik Denge Arayışları’’ ,Ankara:USAK Yayınları
  72. İşyar, Göksel (2013), ‘’Avrasya ve Avrasyacılık’’, 2. Baskı, Bursa: Dora Yayınları, s.177
  73. Barut, Evren (2010), ‘’ Orta Asya’da Küresel Güç Olarak Rusya’nın Yeniden Yükselişi’’,https://www.academia.edu/1993719/Orta_Asyada_Rusyan%C4%B1n_Yeniden_Y%C3%BCkseli%C5%9Fi
  74. Somuncuoğlu, Anar, ‘’ Rusya’nın Orta Asya İlişkilerinde Kolektif Güvenlik ‘’, (05.01.2011), http://www.21yyte.org/tr/arastirma/orta-asya-arastirmalari-merkezi/2011/01/05/6053/rusya-orta-asya-iliskilerinde-kolektif-guvenlik
  75. Erol, Mehmet Seyfettin ve Demir, Sertif (2013), ‘’Rusya Federasyonu’nun Orta Asya Politikaları’’, Sezgin Kaya (Ed.), Rusya’nın Doğu Politikası, 1. Baskı içinde (311-349), Bursa: Ekin Basın Yayın Dağıtım
  76. Somuncuoğlu, Anar, ‘’ Rusya’nın Orta Asya İlişkilerinde Kolektif Güvenlik ‘’, (05.01.2011), http://www.21yyte.org/tr/arastirma/orta-asya-arastirmalari-merkezi/2011/01/05/6053/rusya-orta-asya-iliskilerinde-kolektif-guvenlik
  77. Erol, Mehmet Seyfettin ve Demir, Sertif (2013), ‘’Rusya Federasyonu’nun Orta Asya Politikaları’’, Sezgin Kaya (Ed.), Rusya’nın Doğu Politikası, 1. Baskı içinde (311-349), Bursa: Ekin Basın Yayın Dağıtım
  78. http://politikaakademisi.org/2012/06/09/sanghay-isbirligi-orgutu/
  79. Erol, Mehmet Seyfettin (2004), ‘’Orta Asya’da Güvenlik Sorunları’’, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 1 (1). Erol, Mehmet Seyfettin ve Demir, Sertif (2013), ‘’Rusya Federasyonu’nun Orta Asya Politikaları’’, Sezgin Kaya (Ed.), Rusya’nın Doğu Politikası, 1. Baskı içinde (311-349), Bursa: Ekin Basın Yayın Dağıtım
  80. Erol, Mehmet Seyfettin ve Demir, Sertif (2013), ‘’Rusya Federasyonu’nun Orta Asya Politikaları’’, Sezgin Kaya (Ed.), Rusya’nın Doğu Politikası, 1. Baskı içinde (311-349), Bursa: Ekin Basın Yayın Dağıtım
  81. Kamalov, İlyas (2011), Türk Cumhuriyetleri'nin Bağımsızlıklarının 20. Yılında Rusya'nın Orta Asya Politikaları, Yayın No:2, Ankara: SFN Tasarım-Baskı
  82. Dışişleri Bakanlığı (2011), http://www.mfa.gov.tr/sanghay-isbirligi-orgutu.tr.mfa
  83. Dışişleri Bakanlığı (2011), http://www.mfa.gov.tr/sanghay-isbirligi-orgutu.tr.mfa
  84. Adıbelli, Barış (2008), ‘’Avrasya Jeopolitiğinde Büyük Oyun’’, 1. Baskı, İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık
  85. Kamalov, İlyas (2011), Türk Cumhuriyetleri'nin Bağımsızlıklarının 20. Yılında Rusya'nın Orta Asya Politikaları, Yayın No:2, Ankara: SFN Tasarım-Baskı
  86. Aydın, Aydın (2016), ‘’Orta Asya’daki Güvenlik Sorunlarının Çözümünde Şangay İşbirliği Örgütü’nün Etkinliği’’, International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume, 11(1), s.148-158