Johnson Mektubu

TUİÇ Sözlük sitesinden
Sema.aktaş (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 04.46, 9 Mart 2018 tarihli sürüm
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

5 Haziran 1964'te Başkan Johnson Başbakan İnönü'ye Kıbrıs sorunuyla ilgili kapsamlı bir mektup gönderdi. Türkiye kamuoyu mektubun gönderildiğini 6 Haziran'da Beyaz Saray'dan yapılan bir açıklamayla öğrendiyse de, mektubun içeriği hakkında ayrıntılı bilgi verilmiyor, sadece İnönü'nün Washington'a davet edildiği bildiriliyordu. İçeriği uzun süre sır olarak saklanan Johnson Mektubu ancak 1,5 yıl sonra, 13 Ocak 1966'da Hürriyet Gazetesi sızdırılarak yayınlanacaktır.

Johnson, "(...)Türkiye hükümeti'nin Kıbrıs'ın bir kısmını askeri kuvvetle işgal etmek üzere müdahalede bulunmayı karar vermeyi tasarladığı hakkında Büyükelçi Hare aracılığıyla sizden ve Dışişleri Bakanınızdan aldığım haber beni ciddi surette endişeye sevk etmektedir. En dostane ve açık şekilde belirtmek isterim ki, geniş çapta sonuçlar doğurabilecek böyle bir hareketin Türkiye tarafından izlenmesini, hükümetinizin bizimle önceden tam bir danışmada bulunmak yönündeki taahhüdü ile uzlaşır bulmuyorum. Büyükelçi Hare görüşlerimi öğrenmek üzere kararınızı birkaç saat ertelemiş olduğunuzu bana bildirdi(...)" cümleleriyle başladığı muhtıra niteliğindeki mektubunda özetle şu konuları vurgulamaktaydı:

1) ABD yıllar boyunca Türkiye'nin en sağlam bir müttefiki olmuştur. Türkiye ABD'ye danışmadan böyle bir karar almamalı ve uygulamamalıdır. 2) Türkiye Garanti Anlaşmasına dayanarak, Kıbrıs'a bir müdahalede bulunabileceğine inanmaktadır. Fakat bu, garanti anlaşması tarafından men edilen bir yöntem olan taksimin gerçekleşmesine yol açacaktır. Türkiye Garanti Anlaşmasına taraf olan diğer devletlerle görüşme imkanlarını tüketmeden, müdahalede bulunmamalıdır. 3) Müdahale iki NATO üyesi olan Türkiye ile Yunanistan arasında bir çatışmaya yol açacaktır. Böyle bir çatışma NATO tarafından hiç istenmemektedir. İki ülke de NATO'ya katılmakla bir daha savaşmayacaklarını kabul etmişlerdir. 4) "(...)Türkiye tarafından Kıbrıs'a yapılacak askeri bir müdahale SSCB'nin soruna doğrudan doğruya karışmasına neden olabilir. NATO [müttefikleri] tam rıza ve muvaffakat[ları] olmadan Türkiye'nin girişeceği bir harekat sonucunda ortaya çıkacak bir SSCB müdahalesine karşı Türkiye'yi savunmak yükümlülükleri olup olmadığını müzakere etmek fırsatını [bulamamışlardır](...)" Yani böyle bir durumda NATO ülkeleri Türkiye'yi savunmak yükümlülüğü altına girmeyebilirler. 5) Türkiye'nin tek taraflı müdahalesi BM'nin sürdürdüğü arabuluculuk çabalarını da sekteye uğratacaktır. 6) "(...)Türkiye ile [ABD arasında] mevcut Temmuz 1947 tarihli anlaşmanın 4. maddesi gereğince, askeri yardımın, veriliş amaçlarından ayrı gayelerde kullanılması için [Türk hükümetinin] ABD'nin muvaffakatini alması gerekmektedir(...) Mevcut koşullar altında Türkiye'nin Kıbrıs'a yapacağı bir müdahalede Amerika tarafından sağlanmış olan askeri malzemenin kullanılmasına ABD muvaffakat.(...)" etmemektedir. 7) Başbakan İnönü'nün, tasarladığı müdahaleyi gerçekleştirmeden önce Washington'da Başkan Johnson'la görüş alışverişinde bulunması memnuniyetle karşılanacaktır. [1]


  1. ORAN Baskın, Türk Dış Politikası, 2016, s.686