31 Mart Azerbaycan Soykırımı

TUİÇ Sözlük sitesinden
Dilek Keçeci (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 23.16, 30 Mart 2021 tarihli sürüm
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
Azerbaijan Flag.jpg

Bolşevik Rusya ve Ermeni çeteleri tarihin en kanlı katliamlarından birine 1918 yılında Azerbaycan'da imza atmıştır. Bu katliamda Azerbaycan coğrafyasında yaşayan binlerce Türk ve Müslüman insan öldürülmüştür. Bu katliamı Ermeni çetelerin yaptığı bilinse de onları ardından destekleyen büyük bir güç olarak Bolşevik Rusya yer almaktaydı. Amaç, Azerbaycan’ın zengin petrol kaynaklarını ele geçirmek ve Azerbaycan üzerinden Akdeniz'e inebilmekti. Mart Olayları olarak da bilinen bu kanlı soykırım Mart ayında Bakü'de gerçekleşen gelişmeler neticesinde bu adı almıştır.

31 Mart Olayları’nın Arka Planı

1917 senesinde Vladimir İlyiç Lenin önderliğindeki Bolşevikler geçici hükümeti devirmişler ve Sovyetler’in kuruluşuna yol açmışlardır. Bolşevikler 1917 yılında iktidara geldiklerinde ‘‘ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı’’ (self determinasyon) görüşüne saygılı olduklarını belirtmekteydiler. Buna rağmen, 1920’li yıllara gelindiğinde, ulusların sadece Sosyalizmi seçmeleri şartıyla bu hakka sahip olabilecekleri ilan edilmiştir.[1] Bolşeviklerin benimsediği bu politikanın temelinde sömürge sistemini yeniden günışığına çıkarmayı hedeflediği görülmektedir.

Ekim Devrimi sonrasında iktidara gelen Bolşevikler Bakü Sovyeti’nin yönetimini ele geçirmiştir. Fakat, Azerbaycan’ın bazı bölgelerinde ve Güney Kafkasya’da bu yönetim kabul edilmemiş, karşı çıkılmıştır. Bolşevikler’in bu bölgelerdeki en büyük muhalifleri Müsavat, Menşevik ve Taşnak Partileri idi. Bu partiler işbirliği yaparak Özel Kafkasya Komitesi’ni kurdular. 1917 yılında bu komitenin girişimleri sonucunda Güney Kafkasya’da bir konferans düzenlendi ve bu konferansta Menşevikler, Müsavatçılar, Taşnaklar ve Eserler Bolşevik Rusya egemenliğini kabul etmediklerini ilan etmişlerdir. Buna ek olarak, komitenin Kurucu Meclisi tarafından Azerbaycan ve Kafkasya’daki egemenlik sorunu çözülene kadar bölgenin yönetimi için Kafkasya Hükümeti’nin kurulmasına karar verildi. 1917 yılının sonlarına gelindiğinde Kafkasya Hükümeti’ni temsil eden Kafkasya Komiserliği kurulmuştur. Bu komiserlik ilk başta Bolşevik yönetimini kesin bir dille reddetmiş olsalar da bağlarını hiçbir zaman koparmadılar ve Rusya İmparatorluğu’nun bir birimi olduklarını dolaylı olarak kabul ettiler. Kurucu Meclis faaliyete başlayana kadar Kafkasya Komiserliği Kafkasya’yı yönetecekti.

18 Ocak 1918 tarihinde Bolşevikler Kurucu Meclisi feshetti. Kafkasya Komiserliği ise Rusya’ya olan bağlılığını bildirmenin yanı sıra Bolşevikler ile olan ilişiğini de kesme kararı aldı. Bolşevikler’in gerçek planlarının farkına varan Kafkasya Komiserliği 1918 yılında Tiflis’te bir toplantı düzenledi. Toplantıda yerel bölglerin yönetimiyle ilgili sorunlar konuşulurken toplantı sonucunda varılan karar, Kafkasya Hükümeti’nin oluşturulmasıydı. Hali hazırda kurulu olan Kafkasya Komiserliği’nin hiçbir etkinliği kalmaması üzerine de komiserlik kendi kendini feshetmiştir. Kafkasya’dan Rusya Kurucu Meclisi’ne seçilmiş olan milletvekilleri Kafkasya Seymi’nin kuruluşunu ve bölgede yönetici rol üstlenmesini onaylamışlardır. Kafkasya Seymi üç milletten (Gürcüler, Azerbaycanlılar ve Ermeniler) oluşmaktaydı ve fiili olarak bağımsız hareket etmekteydiler. Bu milletler, kendi çıkarları doğrultusunda planlar yapmaya ve bu doğrultuda hareket etmeye başladılar. Bu sebepten dolayı üçünün de çıkarları zaman içinde çatışmaya başlamıştı. Mevcut siyasi düzende yeteri kadar güçlü olmayan bu üç millet de kendisi için müttefik devlet arayışına girmişlerdir.

Neden Azerbaycan?

19. yüzyıl sonlarında Azerbaycan’ın en gelişmiş şehirlerinden biri olan Bakü, Kafkaslar için gerek sanayi gerekse de petrol açısından büyük önem arz etmekteydi. Bakü’deki petrol rezervleri tüm dünyanın yanı sıra yanı başında bulunan Rusya’nın dikkatini çekmekteydi. Ekim Devrimi gerçekleştiğinde Bolşevik Rusya, Bakü’de iktidarı ele geçirmesine rağmen Azerbaycan’ın geri kalan bölgelerinde iktidarı ele geçirememişti. Bu sebeptendir ki Azerbaycan’ı kendileri için hedef seçmişlerdir. Lenin, Kafkaslar’ın tamamının Bolşevikler’e ait olmasına istemiştir. Bu arzusunu gerçekleştirebilmek için Ermeni Stepan Şaumyan’ı Aralık 1917’de “Kafkaslar’ın olağanüstü komiseri” olarak atamıştır. Ayrıca Türkleri temsil eden Musavat Partisi’nin bölgede otoritesinin artması Bolşevikleri ve onlarla işbirliği yapan Ermeni Taşnakları korkutmaya başlamıştı. 1917 yılının sonunda Bakü Konseyi’nde yapılan seçimler sonucunda Musavat Partisi oyların %40’ını, Bolşevikler ise %14’ünü almıştır. Seçimin sonuçları ortamın daha da gerginleşmesine sebebiyet vermiştir. [2]

Mart Olayları’nın Başlangıcı

1918 yılının başında Lenin ve Stalin’in ortak kararı olan 13 numaralı kararname ile Kafkaslar’da Sovyetleştirme projesinin başlangıcı verilmiş oldu. 22 Ocak 1918’de Tiflis’e gelen Stepan Şaumyan, tüm Kafkasya’nın sovyetleştirilmesi gerektiğini açıklamıştır. Bu açıklama sonrasında Şaumyan ve arkadaşlarından ülkeyi terketmeleri istenmiştir. Bu esnada Azerbaycan bağımsızlık için mücadele etmekteydi. Tiflis’ten sonra Bakü’ye geçen Şaumyan ise burada bağımsızlık mücadelelerine engel olmak için çalışmıştır. Bu uğraşlarının sonucu “31 Mart Azerbaycan Soykırımı”na neden olmuştur. [3] Hali hazırda Bolşevikler tarafından desteklenen Şaumyan, bu desteği arkasına almışken asırlardır hayalleir olan “Büyük Ermenistan” devletini kurmak için de çalışmaktaydı. Bu soykırım öncesinde Bakü’den giden Rus askerilerinin geride bıraktığı silahlar Şaumyan tarafından Ermeni askerlere verilmiştir. Bunun yanı sıra, Ermeni askerler Bolşevikler tarafından da desteklenmekteydiler. Yeteri kadar silah ve para ile donatılan Ermeni askerler, Azerbaycan Türkü askerlerine göre oldukça avantajlı konumdaydılar. Ermeniler hazır olduklarında şehri yağmalamaya ve insanları katletmeye başladılar. Ele geçirdikleri tüm silahlara ve yağmaladıkları evlerdeki eşyalara el koyuyorlardı. 30 Mart’ta başlayan bu katliam, 1 Nisan günü yeni oluşturulmuş olan Bolşevik-Ermeni birlikleri tarafından devam ettirilmiştir. O günlerde Bakü'de olan İngiltere Konsolosu Mc Donel belirtmiştir ki, şehirde cesetlerden başka Müslüman kalmamıştı. [4] Aynı yılın Temmuz ayında kurulmuş Olağanüstü Tahkikat Komisyonu'nun topladığı belgelerde gösteriliyor ki, iyi silahlanmış ve eğitilmiş Ermeni askerleri Müslümanların evlerine giriyor, evdekileri katlediyor, onları hançer ve süngü ile doğruyor, çocukları yanan evlerin içine atıyor, 3-4 günlük çocukları süngülerin ucuna takıyorlardı. [5] Azerbaycan halkının mağruz kaldığı bu soykırım sadece Bakü ile sınırlı kalmayıp Nisan ayından sonra diğer bölgelerde de baş göstermiştir (Şamahı, Küba, Gence, Lenkaran, Zengezur, Nahçıvan). Bu süreçte hakimiyeti eline alan Ermenilerin amacı tüm ahaliyi yok ederek petrole sahip olmak ve o toprakları Ermenistan toprağı yapmaktı. Ermeni ordusu bu amaçları uğruna binlerce insanı katletmişlerdir. 1918’de Ermenilerin yaptıkları katliamın istatistiği arşiv belgelerinde aşağıdaki gibi görülmektedir:

 •Şamahı kazasının 58 köyü dağıtılmış, 7 bin kişi, 1653 kadın ve 965 çocuk öldürülmüştür.
 •Kuba (Guba) kazasının 122 Müslüman ve Yahudi köyü talan edilip yakılmıştır. 
 •Yukarı Karabağ’da 150’den fazla köy yağmalandı. 
 •Zengezur kazasında 115 Müslüman köyü dağıtıldı. 
 •İrevan Guberniyası’nda 211 köy yıkıldı. 132 bin Müslüman katledilmiştir. Ermenilerin yaptığı mezalimler, Taşnak hâkimiyeti devrinde yürütülen “Türksüz Ermenistan” siyaseti neticesinde, İrevan Guberniyası’nın Müslüman-Türk nüfusunun sayısı 1916’de 375 bin kişi idi. Fakat 1922’de Müslümanların sayısı 70 bine inmiştir.[6]

İlerleyen süreçte Rusya’da çıkan iç savaş dikkat dağınıklığı yaratmıştı. Bu sebeple Kafkasya’daki olaylara sessiz kalmaktaydı. Ek olarak, Kafkas İslam Ordusu Bakü şehrini Bolşevik, Eser, Menşevik ve Taşnaklardan temizlemiştir. Bu sayede de Azerbaycan bağımsız bir ülke olmuştur.

Quba soykırım anıtı.jpg


Guba soykırım kompleksi.jpg


31 Mart’ın Soykırım Günü İlan Edilişi

Sadece Bakü'de 30.000 civarında, Azerbaycan genelinde ise 120.000 insan yapılan bu soykırımda hayatını kaybetmiştir. Tüm bu yaşananların dünyaya duyurulması için kısıtlı bir süre vardı çünkü, 1918 yılında kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti 1920 yılında yıkılmıştır. Bu süre içerisinde, yaşananlar sınırlı bir şekilde yazıya dökülmüştür. Yaşanan tüm olaylar Dışişleri Bakanlığı tarafından 1920 yılına kadar fotoğraf ve belgeler ile paylaşılmıştır. 1920 yılında Kızıl Ordu'nun ülkeye giriş yapması ile birlikte Azerbaycan, Sovyetler Birliği topraklarına dahil olmuştur. Tam bağımsızlık tarihi 1991 senesidir. Yaşanan katliamlar ve soykırımların bu 70 senelik süre içerisinde yazıya dökülmesi ve aktarılması yasaklanmıştır. [7] Azerbaycan bağımsızlığını yeniden kazanınca dönemin Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev 27 Mart 1998 tarihinde bir genelge yayınlamış, olayların araştırılmasını için komisyon oluşturmuştur ve 31 Mart Soykırım Günü olarak ilan edilmiştir.



  1. H. Hesenov, “Neriman Nerimanovun Milli Dövletçilik Baxışları ve Fealiyyeti”, (Bakı: Elm, 2005)
  2. E. Amanoğlu, “Bakü’de (Mart 1918) Ermenilerin Türettikleri Soykırım ve Edebiyattaki Yansımaları”, (Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 2004)
  3. V. Qafarov, “Ekim 1917 Devriminden Sonra Bolşevik Rusya’nın Azerbaycan Siyaseti ve Bakü Sorunu”, (Gazi Akademik Bakış, 2008)
  4. C. Hesenli, “Azerbaycan’da Ermeni Mezaliminin Tarihi Değerlendirilmesi (1918)”, (Erzurum 1. Uluslararası Sempozyumu bildirileri, 2002)
  5. E. Amanoğlu, “Bakü’de (Mart 1918) Ermenilerin Türettikleri Soykırım ve Edebiyattaki Yansımaları”, (Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 2004)
  6. B. Musyafayev, “Arşiv Belgelerine Göre 31 Mart Bakü Soykırımı”, (Turkish Studies, 2014)
  7. T. İsmayıl, "31 Mart Soykırımı Üzerine Düşünceler", (İrs Az,2017)