Atlantikçilik

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
The printable version is no longer supported and may have rendering errors. Please update your browser bookmarks and please use the default browser print function instead.

Atlantikçilik, Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri arasında, politika, ekonomi ve savunma konularındaki iş birliğinin önemine vurgu yapan düşünce tarzıdır. Atlantikçilerin temel dış politika yönelimi, Rusya’nın Batı ile ekonomik entegrasyonunun tamamlanması ve medeni dünyada ‘normal’ bir ülke olarak Rusya’nın yerini alması biçimindedir. Rusya’yı ‘normal’leştirmenin yolu Atlantikçilere göre ülkenin uluslararası sistemden siyasi ve ekonomik alanda izolasyonunu ortadan kaldırmaktan geçmektedir. Atlantikçiler Batı’yı değil, Doğu’yu tehdit olarak algılamakta, uzun dönemde Rusya’ya yönelik tehdidin istikrarsız bir bölge olan Orta Asya’dan, Afganistan’dan veya Çin’den gelebileceğini öngörmektedirler. Bu nedenle Rusya’nın Batı ittifakı içinde bir savunma politikası izlemesi gerektiğine inanmaktadırlar. [1]

1991-1992 yıllarını kısaca özetlersek, Rusya’nın Batı’ya yaklaştığını ve Atlantik bölgesine doğru entegre olma politikası izlediğini görebiliriz. Bunun en önemli nedeni olarak da, Moskova’nın Batı’dan beklentileri gösterilebilir. Moskova’nın uluslararası sistemde Batı’dan kendi güvenliği konusunda garanti almasının, Rusya’nın eski gücünü yeniden kazanmasına yardım edileceği yönünde hayallere kapılmasına neden olduğu şeklinde bir değerlendirme yapılabilir. [2] Andrey Kozyrev, Sovyetler Birliği’nde uzun yıllar Dışişleri Bakanlığında görev yapmıştır. Rusya bağımsızlığını kazandıktan sonra ilk Cumhurbaşkanı Boris Yeltsin’in dış işlerinde başdanışmanlığını görevini gerçekleşmiştir. Koyu Atlantist olarak bilinen Kozyrev, ülkesinin yeni dönemde Batı’yla ilişkilerini derinleştirmesini gerektiğini belirtmekteydi. ABD ve Batı devletlerinin doğal dostu olduğunu savunmaktadır.

1991 yılında yaşanan olaylar sonrasında Rusya yeni dış politikasında Batı’ya hızlı bir yaklaşım içerisine girdiği görülmüştür. Rusya’daki yeni demokratik güçler, özgür ve gelişmiş bir ülke kurabilmek için gerekli şartın Batı ile işbirliğinin gerçekleştirilmesi yönündeydi.Atlantikçi görüşe göre, Rus diplomasisinin temel istikameti Batı olmalı, zira Rusya tarihsel olarak Batı/Hıristiyan medeniyeti içinde yer almaktadır. 1991-93 yılları arasında Atlantikçi ekolün etkisiyle Rusya’nın izlediği Batı yanlısı ve ‘yakın çevreye’ ilgisiz politika, 1993 yılında açıklanan ‘Dış Politika Konsepti’ çerçevesinde şekillenen ‘yakın çevre’ doktrini ile bütünüyle değişmiştir. [3]


  1. Uysal H. Tarihi süreç içerisinde “Yeni Avrasyacılık” , 30.01.2018 http://www.kirmizilar.com/tr/index.php/tartisma/item/308-tarihi-surec-icinde-yeni-avrasyacilik
  2. Ismayılov E. , (2013) , 21.Yüzyıl Rusya dış politika doktrinlerinde Güney Kafkasya ve Orta Asya değerlendirmesi, Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi, 1, 87-105
  3. Uysal H. , Tarihi süreç içerisinde “Yeni Avrasyacılık” , 30.01.2018 http://www.kirmizilar.com/tr/index.php/tartisma/item/308-tarihi-surec-icinde-yeni-avrasyacilik