Heartland
Jeopolitiğin isim babası değilse de kurucusu sayılan Halford J. Mackinder (1861-1947) 1904 yılında Britanya Kraliyet Coğrafya Derneğinin bir toplatışında sunduğu “ Tarihin Coğrafi Mihveri” isimli bildirisi ile daha sonraları “Kara Hâkimiyeti Teorisi” veya “Heartland/Kalpgah/ Canevi Teorisi” diye anılacak olan görüşlerinin ilk çerçevesini ortaya koydu.[1]
Asya’nın bu geniş toprakları dünya siyasetinin mihver bölgesini teşkil etmektedir. Bu mihver bölge dışında bulunan büyük İç Hilal’de (kuşakta) Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Türkiye, Hindistan ve Çin bulunmaktadır. Dış Hilal’de ise Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Japonya bulunur. Halford J.Mackinder’in 20’nci yüzyılın başında tanımladığı mihver bölgesi, 20’nci yüzyıl sonlarındaki Rusya Federasyonu’nun, İran’ın Afganistan’ın Pakistan’ın kuzey kısımlarının, Tibet platosunun kuzeyinin; Kazakistan’ın, Türkmenistan’ın, Özbekistan’ın, Kırgızistan’ın, Doğu Türkistan’ın ve Moğolistan’ın kapladığı alanı içermektedir. Mackinder, “Demokratik İdealler ve Gerçek” isimli kitabında daha da geliştirerek jeopolitik bir görüş haline getirmiştir. Mackinder’egöre, Ümit Burnu ve Macellan Boğazı geçildikten sonra, Atlas, Pasifik ve Hint Okyanusları tek bir okyanus sistemi olduğu anlaşılmıştır. Bu sistem içerisinde Avrupa Asya ve Afrika kıtaları tek bir kıta parçasıdır. Mackinder ise bu adayı Dünya Adası olarak adlandırmaktadır.
1904 yılındaki bildirisinde tanımladığı mihver bölge olarak tespit ettikten sonra bu bölgeye Heartland (Kalpgah) adını vermiştir. Kalpgah ismini vermesiyle bölgeyi dahada genişleterek Baltık Denizi ve çevresini, Tuna Nehri’nin ulaşıma elverişli orta ve aşağı kısımlarını, Toros dağlarının güneyi hariç Türkiye’yi, Kafkas dağlarının güneyini ve Tibet’i de dâhil ederek Kalpgah’ı genişletmektedir. Geniş yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahip olan Kalpgah ve büyük Slav nüfus Avrupa’nın örgütçü gücü Almanlar tarafından ele geçirilip yönetilirse, bu durum dünya hâkimiyeti yolunu Almanlara açacaktır. Bu yüzden Almanya ve Rusya’nın bir araya gelmesi engellenmelidir. Mackinder ünlü teorisinin şu şekilde ifade ediyordu;
“Doğu Avrupa’ya kim hükmederse Kalpgâh’a hâkim olur; Kalpgâh’a kim hâkim olursa Dünya Adası’na hükmeder; Dünya Adası’na kim hükmederse Dünya’ya hâkim olur.[2]”
II.Dünya Savaşı ile birlikte Mackinder ’den Kalpgah teorisini gözden geçirmesi istendi ve bunun üzerine Mackinder “Yer Küresi ve Barışın Kazanılması” [3] isimli makale ile cevap verdi. Mackinder son incelemesi ile Sovyet Rusya’nın II. Dünya Savaşı’ndan zaferle ve Almanya’yı işgal etmiş olarak çıkması halinde kaçınılmaz bir sonuç olarak dünyanın en büyük kara gücü olacağını söylemektedir. Kalpgâh’a sahip olan bu gücün karşı tarafında ABD, Kanada, İngiltere ve Fransa ortak bir güç oluşturmalı ve böylelikle ortada kalan Almanya’nın yayılmacı emellerinin engelleneceğini düşünmektedir. Mackinder Mihver bölge adını verdiği bölge üzerine farklı zamanlarda yaptığı çalışmalar ile üç farklı şekilde tespit etmektedir. Mackinder ’inKalpgâh’ahâkim olanın Dünya Adası’na hâkim olacağı tezi gerçekleşmese de Kalpgah teorisi Soğuk Savaş boyunca önemini muhafaza etmiştir. Sovyetler Birliği’nin dağılması ile Kalpgah içinde bulunan ülkelerin bağımsızlıklarını kazanıp Rusya’dan kopması ile sonuçlandı. Buna rağmen bölgenin önemi değişmemiştir. Bölgenin tabii kaynakları ve özellikle petrol rezervlerine sahip oluşu önemini yitirmeme de en önemli etkenlerdendir. 20.yy’da Sovyet yayılmacılığını önlemek için yapılan bir mücadele ile geçti. 21. yy ’da başta petrol ve doğalgaz olmak üzere tabii kaynakların kontrolünü sağlamak üzere verilen mücadele ile geçeceğe benzememektedir.