"Diaspora" sayfasının sürümleri arasındaki fark

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
 
31. satır: 31. satır:
  
  
{{Kaynakça}}
+
 
  
 
'''Hazırlayan: o-staj Göç Çalışmaları Stajyeri Veli Can AKKAŞ'''  
 
'''Hazırlayan: o-staj Göç Çalışmaları Stajyeri Veli Can AKKAŞ'''  
 +
 +
{{Kaynakça}}

02.20, 28 Nisan 2022 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

     Diaspora kavramı, 20. yüzyıldan itibaren meydana gelen uluslararası gelişmeler ile beraber güncel bir tartışma haline gelmiştir. Küreselleşmeden dolayı göç hareketlerinin artması, kavramın sosyal etkisini arttırmıştır. Diaspora, ilk başlarda sürgün edilme anlamında kullanılmıştır. Kavram, zamanla esneklik kazanarak ana vatandan ayrılma anlamına gelmiştir. Ayrıca farklı sebeplerden dolayı yurdundan ayrılan insanları da kapsamıştır. Yunanca dia (için, dolayı) ve speiro (tohum) kelimelerinin birleşmesinden oluşan diaspora, dağılmış/saçılmış tohumlar anlamına gelir[1].

Türk Dil Kurumu’na göre diaspora: "Herhangi bir ulusun veya inanç mensuplarının ana yurtları dışında azınlık olarak yaşadıkları yer ya da herhangi bir ulusun yurdundan ayrılmış kolu, kopuntu" anlamlarına gelmektedir[2]. Tarihi çok eskilere dayanan bu kavramın temelinde bir zorlama söz konusudur. Topluluklar kendi isteğiyle diaspora haline gelmemiştir. Buna sebep olan koşullar ise ana vatanından ayrılan bireyleri birbirine bağlamıştır[3]. Ana vatanlarından ayrılmalarına rağmen ona karşı güçlü bir bağ hisseden ve bu bağı devam ettiren insanlar; asimile olmaya, bağlarını unutmaya ve bu bağın silinmesine karşı güçlü bir direnç içerisinde olmuştur[4]. İnsanlar, farklı zamanlar ve çeşitli coğrafyalarda bu direnci korumak için mücadele vermiştir.

 Diaspora Kuramları ve Kavramın Tarihsel Gelişimi

Kavram; Antropoloji, Sosyoloji, Siyaset Bilimi, Tarih, Uluslararası İlişkiler gibi çeşitli disiplinlerin ilgi alanı olmuştur. Diaspora, sosyal bilimciler tarafından farklı şekillerde incelenmiştir. Diasporanın tarihçesi, bir kelimenin anlamının tarihte ne şekilde değişebileceğini göstermesi açısından önemlidir. Kavramın ilk karşımıza çıkışı Antik Yunan zamanında olmuştur. Diaspora, ana kentten ayrılan Yunanları ifade etmek için kullanılsa da zamanla yaygınlaşmıştır. Bu yaygınlaşma, Milat’tan önce 6. yüzyılda başlamıştır. Babil Krallığı, Kudüs’ü ele geçirdikten sonra Yahudileri farklı coğrafyalara göndermiştir. Bu doğrultuda kavram, Yahudiler için de kullanılmaya başlanmıştır. Diasporanın anlamı, çeşitli gelişmeler sonrasında ana vatanını kaybeden ve gittiği yurtta şiddet gören insanlar anlamına gelmiştir. Eskiden diaspora denildiğinde insanların aklına Yahudiler gelmiştir. Bu konuda milletler bazında bir tekel söz konusu olmuştur. Zamanla Yahudilere yönelik bu algı kırılmıştır. Özellikle sömürgecilik faaliyetlerinden kaynaklı Afrikalıların ana vatanlarından koparılıp köleleştirilmesi ve Hitler’in Yahudilere soykırımı gibi siyasi gelişmeler, kavram üzerinde çeşitli yorumlara sebep olmuştur. 1931 yılında Dubnov, terimi Yahudilerden hareketle kendi vatanından ayrılan tüm halklar için kullanmaya başlamıştır. Bu sayede terimin yayılmasının önü tam anlamıyla açılmıştır.  Kavramı açıklamak adına çeşitli kuramlar ortaya atılmıştır. Bu kuramlar, temelde Klasik kuram ve Modern kuram olmak üzere ikiye ayrılır[5].

     Klasik kuramda genellikle göçün bir zorunluluktan dolayı olduğu düşünülmüştür. Görece daha kapalı nitelikte olan bu kuramda ana vatan özlemi ve kültürel ögeler ön plana çıkmıştır. Dubnov’un yaklaşımından sonra Park, tanımı Asyalılar için kullanmıştır. Le Monde ise Çek diasporası üzerine çalışır. Aslında klasik yaklaşımın temeli Gabriel Sheffer’in şu kriterlerine dayanır:

“1) Anavatan olarak kabul edilen bir yerden dağılan bir grubun yabancı ülkelerde ayrı bir kolektif kimliğe sahip olması;

2) Grubun kendisine ait bir iç örgütlenmesi olması;

3) bu grubun sembolik veya gerçek olsun anavatanla bağlarının devam etmesi gereklidir.’’

     Diasporanın esnemesi ve dönüşmesi adına William Safran da katkı sağlamıştır. Kavramın içeriğinden çok niteliği ile ilgilenen Safran’a göre diaspora grubunun ALTI özelliği şu şekildedir:

1. Kendileri veya ataları, belirli bir merkezden, iki veya daha fazla (çevre veya yabancı) bölgeye dağılmışlardır.

2. Anavatana ilişkin (fiziki konumu, tarihi ve başarılarını da kapsayan) ortak bir hafıza, vizyon veya mitosu korurlar.

3.Misafir oldukları toplum tarafından tam olarak kabul görmediklerine ve muhtemelen de asla kabul görmeyeceklerine inanırlar ve bu yüzden kendilerini kısmen yabancı ve izole edilmiş hissederler.

4. Tarihsel anavatanlarını, kendilerinin gerçek, ideal evi olarak kabul ederler; şartlar uygun olduğunda kendileri veya sonraki nesiller, anavatana geri dönecektir/dönmelidir.

5. Hep birlikte, anavatanın korunması veya yeniden yapılandırılması ve anavatanın güvenliği ve refahı için çalışmaları gerektiğine inanırlar. 6. Anavatanla bağlarını korumaya devam ederler ve etnik bilinçleri ve dayanışmaları, önemli ölçüde bu ilişki üzerinden tanımlanır[6].

    Zamanla neredeyse her halk için kullanılan kavramın değişmesine görüldüğü üzere birçok insan katkı sağlamıştır. Bunlardan biri de R. Cohen’dir. Kendisi, kavrama diğer sosyal bilimcilerden daha farklı yaklaşmıştır. Özellikle de diasporanın görece dar ve trajik kullanımından modern anlamına geçilmesine katkı sağlamıştır. Kendisi ana vatandan ayrılma sebebi olarak illa ki zorunluluk olması gerekmediğini bunun iş aramak ve ticaret yapmak gibi sebeplerle de olabileceğini dile getirmiştir. Böylece diaspora kapsamına sadece zorunlu göç edenler değil kendi istekleriyle ana vatanlarından ayrılanlar da dahil olmuştur. Ayrıca sadece bir ülkede yaşayan soydaşlar ile değil diğer ülkelerde yaşayan soydaşlar ile de gönül bağına vurgu yapmıştır[7]. Göç kavramıyla güçlü bir bağa sahip olan diasporaya yönelik birçok yorum söz konusu olmuştur. Klasik kuramda ise görüldüğü üzere genellikle zorunluluk, millet, ana yurt, gibi kavramlar üzerinde durulmuştur.     Kültürel olarak bir merkezden bakan ve Yahudi diasporasını merkeze alan klasik yaklaşımdan sonra modern kuramlara bakıldığında ise bu temel fikre karşı gelinmiştir. Modern diasporalarda kişiler, halk olarak değil birey olarak öne çıkmıştır. Bireyler yaşadığı ülkede toplumun bir parçası olarak hayata tutunmak ve o toplumun bir parçası olmak için mücadele etmiştir. Modern kuramcılar, davranışları evrensel normlara dayandırıp insan haklarını temel alarak diasporaya bakmıştır. Bu bağlamda diasporalar ulusları aşan bir şekilde yayılmıştır. Bu, özellikle iletişim imkanlarının artmasıyla beraber söz konusu olmuştur. Uluslararası ilişkilerin her geçen gün öneminin arttığı Dünya’da yeni olaylar ve göçler ortaya çıkmıştır. Diaspora kavramı da sabit kalmamış, gelişmeye devam etmiştir. Bu bağlamda Georgiou diasporayı aynı kan bağından gelmeyen, ana vatana dönme hayali içerisinde olmayan ve heterojen kimlikteki farklı sosyo-kültürel toplumlar olarak değerlendirmiştir[8]. Son 30 yılda yaşanılan gelişmelerle beraber çok kültürlülüğü savunanlar da diaspora kavramı üzerinde çalışmıştır. Bu çalışmalar sayesinde tüm halklar için kullanılabilen diasporanın insan ve kaynak akışı ya da değişimi olduğunu savunanlar olmuştur. Özellikle Koinova, ulusun homojen yapıda olmadığını, insanların çifte vatandaşlıkları ve çoklu aidiyetlerinin olabileceğini dile getirmiştir. Bu yapının sosyal bir birliktelik olduğunu savunmuştur[9]. Modern kuramda bireyler, her ne kadar yaşadıkları toplumun bir parçası olmayı hedefleseler de asimile olmaya karşı direnç çerçevesinde bunu istemiştir. Ayrıca bu insanlar, ekonomik ve siyasi mücadeleden vazgeçmemiştir. Diaspora, günümüzde bahsedilen yeni yorumlardan hareketle çeşitli fırsatların da değerlendirildiği siyasi bir zemine çekilmiştir.  Bu kavram, her ne kadar çeşitli tanımlamaları yapılsa da çok geniş bir tartışma alanına sahiptir. Dolayısıyla insanlık geliştikçe kavram üzerinde çalışmaların da devam edeceği açıktır.



Hazırlayan: o-staj Göç Çalışmaları Stajyeri Veli Can AKKAŞ  


  1. Yaldız, F. (2013). Diaspora Kavramı: Tarihçe Gelişme ve Tartışmalar.  Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları, (18), 289-318.
  2. Türk Dil Kurumu Sözlükleri.  https://sozluk.gov.tr/
  3. Dufoix, S. (2011). Diasporalar. İstanbul: Uluslararası Hrant Dink Yayınları. 3
  4. Yolcu, M.A.  (2015). Diaspora ve Kimlik. Konya: Kömen Yayınları, 22
  5. Sağlam, E. (2020). Diaspora Politikalarına Yönelik Çağdaş Kuramsal Yaklaşımlar ve Türk Diaspora Politikası. Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 16(27), 744-774
  6. Yaldız, F. (2013). Diaspora Kavramı: Tarihçe Gelişme ve Tartışmalar.  Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları, (18), 289-318.
  7. Kaya, N.G. (2020). Transnasyonalizm ve Diaspora: Şili’deki Arap-Filistin Toplumu. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, 24 -25
  8. Ulusoy, E. (2017).  Diaspora Kavramı ve Türkiye’nin Diaspora Politikalarının Modern Teori Çerçevesinde Sosyo-Politik Bir Analizi. İnsan & Toplum, 7(1), 139-160
  9. Kaya, N.G. (2020). Transnasyonalizm ve Diaspora: Şili’deki Arap-Filistin Toplumu. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, 29