Hukuk Kuralları ile Din Kuralları Arasındaki İlişki

TUİÇ Sözlük sitesinden
Amaliyarizayeva (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 21.01, 10 Şubat 2018 tarihli sürüm ("Din, evreni yaratan ve yöneten insanüstü ilahi bir varlığa inanmayı ve ona ibadet etmeyi emreder. İnsanların Tanrı ile olan ilişkilerini düzenler...." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
(fark) ← Önceki hâli | Güncel sürüm (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Din, evreni yaratan ve yöneten insanüstü ilahi bir varlığa inanmayı ve ona ibadet etmeyi emreder. İnsanların Tanrı ile olan ilişkilerini düzenler. Bununla beraber, bütün dinler insanların sadece Tanrı ile olan ilişkilerini değil, insanlar arasındaki ilişkileri de düzenleyen hükümleri (emir ve yasaklar) içerir. Bir diğer deyişle, dinler hem uhrevi (öteki alem) hem de dünyevi ilişkileri düzenler. Din kuralları kişiler arasındaki ilişkilerde bazı kurallara uyulmasını istemesi bakımından, hukuk kurallarıyla benzerlik gösterirler.

İslam hukukunu, İslam dininin kaynaklarından arayıp, İslamiyet esaslarına göre kuran bilime İlm-i Fıkıh denir. Fıkıh ilminin belirlediği hukuk kurallarının bütünü de şeriatı oluşturur. Örnek: hırsızlık, adam öldürme, zina din kurallarınca yasaklanmıştır. Aynı şekilde hukuk kuralları da bu tip davranışları hukuka aykırı davranışlar olarak kabul etmiştir.

Laik hukuk düzenlerine, hukuk kuralları ile din kuralları arasında yollama biçiminde bir ilişki yoktur.

29 Ekim 1923 günü TBMM tarafından kabul edilmiş olan Cumhuriyeti ilan eden 364 sayılı Kanun'un 2. maddesinde "Türkiye Devletinin dini, din-i islamdır." denmektedir. 20 Nisan 1340 (1926) tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun 2. maddesinde de aynı kural tekrarlanmıştır. Bu hüküm 10 Nisan 1928 tarihli ve 1222 sayılı Kanun ile Türk Anayasası'ndan çıkarılmıştır. 5 Şubat 1937 tarihli ve 3115 sayılı Kanun ile Anayasa'nın 2. maddesiyle "laiklik ilkesi" benimsenmiştir. Aynı kural, 1961, 1982 tarihli Anayasalarında da muhafaza edilmiştir.

1926 tarihinde kabul edilen Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu, Türkiye'de dinsel hukuk düzeninden, laik hukuk düzenine geçişi sağlayan Kanunlar arasında çok önemli bir yeri işgal etmektedir.

Medeni Kanunu'nda din ile ilgili hükümlere yer verilmiştir. Bunun amacı din kurallarının hukuka aktarılması değil, dini inanç özgürlüğünün[1] kuvvetlendirilmesidir. Örnek: TMK md. 143 "...evlendirmenin geçerli olması dini merasim yapılmasına bağlı değildir."[2] Örnek: TMK md. 341 "...ergin dinini seçmede özgürdür."[3]

  1. Dini inanç özgürlüğü, 1982 tarihli Anayasa'nın 24. maddesinde düzenlenmiştir. Aynı kural 20.09.1972 tarihli ve 1488 sayılı Kanunla 1961 tarihli Anayasa'nın 19. maddesinde de yer almıştır.
  2. Türk Medeni Kanunu 142. madde
  3. Türk Medeni Kanunu 341. madde