Davranışsalcı Teori

TUİÇ Sözlük sitesinden
Aysenurozbas (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 05.39, 17 Aralık 2020 tarihli sürüm ("Davranışsalcılıksosyal teorilerin yalnızca gözlemlenebilir davranış temelinde yapılandırılması gerektiği inancıdır (psikoloji ekollerinden biri..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
(fark) ← Önceki hâli | Güncel sürüm (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Davranışsalcılıksosyal teorilerin yalnızca gözlemlenebilir davranış temelinde yapılandırılması gerektiği inancıdır (psikoloji ekollerinden biri olan ve insan davranışlarının son tahlilde şartlı tepki ve reflekslerle açıklanabilirliğini savunan behaviorizmden farklıdır). Siyasal analizde davranışsalcı yaklaşım, bilimsel bilginin doğrulanabilir veya yanlışlanabilir açıklayıcı teoriler temelinde geliştirilebileceğini idddia eden pozitivizm kaynaklıdır. Davranışsalcı analiz araştırma anketleri ve istatistiksel analiz gibi nicel veri toplanmasını ve tahmin kapasitesinine sahip ampirik teorilerin inşasını içerir.

Yeri ve Önemi

1950'lerin 'davranışsal devrimi' Amerika'da siyaset biliminde davranışsalcılığı baskın bir güç haline getirmiş ve başta Birleşik Krallık olmak üzere diğer yerlerde de güçlü bir etki bırakmıştır. Davranışsalcılığın çekiciliği, siyasal tahlili anayasa ve normmatif teori tasasından kurtarmasında ve siyasetin etüdüne belki de ilk defa güvenilir bilimsel bir ehliyet kazandırmasında aranmalıdır. Bu, David Easton (1979) gibi siyaset analistlerince dile getirilen siyaset, doğa bilimlerinin metodolojisini, nicel araştırma metotlarını kullanarak seçmenlerin, yasama üyelerinin, lobicilerinve yerel yönetim politikacılarının dvranışlarının incelenmesi gibi alanlarda benimseyebilir inancını güçlendirmiştir. Ancak davranışsalcılık 1960'lardan sonra artan bir baskıya maruz kalmıştır. İlk etapta, siyasal tahlil alanını doğrudan gözlemlenebilir olanın ötesine geçmesini engelleyerek anlamlı bir şekilde sınırlandırmıştır. Her ne kadar davranışsal analiz seçim çalışmaları gibi alanlarda değer biçilemez öngörüler kazandırmaya devam ediyor olsa da, nicel verilere duyulan sığ saplantılar siyaset disiplinini olması gerekenden daha az bir şeye indirgemekle tehdit etmektedir.

Bundan başka davranışsalcılığın bilimsel ehliyeti, özellikle nesnel, güvenilir ve 'değer bağımsız' olduğu iddiası, açıkça belirtilmemiş birtakım önyargılar tarafından yıpratıldığı gerekçesiyle sorgulanmaktadır. Örneğin, demokrasi gözlemlenebilir davranış olarak yeniden tanımlanırsa, gelişmiş Batı'nın sözüm ona demokratik siyasal sisteminde olup bitenler olarak anlaşılır ve bu da demokrasinin halk katılımı ve kamuya hesap verebilirlik gibi fikirlerle bağlantısının koparılması anlamına gelir. Davranışsalcılık, son olarak,insan davranışını tahmin edilebilir ve nesnel nesnel faktörlerle etkileşimlerin tayin ettiği bir şey olarak ele aldığı için eleştirilmektedir ki, gerçekte insan davranışı psikolojik, sosyal, kültürel ve tarihsel koşulların oldukça değişken bir karışımıyla şekillenmektedir. Bugün daha yaygın olan post-davranışsalcı duruş, davranışsalcılıktan farklılaşmaktadır. Post-davranışsalcılık, teorinin veriye anlam yüklemedeki rolünü kabul etmede daha ileri gitmekte ve teorik yaklaşımların görünürde nesnel olan gözlemleri etkilediğini kabul etmektedir. [1]


  1. Andrew Heywood, Siyasetin Temel Kavramları,2015, p.125-126.