Minimal Devletler

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Minimalizm (minarşizm, minimal devletçilik) mümkün olan en az yetkiye sahip bir durumu ifade eder. Siyaset felsefesinde, devletin görevlerinin bir anarşi biçimi haline gelmeden daha fazla azaltılamayacak kadar minimal olduğu bir terimdir. Minimal bir devlette, hükümetin sorumlulukları bireyleri baskı, dolandırıcılık ve hırsızlıktan korumak, mağdurlardan tazminat talep etmek ve ülkeyi yabancı saldırganlıktan korumakla sınırlıdır. Minimal bir devletteki tek devlet kurumu polis, yargı sistemleri ve ordu olacaktır. Minarşistler genellikle bırakınız yapsınlar (laissez-faire) yaklaşımının ekonomik refahı artıracağını düşünürler. Minarşizm, özgürlükçü değer ve ilkeleri temel almakla beraber ve herhangi bir devletin değil; yalnızca minimal bir devletin meşru olduğunu savunmakla birlikte, devletin ahlaki olarak meşru veya özgürlüklerin korunması için gerekli olduğu sonucunu tanımlamak için kullanılır.

Bireyin en geniş özgürlük alanına sahip olmasını savunan klasik liberallerin idealidir. Negatif bir devlet görüşünü ifade etmektedir. Bireylerin en geniş özgürlük alanlarından faydalanmasını teşvik eder ve devletin sosyal hayata ya da ekonomiye en ufak etkisini reddeder. Devleti sadece koruma organı olarak görülmektedir. Ancak ve ancak tehdit olduğun da başvurulan bir gece bekçisi gibi görülmektedir. Devletin sınırlarını geriye doğru itme amacı vardır. Devletin görevi sadece bireylerin başka bireylerin özgürlüklerini kısıtlamasını engellemek, güvenliği sağlamak ve anayasayı yürürlükte tutmaktır. Bu görüşe göre, devlet dahili düzeni devam ettirmek için vardır. Özel vatandaşlar arasında yapılan sözleşmeleri ve gönüllü anlaşmaların uygulanması aynı zaman da dıştan gelecek saldırılara karşı koruma ve savunma yapması geriye kalan her şeyin beşeri faktörlerle düzene oturacağına inanılır. [1] Minimal devletin tazminat bedelini karşılamak için vergi koyması için hiçbir gerekçe yoktur. Minimal devlette oy vermeyi haklı kılan hiçbir demokratik süreç veya yöntem yoktur.

1980'li yıllara gelindiğinde devletin birçok soruna çözüm olabileceği görüşü artık kabul edilmiyordu. 1970'lerde dünya ticaretinde yaşanan daralma, 70'lerin sonunda faiz oranlarının artması ve 1980'lerin başında ticari kredilerdeki düşüşle birleştiğinde, uluslararası ortamın gelişmekte olan ülkeleri yeni düzenlemelere odaklanmaya zorlamasına neden oldu. Özel mülkiyet ilişkilerinin kurulması ve sürdürülmesine ilişkin minimalist devlet teorileri, devletin faaliyetlerinin kapsamını sınırlandırıyordu. Bu döneme hakim olan neo-liberal düşüncelerin ayırt edici özelliği; politika hatalarının eleştirisi, piyasa güçlerine destekleri ve devlete biçtikleri minimalist roldür. [2] Neo-liberalizmin minimal devlet anlayışında güç ve iktidar hukukla sınırlandırılmalıdır. [3] Bu açıdan devletin rolü, düzenin sağlanması ve anlaşmazlıkların çözülmesinde görev alması olarak tanımlanır. Böylece pek çok ülkede devletin dahil olduğu asgari ücret, sosyal yardımlar vb. birçok uygulama büyük oranda kaldırılmaktadır. Minimal devlet anlayışında hizmetlerin özel sektör tarafından gerçekleştirilmesi ve kamu hizmetlerin özelleştirilmesi önceliktir. Bu açıdan, minimal devlet sosyal refahın sağlanması ya da refahın dağıtılması gibi görev ve sorumlulukları yerine getirmez. [4]

Hazırlayan: Selin Dikmen


  1. Andrew Heywood, "Siyaset", çev: Bekir Berat Özipek, Bahattin Seçilmişoğlu, Atilla Yayla, Hasan Yücel Başdemir, (Ankara: Adres Yayınları, 2017)
  2. Ceran Zeynep Zafir, "Neoliberalizmin Minimal Devlet Yaklaşımına Bir Eleştiri", (Yönetim Bilimleri Dergisi, 2009)
  3. Önder Kutlu ve Selçuk Kahraman, "Kamu Ansiklopedisi", (Ankara: Astana Yayınları: 2018)
  4. John Hasnas, "Reflections on the Minimal State. Politics, Philosophy and Economics", (2003)