Çevrecilik

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
The printable version is no longer supported and may have rendering errors. Please update your browser bookmarks and please use the default browser print function instead.

Çevrecilik genellikle 20.Yüzyıl'ın sonlarındaki ekolojik veya Yeşil hareketin ortaya çıkışıyla bağlantılı yeni bir ideoloji olarak görülse de, köklerini ondokuzuncu yüzyılın sanayileşmeye karşı isyanına kadar geriye götürmek mümkündür.Bu bağlamda çevrecilik,iktisadi gelişimin artan hızının doğal dünyaya verdiği zarara ilişkin kaygıyı (nükleer teknolojinin,asit yağmurlarının,ozon tabakasının delinmesinin,global ısınmanın vs. ortaya çıkmasıyla 20.Yüzyıl'ın ikinci yarısında şiddetlenmiştir.) ve beşeri varoluşunun gücünü kaybetmesinden ve sonuçta insan türünün varlığını devam ettirebilmesinden yana bir endişeyi yansıtmaktadır.Bu tür endişeler kimi zaman geleneksel ideolojiler vasıtasıyla da ifade edilir.Örneğin ekososyalizm çevre tahribatını kapitalizmin doymak bilmez kar hırsıyla açıklamaktadır.Ekomuhafazakarlık, muhafaza davasını geleneksel değerleri ve yerleşik kurumları koruma arzusuna bağlar.Ekofeminizm ise ekolojik krizin kaynağını, erkeklerin doğal süreçlere ve doğal dünyaya karşı kadınlara göre daha az duyarlı olmaları durumunu yansıtan erkek iktidarı sistemine bağlar. Ancak çevreciliğe radikal keskinliği veren,onun diğer tüm ideolojilerden adapte edilen antroposentrik veya insan-merkezli duruşa bir alternatif sunmuş olduğu gerçeğidir; çevrecilik doğal dünyaya, sadece beşeri ihtiyaçları tatmin etmeye uygun bir kaynak gözüyle bakmaz.Çevrecilik veya onun bazı tarafları, ekolojinin önemini vurgulayarak, ekolojizm insan türünü doğanın sadece bir parçası olarak vasıflandıran,kendi ifadeleriyle, ekosentrik bir dünya görüşü geliştirirler. Bu alandaki en etkili teorilerden birisi, James Lovelock tarafından geliştirilen Gaia hipotezidir. Bu hipotez, bir gezegen olarak dünyayı herşeyden önce kendi canlılığını koruma endişesi taşıyan yaşayan bir organizma olarak tasvir eder.Başkaları ise, Taoizm veya Zen Budizm gibi hayatın tekliğini vurgulayan Doğu dinlerine bir sempatiyi ifade ederler. Yüzeysel ekolojistler veya 'açık Yeşiller' gibi bazı çevreci baskı gruplarına göre, özçıkara ve sağduyuya yönelik bir çağrı, insanoğlunu ekolojik bakımdan güçlü siyasaları ve hayat tarzlarını benimseye ikna edecektir.Diğer yandan 'Derin' ekolojistler veya 'koyu Yeşiller' ise, siyasi önceliklerin radikal bir şekilde yeniden düzenlenmesinin ve ekosistemin çıkarlarına tek tek türlerin çıkarları karşısında öncelik verme iradesinin dışında hiçbir şeyin gezegenimizin ve insanlığın devamını sağlayamayacağında ısrarlıdırlar.Her iki grubun üyeleri de 1970'lerden beri Almanya,Avusturya ve Avrupa'nın diğer yerlerine yayılmış olan 'zıt' Yeşil partilerin içinde. bulunmaktadır. [1]

  1. Heywood, Andrew, Siyaset, çev.: Bekir Berat Özipek, Bahattin Seçilmişoğlu, Atilla Yayla, Hasan Yücel Başdemir, Anakara: Adres Yayınları, 18. Baskı, 2017.