Yakın Çevre Doktrini

TUİÇ Sözlük sitesinden
Oguz.sahin (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 23.14, 10 Şubat 2018 tarihli sürüm ("Rusya’nın ilk Dış Politika Konsepti değişik grupları temsil eden Dış İşleri Bakanı Andrei Kozyrev, Savunma Bakanı Pavel Graçev ve Dış İlişk..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
(fark) ← Önceki hâli | Güncel sürüm (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Rusya’nın ilk Dış Politika Konsepti değişik grupları temsil eden Dış İşleri Bakanı Andrei Kozyrev, Savunma Bakanı Pavel Graçev ve Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Evgeni Ambartsumov gibi isimler tarafından formüle edilmiştir. Daha sonra Dış İşleri Bakanlığı, Dış Ekonomi Başkanlığı ve Savunma Bakanlığı, İstihbarat Servisleri ve Güvenlik Konseyi gibi birçok kurumun ekleme/değiştirmelerinden sonra 1993 yılının başında Rusya’nın Yakın Çevresine yönelik resmi dış politikası olarak kabul edilmiştir. [1] Rusya Federasyonu, Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra uluslararası sistemde güç dengesinin kendi aleyhinde gelişmesiyle eski Sovyet ülkelerine karşı “Yakın Çevre Doktrinini” geliştirmeye başlamıştır. Rusya Federasyonu bölge ülkeleri üzerinde etkin olduğunu iddia ederek dış politikasını şekillendirmiştir. Rusya bu ülkelerde yaşayan Rus azınlıkları bahane ederek ülkelerin eskisi gibi kendisine siyasi, askeri ve ekonomik olarak bağlı kalmasını istemekteydi. Özellikle 2000’li yıllarda Putin’in enerji zenginliği avantajı ile birlikte dış politikasını aktif bir şekilde yürütmeye başlayan Rusya yakın çevresi olarak gördüğü Kafkaslar, Orta Asya Cumhuriyetleri ve Doğu Avrupa’da gücünü artırmıştır. 2003 sonrası Gürcistan ve Ukrayna’da yaşanan renkli devrimler, Kosova’nın bağımsızlığını kazanması, Gürcistan ve Ukrayna Batı ile iyi ilişkiler içine girmesi Rusya’nın harekete geçmesine sebep olmuştur. Rusya ise uluslararası politikadaki etkin gücünü tekrar göstermek adına Batı’nın nüfuz alanına girmesini engelleyerek Gürcistan’a müdahalede bulunarak Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlığını kazanmasını sağlamıştır. Rusya ile Batı Gürcistan’dan sonra Ukrayna Krizi ile tekrar karşı karşıya gelmiştir. 1922 yılında Sovyetler Birliği’ne katılan Ukrayna, 1991’de Sovyetlerden ayrılmış ve müteakiben BDT kurucu üyelerinden olmuştur. [2]

Ukrayna bağımsızlığını ilan etmesine rağmen tam anlamıyla istikrarlı bir siyasi yapıya kavuşamamış, Batı ile Rusya arasında gidip gelmiştir. Turuncu Devrim ve Yuşçenko döneminde Rusya ile mesafeli bir politika izlemesine neden olmuştur. Karadeniz Filosunun paylaşımı, enerji sorunu ve Batı ile yakınlaşmalar krizeler yaşanmasına sebebiyet vermiştir. Tam olarak hangi tarafa yöneleceğine karar veremeyen Ukrayna, Rusya ile iyi ilişkiler geliştirirken batı yanlısı politikaları terk etmesi sebebiyle Batı ile arasının bozulmasına neden olmuştur. Bu dönemde AB ve NATO’nun Ukrayna ile ilişkilerini derinleştirme çabaları Rusya’yı rahatsız ederek 2014 yılında Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesiyle sonuçlanmıştır. Bu müdahale Doğu Ukrayna’nın işgaliyle birlikte Kırım’ın ilhakına kadar gitmiştir. Yaşanan gerginlikler ile birlikte Kırım “self determinasyon” hakkını kullanarak bağımsızlığını ilan edip, ardından referandumla Rusya’ya bağlanmıştır. Ukrayna’nın jeopolitik önemi, enerji naklinde transit geçiş koridoru oluşturması, Rusya’nın Karadeniz donanmasını Ukrayna’nın Kırım bölgesinde bulunması bu ülkenin Rusya tarafından önemini oldukça fazla artırmıştır. Rusya’nın tekrar süper güç olabilmesi Brezezinski’nin söylediği gibi Ukrayna ’sız olmayacaktır. Bunun için önce yakın çevresi üzerinde etkin olması gerekmektedir. Dolayısıyla Rusya, Ukrayna örneğinde olduğu gibi yakın çevresinin ABD ve AB’nin değil kendi nüfuz alanında olmasını istemekte, gerektiğinde müdahale etmektedir.


  1. Dağı, Z. (2002). Kimlik, milliyetçilik ve dış politika: Rusya’nın dönüşümü, İstanbul, Boyut Kitapları
  2. Keskin M. (2015) , Yakın çevre doktrini bağlamında Rus dış politikası: Ukrayna müdahalesi,Barış Araştırmaları ve Çatışma Çözümleri Dergisi, 2, 45-62