Genel Hukuk İlkeleri

TUİÇ Sözlük sitesinden
Büşradurusoy (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 03.53, 25 Ocak 2018 tarihli sürüm
(fark) ← Önceki hâli | Güncel sürüm (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Hukukun Genel İlkeleri:

UAD (Uluslararası Adalet Divanı) 38. madde "uygar uluslarca kabul edilen hukuk genel ilkeleri" ifadesine yer vermektedir. Bu ifadeden, hukuk genel ilkelerin tam olarak hangi ilkeleri ifade ettiği anlaşılmamaktadır. Ortaya bir ölçüt konmuştur ki o da "uygar uluslarca kabul edilmek" ölçütüdür. Bir başka ifade ile uygar ulusların ulusal hukuk düzenlerinde kabul edilmiş hukuksal ilkelerin hukuk genel ilkeleri sayılacağı anlaşılmaktadır.

Ancak ifadedeki "uygar uluslar" kavramı tanımlanmış değildir. UAD Statüsü’ndeki uygar uluslar ibaresi, 1921 yılında kurulmuş olan Uluslararası Daimi Adalet Divanı (UDAD) statüsünden miras kalmıştır. İlk oluşturulduğunda bu ifade, Batılı ulusları uygar kabul ederek diğerlerine karşı bir aşağılama ve ayrımcılık yapıldığı izlenimini uyandırsa da günümüzde bu ifadenin tüm dünya uluslarını kapsıyor olarak yorumlanması veya bu ibareye herhangi bir anlam yüklemeden sadece "hukukun genel ilkeleri"ni ifade ediyor olarak kabul edilmesi gerekir. Zira günümüzde artık devletlerin egemen eşitliği prensibi ve herkesin insan haklarına saygı prensibi yaygın bir biçimde yerleşmiştir. Bu da neredeyse tüm ulusların uygar kabul edilmesini gerektirmektedir.

Günümüzde hukuk genel ilkeleri olarak kabul edilen ilkelerin neler olduğuna bakmadan önce bilmemiz gerekir ki, hukuk genel ilkeleri, uluslararası hukukun asli kaynakları arasında hiyerarşik olarak son sırada yer almaktadır. Dolayısıyla, devletler ya da mahkemeler eldeki bir konuya ilişkin olarak bir yapılageliş ya da antlaşma hükmü varsa bu hükmü uygulayacaklar, yok ise hukukun genel ilkelerini uygulayacaklardır.

Hukukun genel ilkelerinin, uluslararası hukukun asli kaynaklarından birisi olarak kabul edilmesi, uluslararası hukuk kurallarının oluşumu sistemine uygundur. Zira uluslararası hukuk kuralları, devletlerin iradeleri ile oluşmaktadır ve devletler bu iradelerini kendi iç hukuklarında bazı prensipleri kabul ederek de göstermektedirler. Yapılageliş kurallarının oluşumuna çok benzeyen bir yöntemle, devletlerin çoğunluğu kendi iç hukuklarındaki tutumları ile bazı prensipleri kabul etmiş olmaktadırlar. Bu prensipler de kendi aralarındaki ilişkilere de uygulanabilmektedir. Yine de hukukun genel prensiplerini, yapılageliş hukukudan ayrı tutmak gerekir zira, bunların oluşum yöntemleri birbirlerinden farklılıklar göstermektedir.

Günümüzde hukuk genel ilkeleri olarak kabul edilen ilkelerin neler olduğuna baktığımızda, bu konuda hukukçular arasında bazı görüş farklılıklarının olduğunu görüyoruz. Kimileri, hukukun genel ilkelerini adalet ve hakkaniyet genel ilkeleri" olarak ifade ederek bütün hukuk sistemlerinin temelinde yer alan aha ziyade genel nitelikli prensipleri bu kapsama dâhil tutuyor gözükmektedir. Bazıları ise, hukukun genel ilkelerini hukuk dışı bir prensip olarak hakkaniyetin sağlanması olarak anlamakta ve dolayısı ile pozitif hukukun dışındaki unsurların hesaba katılması olarak yorumlamaktadırlar.

Ancak, günümüzde, hukukun genel ilkelerinin neler olduğunun saptanması uluslararası yargı kararlarına bakmakla mümkündür. Bunların bir kısmı hukukun özüne ilişkin iken, diğer bir kısmı usul (procedure) hukuku ile ilgilidir Buna göre devletin bağımsızlığı (independence), iyi niyet (good faith), zararın giderim gerektirdiği (obligation to make reparation), yargı kararının uygulanması (res judiciata), geçmişte kabulün gelecekte reddi mümkün kılmadığı (estoppel), ölçülülük (proportionality), bir konuyla ilgili özel kuralların genel hukuk kurallarından önce geleceği (lex specialis derogat legi generali), sonraki kuralın öncekini yürürlükten kaldıracağı (lex posterior derogat legi priori), adil yargılanma (fair trial), kusur sorumluluğu (liability for faul) ve iç hukukun tüketilmesi (exhaustion of local remedies) sayılabilir. [1]





  1. Acer, Yücel. Kaya, İbrahim. Uluslararası Hukuk . 6. Basım. Ankara: Seçkin Yayınları, 2015. s.57-58.