Realizm

TUİÇ Sözlük sitesinden
Rabiagizem (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 01.19, 27 Eylül 2020 tarihli sürüm (→‎Selin Dikmen)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Temel Aktörler, Kavramlar ve Temel Varsayımlar

Realizm'de Dört Temel Önerme

1) Büyük güçler, dünya siyasetinin ana aktörleridir ve anarşik bir sistemde yer almaktadırlar. Devletler arasındaki ilişkileri kontrol edecek yüksek bir otorite yoktur ve bu da uluslararası sistemde anarşiye yol açar. [1]

2) Devletlerin amacı hayatta kalmaktır. Devletler, bölgesel bütünlüklerini ve siyasi iç düzenini koruma çabasındadır.[2]

3) Devletler, hayatta kalma olasılıklarını maksimize edecek stratejiler üretebilen rasyonel aktörlerdir.[3] Kendi çıkarları için hareket ederler.

4) Tüm devletler, biraz saldırgan askeri güç kapasitesine sahiptir.[4] Diğer bir değişle, her devlet, komşusuna bir miktar zarar verme gücüne sahiptir.

Realizm'de Güç Kavramı

Güç kavramı realistlerin aralarında bile tanımlama farklılıkları içeren bir kapsama sahiptir. Bazı realistler kavramı askeri, ekonomik, teknolojik, diplomatik ve diğer tüm alanlardaki imkanların toplamı olarak görürken; diğer realistler başka devletler karşısında göreceli olarak güç hesaplaması yapmaktadır. İçeriksel farklılıklara karşın kavramın sahip olduğu ortak yaygın tanım, bir devletin imkanları, imkanlarını kullanma isteği ve bu sayede diğer devletler üzerinde kurduğu kontrol ve etkidir.

Devletin güç bileşenlerinin unsurları nüfus, sanayileşme seviyesi, bilimsel ve teknolojik gelişmeler, ekonomik refah, askeri üstünlük, vb. alanlardır. Güç göstergeleri ise; savunma harcamaları, askeri personel sayısı, üretilen demir ve çelik oranı (askeri sektörün iki önemli maddesi olması nedeniyle demir ve çelik önemlidir), büyüme oranı ve bu orandaki genç nüfus sayısının artışı, Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) benzeri değerlere bakılarak ölçülmektedir. [5]

Klasik Realizm

Realizm, 2500 yıla dayanan bir düşünce birliğidir. Bu geleneğin baş düşünürleri olan Thucydides, Niccolo Machiavelli, Carl von Clausewitz ve Hans J. Morgenthau yerel, bölgesel ve uluslararası düzeylerde düzen, adalet ve değişim sorunlarıyla ilgilendiler. [6]

Realizm, insanların bencillik, güç ve iktidar hırsıyla hareket ettiğini savunur. Devlet realistler için önemlidir ve öncelik ulusal çıkar olmalıdır. Realizm, devletlerin güvenliğine odaklanır. Realizmin teorik çerçevesi içinde güvenlik, askeri güç ve devletler arasında iktidar dağılımı konuları altında değerlendirilmiştir.

Uluslararası sistemde, devletler kendi güvenliğini sağlamak zorundadır. Realistler, her devlet aktörünün kendi refahını ve hayatta kalmasını sağlamaktan sorumlu olduğunu savunurlar. Devletlerin hayatta kalması askeri yeteneklere ve diğer devletlerle ittifaklara bağlıdır. [7] Ancak devletler zorunda kalmadıkça işbirliği yapmaz, realist devletler kısa vadeli ittifaklar yapar. Çünkü realistler için her devletin çıkarları önemlidir ve her devlet potansiyel olarak birbirinin düşmanıdır.

Realistlere göre, uluslararası ilişkilerin temeli güç mücadelesidir. Güç, diğer devletlere göre yetenek olarak tanımlanır. [8] Devletlerin neden gücü istediği sorusuna ise realistler, insan doğasından kaynaklı olduğu cevabını verirler. [9] Ayrıca devletin güvenliğinin güç faktörlerine bağlı olduğu bu sistemde güvenlik, askeri gücün maksimize edilmesiyle sağlanmaktadır.

Liderlerin güvenliği sağlama amacıyla hareket etmeleri uluslararası tansiyonu yükseltir. Morgenthau güç dengesinin savaşların önüne geçemese de büyük, küçük devletlerin oluşumunu engellediğini savunur. [10]

Neo-Realizm

Neo-Realizm, klasik realizme benzemekle birlikte uluslararası sisteme yaptığı vurgu ile öne çıkmaktadır. Klasik realizm, çatışmacı ve bencil olan insan doğasının, sistemdeki çatışmaların ve savaşların temeli olarak alırken, yapısal realizm (neo-realizm), çatışmalarının nedenini uluslararası sistemin anarşik yapıdan kaynaklandığını savunmaktadır. Klasik realistler gücü askeri imkanlarla değerlendirirken neorealistler buna bir ekonomik bakış açısı getirmişlerdir. Devletler, askeri güç inşa etmeyi sağlayan sosyo-ekonomik bütünleştiricileri ifade eden ikinci tür gizli güce (latent power) sahiptir.[11] Bu güç (latent power), devletin zenginliğine ve nüfusuna bağlıdır. Büyük güçler askeri kuvvetler için paraya, teknolojiye ve personele ihtiyaç duyarlar.

Bu kuramın önemli temsilcilerinden biri Kenneth Waltz'dur. Waltz 1959'da ele aldığı ünlü çalışması olan Man, the State and War'da realizme 3 bakış açısı sunmuştur;

1. Savaşlar insanların doğasından kaynaklanır.

2. Savaşlar devletlerin doğasından kaynaklanır.

3. Savaşlar uluslararası sistemin anarşik yapısından kaynaklanır.

Bu analizinin ardından anarşik sistemi, çatışmaların asıl sebebi olarak ele almıştır. Anarşik sistemde devletler hayatta kalmak için mücadele etmektedir. Temel amaçları güç elde etmek değil, hayatta kalmaktır. Burada güç yalnızca araç konumundadır. Çünkü anarşik sistemde saldırgan devletleri durduracak bir otorite yoktur. Bu nedenle hayatta kalma ancak öz-yardım (self-help system) sistemi ile mümkündür. Waltz, mevcut anarşik yapının devletlerin davranışlarından etkilendiğini ve benzer şekilde devletlerin davranışlarının uluslar arası yapıyı etkilediğini savunur [12].

Savunmacı Realizm ve Saldırgan Realizm

Devletler ne kadar gücü kontrol etmesi gerektiği konusunda, neo-realistler arasında anlaşmazlıklar bulunmaktadır. Bu, devletin sahip olması gereken iktidar konusunda farklı görüşlere sahip olmasına yol açar. Ancak ortak kanaat, devletin kendisini korumak için yeterli güce sahip olması gerektiğidir, çünkü büyük güçleri içeren uluslararası bir sistemde bir devletin diğerine saldırmayacağı kesin değildir.

Savunmacı realistlere göre, devletler gücü maksimize etmemelidir. Çünkü, devlet çok fazla güç kazanırsa, devlet sistem tarafından cezalandırılacaktır.[13] Saldırgan realistler ise, devletlerin güçlerini maksimize etmesi gerektiğini ve egemen devlet olmayı hedeflemelerini savunur, çünkü bu hayatta kalmayı garantilemenin en iyi yoludur.[14] Çünkü, dengeleme etkisizdir ve saldırganlık yaratır.

Realizm'de Sistem

Realistler arasında uzun süredir devam eden bir tartışma; iki kutupluluğun çok kutupluluktan daha fazla savaşa eğilimli olup olmadığıdır. Waltz, sistem kutupluluğunu da ele almış ve iki kutuplu ve çok kutuplu sistemi birbirinden ayırmıştır. Ona göre, iki kutuplu sistem daha dengeli, barış ve güvenlik bağlamında daha garanti olduğu için tercih edilen sistemdir [15].

Realistlere göre, çok kutuplu sistemde büyük güçlerin savaşması için daha fazla ortam vardır. Çünkü, çok kutuplulukta üç ve üzeri sayıda büyük güç, tek kutuplulukta ise iki büyük güç mevcuttur. Bu durum, ekonomik ve askeri gücü ve nüfusu yüksek olan ikiden fazla büyük güç olması anlamına gelmektedir. 1648 yılından İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar olan süreç çok kutuplu kabul edilirken, Soğuk Savaş dönemi tek kutuplu kabul edilmektedir. [16] Buradan, iki kutuplu dönemin daha barışçıl olduğu söylenebilir.

Entellektüel Öncüler ve Etkileri

Thucydides

Niccolò Machiavelli

Thomas Hobbes

Hans Morgenthau

Önemli Kişiler

Selin Dikmen

lhdfskjhdsfa

Begüm

Gizem

Hazırlayan: Selin Dikmen

  1. Dunne, T., Kurki, M., ve Smith S. (2007) Structural Realism. International Relations Theories: Discipline and Diversity. Oxford University Press. 77-93. Erişim Tarihi: 21.09.2020
  2. Dunne, T., Kurki, M., ve Smith S. (2007) Structural Realism. International Relations Theories: Discipline and Diversity. Oxford University Press. 77-93. Erişim Tarihi: 21.09.2020
  3. Dunne, T., Kurki, M., ve Smith S. (2007) Structural Realism. International Relations Theories: Discipline and Diversity. Oxford University Press. 77-93. Erişim Tarihi: 21.09.2020
  4. Dunne, T., Kurki, M., ve Smith S. (2007) Structural Realism. International Relations Theories: Discipline and Diversity. Oxford University Press. 77-93. Erişim Tarihi: 21.09.2020
  5. Viotti, P.R. & Kauppi, M. V. (2016). Uluslararası İlişkiler Teorisi. Çev. Metin Aksoy. Nobel Yayıncılık
  6. Dunne, T., Kurki, M., ve Smith S. (2007) Classical Realism. International Relations Theories: Discipline and Diversity. Oxford University Press. 59-76. Erişim Tarihi: 21.09.2020
  7. Dunne, T., Kurki, M., ve Smith S. (2007) Classical Realism. International Relations Theories: Discipline and Diversity. Oxford University Press. 59-76. Erişim Tarihi: 21.09.2020
  8. Lebow, R.N. (1994) The long peace, the end of the cold war, and the failure of realism. International Organization. 249-277. Erişim Tarihi: 21.09.2020
  9. Dunne, T., Kurki, M., ve Smith S. (2007) Structural Realism. International Relations Theories: Discipline and Diversity. Oxford University Press. 77-93. Erişim Tarihi: 21.09.2020
  10. Dunne, T., Kurki, M., ve Smith S. (2007) Classical Realism. International Relations Theories: Discipline and Diversity. Oxford University Press. 59-76. Erişim Tarihi: 21.09.2020
  11. Dunne, T., Kurki, M., ve Smith S. (2007) Structural Realism. International Relations Theories: Discipline and Diversity. Oxford University Press. 77-93. Erişim Tarihi: 21.09.2020
  12. Çekiçel, A. Neorealizm ile Realizmin güç va anarşi kavramları açısından karşılaştırılması. Academia.
  13. Dunne, T., Kurki, M., ve Smith S. (2007) Structural Realism. International Relations Theories: Discipline and Diversity. Oxford University Press. 77-93. Erişim Tarihi: 21.09.2020
  14. Dunne, T., Kurki, M., ve Smith S. (2007) Structural Realism. International Relations Theories: Discipline and Diversity. Oxford University Press. 77-93. Erişim Tarihi: 21.09.2020
  15. Tezel, E. (2014). Kenneth Waltz ve Neorealizm. TUİÇ Akademi
  16. Dunne, T., Kurki, M., ve Smith S. (2007) Structural Realism. International Relations Theories: Discipline and Diversity. Oxford University Press. 77-93. Erişim Tarihi: 21.09.2020